Çandarlı Vezir Ailesi
Osmanlı devletinin 1453’e değin süren kuruluş döneminde etkin bir rol oynamış olan Çandarlı ailesi, Sivrihisar’ın Çandır Köyü kökenlidir. Sonradan İznik’e yerleşen ve burada pek ço eser yaptıran ailenin adı İznik ile birlikte anılmaktadır.
Bu ailenin yetiştirdiği ilk ünlü kişi Halil Hayreddin paşa’dır. Ahilik’ten gelen ve medreseden yetişen Hayreddin Paşa, Osmanlılar’ın ilk Bilecik Kadısıdır. 1326’da Bursa’nın ve 1330’da İznik’in fethinden sonra bu kentlerdeki ilk kadılık görevi yine Hayreddin Paşa’ya verildi. 1362’ye kadar Bursa kadısı iken, bu tarihte kazaskerliğin kurulması ile ilk kazaskerlik görevi ona verildi. 1365’e kadar kara Halil adıyla tanınırken, bu tarihte vezir oldu ve bundan sonra Halil Hayreddin Paşa olarak anıldı.
Kazaskerliği döneminde, devletin ilk genel adli ve mali örgütünü kuran Hayreddin Paşa’ya vezir olduktan sonra, beylerbeylik unvanı da verildi. Böylece, ordu komutanlığı ile vezirlik ilk kez bir kişide birleşti ve bu durum, bundan sonra bir gelenek halini aldı.
Hayreddin Paşa’nın kurduğu Yeniçerilik Kurumu da Osmanlı Devletinin sürekli ve düzenli ilk ordu örgütüydü. Ölümüne kadar (1387), vezirlikte kalan Hayreddin Paşa’dan sonra yerine, o sırada kazasker olan oğlu Ali Paşa geçti.
Onun dönemine kadar Osmanlılarda tek vezir varken, kara Timur Paşa’ya da vezirlik verildi ve Ali Paşa’ya Vezir-i Azam denildi. Osmanlı tarihinde bu unvanı alan ilk kişi Ali Paşa oldu. Fetret Döneminde bir süre Süleyman Çelebi’ye de vezirlik yapan Ali paşa, 1406’da öldü.
Fetret Döneminde devlet düzeninin geçirdiği sarsıntılar vezirlik kurumunu da etkiledi. Bursa Kadısı iken Musa Çelebi’nin yanına giden, sonra yeniden Bursa’ya dönerek Çelebi Mehmed’e kazasker olan Ali Paşa’nın kardeşi İbrahim Paşa, 1421’de vezir-i Azam oldu. O da ölümüne kadar (1449) bu görevi sürdürdü.
Bu ailenin en ünlü kişisi olan Halil Paşa, İbrahim Paşa’nın oğludur. O da medreseden yetiştiği ve kazaskerliğe değin yükseldi. Babasının ölümü üzerine divandaki öbür vezirlerden ayrı olarak vezir-i azamlığa getirildi. Halil Paşa, vezir-i azam olduğu II.Murad döneminde (1421-1451), onun kadar söz sahibi oldu ve devleti hemen tek başına aldığı kararlarla yönetti. II.Murad’ın üç kez tahttan çekilmesi ve yerini oğlu Mehmed’e (Fatih) bırakmasında etkin rol oynadı ve II.Murad’ı yeniden tahta çıkardı. Fatih’in tahta geçmesinden (1451) sonra da, bu görevde kalan Halil Paşa, İstanbul’un fethinin hemen ertesinde, Bizans’la işbirliği yaptığı gerekçesi ile öldürüldü. Böylece, kendisini üç kez tahttan indiren Halil Paşa’dan öcünü alan Fatih, ayrıca ailenin bütün mal varlığına da el koydu. Fatih döneminde adları hemen bütünü ile unutulan Çandarlı ailesi yalnızca kadılık gibi görevlerde bulundu.
II.Beyazıt döneminde (1481-1512) ailenin mal varlığı geri verildiği gibi, şehzadeliğinde II.Beyazıt’ın lalası olan Halil Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa da kazasker ve vezir oldu. 1498’de vezir-i azam olan İbrahim Paşa, bir yıl sonra İnebahtı’da öldü.
Bu ailenin son tanınmış kişileri, İbrahim paşa’nın oğlu İsa Paşa ile onun oğlu Halil Bey’dir. İsa Paşa da medreseden yetişmiş, müderris ve kadı olmuş, sonra nişancılığa geçmiştir. Menteşe ve Halep Sancak beyliği, karaman ve Şam Beylerbeyliği görevlerinde bulunan İsa Paşa, 1549’da ölmüştür.
Onun oğlu Halil Bey de medreseden yetişerek, müderris olmuş, sonra da ataları gibi yöneticiliğe geçerek Maraş Defterdarlığına atanmıştır. Afyon Sancak Beyi ve Budin Defterdarlığı da yapan Halil Bey 1568’de ölmüştür. Ailenin soyu günümüze kadar gelmiştir.