Şair, yazar, mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek, doğumunun 101., ölümünün 22. yıl dönümünde Bursada tertiplenen bir gece ile yad edildi.
Osmangazi Yerel Gündem 21 tarafından Tayyare Kültür Merkezinde düzenlenen gecede konuşan yazar Mustafa Miyasoğlu, bütün aydın kesiminin üstat olarak kabul ettiği Necip Fazıl Kısakürekin hayat tarzının tam manasıyla konuşulup, genç nesillere aktarılamadığını söyledi.
Miyasoğlu, geçen yıl Kültür Bakanının üstadın 20 önemli merkezde anlatılmasını sağlayacak bir program sözü vermesine rağmen, böyle bir organizasyonun mümkün olamadığını belirterek, bir sihirli elin bu büyük insanın anlatılmasını engellediğini kaydetti.
Necip Fazıl Kısakürekin, birçok önde gelen devlet adamı, aydın ve politikacıyı, yaptığı yanlış bir hareketten sonra arayıp ikaz ettiğini ve insanların karizmatık kişilik olan Kısakürekten çekindiklerini ifade eden Mustafa Miyasoğlu, "Kanaat önderlerine tesir eden bir şahsiyetti. Decartes, Sokrat gibi bir bakış açısı vardı. Pozitif ideolojiye, materyalizme karşı, dine dayalı bir hayatı, hayat temeline oturtan, son Peygambere (sallallahü aleyhi ve sellem) emanet edilen mesajı bizim idrak etmemiz için uğraşan, bunu anlatmaya hayatını adayan bir insandı. Sultanüş şuara (şairler sultanı) ünvanının kendisine çok yakıştığını düşünüyorum. Şeyhi olan Abdülhakim Arvasi hazretleri, onun problemlerini dtinleyince, Keşke bu kadar zeki olmasaydın diyor. Nerede bir boşluk var ise, onu doldurmayı cehredinen bir şahsiyetti. Allah demenin yasaklandığı dönemde müthiş üslubu ile cevap veriyordu" dedi.
Üstadın edebi çalışmaları ile alakalı bilgi veren Abdülvahap Akbaş ise, Necip Fazılın şiirinin, mesaj vermek için bir iklim oluşturma gayreti olduğunu ifade ederek, "Üstat, 1928den 1972ye kadar yazılarında, mücerret değerler ile maneviyatı maddi konuların önüne aldı. Mücadeleci tarafı, kendisini kavgacı gibi gösterirdi. Müthiş zekası ile söz ustalığı yapardı. Romanları şuurlu bir şekilde yazar, idealist mesajlar yüklerdi. Aynadaki Yalan ve Tanrıkulundan Dinlediklerimde bunları görüyorum" diye konuştu.
Yazarlar Birliği kurucusu Mehmet Doğan da, Necip Fazıl Kısakürekin fikir ve aksiyon dönemini anlattı. Üstadın hayatını iki döneme ayıran Doğan, birinci devrin tamamen sanata adandığını belirterek, "1920lerde 20 yaşında şiirde söz sahibi, ilk 10 yıl şiirle uğraşmış. Sonraki yıllarda hikayelerde söz sahibi bir duruma gelmiş. Hayatının yarısından sonra farklı bir atmosfere giriyor. 20 - 30 ve 40lı yaşlarda fikir hayatı yoktu. Daha çok pozitifist, materyalist bir düşünce sahibiydi. Sonra deruni bir fikir iklimine giriyor. O zamanlarda 7 gün dergisine verdiği bir beyanatta, Fikir hayatını canlandıracak büyük bir hareket lazım. Ben tam bu hareket için yeterli olmayabilirim. Ama büyük bir ihtirasım var. Şimdiye kadar söylenenlerden farklı şeyler söyleyeceğim. İcab ederse hayatımı ortaya koyacağım. Benim görüşüm, Büyük Doğu olarak gelişecek. Dindar, maneviyatçı, kominizme ve faşizme karşı, doğuya bakan bir anlayış olacak. Batıyı sadece pozitif ilimlerdeki öncülüğünde referans olarak kabul ediyorum diyor. 1943den sonra bazı teşebbüsleri oluyor. 1978e kadar Büyük Doğu yayınlanıyor. Necip Fazıl Kısakürek, son ana kadar şiiri, edebiyatı kullanıyor. Necip Fazılın 1943de hocası Abdülhakim Arvasi ile tanışmasından sonra, hayatı da, fikri de değişiyor. 1943den sonra hayatında fikre ağırlık veriyor. Politik çerçeveler kurarak fikrini ifade ediyor. Haftalık, günlük, dergi ve yayınları ile mücadelesine devam ediyor. 1949da ise Büyük Doğu Cemiyetini kurarak, Anadoluda Samsundan başlayarak Kayseri, Malatyada ve batı şehirlerinde şubeler açıyor. Mücaledesini Büyük Doğu fikriyatı ile sürdürüyor. Kimseden çekinmeden, birçok zorluklar yaşayarak kutsal mücadelesini yapıyor" diyerek, üstadın hayatından kesitler aktardı.
Toplantıda gazeteci Ali Haydar Öztürk de, Necip Fazılın basın hayatındaki çalışmaları ile alakalı bilgiler verdi. Necip Fazılın şiirlerinin de okunduğu gece büyük ilgi gördü.