İznik’in kuzeyinde, İstanbul Kapısı’nın güneydoğusundaki Akçeşme yolunda bulunan bu hamam halk arasında Mescit Hamamı olarak da anılmaktadır. Hamamın kitabesi günümüze ulaşamamıştır. Ayrıca kaynaklarda da yeterli bir bilgiye rastlanmamaktadır. Bu nedenle hamamın ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Türk sanatı yönünden önemli bir yapı olan bu hamam çeşitli yayınlarda XIV-XVII.yüzyıl arasında yapıldığı konusunda iddialar ortaya atılmıştır. K.Otto-Dorn mimari özelliklerine, duvar tekniğine dayanarak XV.yüzyılın ortasında yapıldığını ileri sürmüştür. Y.Mimar Ali Saim Ülgen XIV.yüzyıl başına, G.Goodwin XVI.yüzyıl, K.Klinghardt XVII.yüzyıla tarihlendirmiştir. Hamam üzerinde son yıllarda araştırmalar yoğunlaşmış, 1989-1990 yıllarında koruma altına alınmıştır.
Hamamın içerisine kuzeybatısındaki bir kapıdan girilmektedir. Temel kalıntılarına dayanılarak bu yapının kemerlerin ve pandantiflerin taşıdığı kubbe ile örtülü olduğu sanılmaktadır. Burada girişten sonra 2.80x2.60 m. ölçüsünde kareye yakın planlı soğukluk kısmına geçilmektedir. Bu bölümün üzeri üçgen prizmalardan oluşan bir kasnak üzerine oturtulmuş kubbe ile örtülüdür. Kubbenin kaburgalarla sekiz bölüme ayrılmış oluşu mimari yönden ilginç bir görünüm ortaya koymuştur. Kubbe dilimlerinin her birinde beşer aydınlık penceresi bulunmaktadır. Buradaki bezemenin büyük bir bölümü ile duvarlardaki alçı süslemelerden çok azı günümüze gelebilmiştir. Bugün kubbenin büyük bir bölümü çökme tehlikesi arz etmektedir.
Hamamın duvarları çeşitli taşlarla örülmüş, aralarına iki sıra tuğla dizileri yerleştirilmiştir. Hamamın soğukluk, ılıklık, sıcaklık, halvet, külhan ve su depoları sistemli bir kazı çalışması yapılmadığından planı tam olarak anlaşılamamıştır.
Kenthaber Kültür Kurulu