23
Aralık
2024
Pazertesi
EDİRNE

Şeyh Bedreddin


Şeyh Bedreddin   (1357-1420)

Düşünür. Edirne yakınlarında, Karaağaç ile Dimetoka arasındaki Samona Kalesi’nde (Simavna’da) doğdu. İlk bilgilerini babası Kadı İsrail Efendi’den aldı, Kur’an-ı Kerim’i okudu. Daha sonra Mevlana Yusuf’tan ders aldı. 20 yaşına geldiğinde, Bursa ve Konya medreselerinde eğitim gördü. Oradan Kudüs’e geçti.
 
Mescid’i Aksa’da, mekke’de Şeyh Zeylai, Mısır’da Ekmelüddin’den ders aldı. Bedreddin düşünsel gelişiminde özellikle bu son hocasından önemli ölçüde yararlanmıştır. Kalıplaşmamış dinsel düşüncelere karşı, tasavvufa yöneldi. İslâm’da yenileşmenin zorunluluğunu öngören düşünceleri, geniş yankılar uyandırdı. 

Mısır saraylarında şehzadelere öğretmenlik yaptı. Edirne’ye döndüğünde, Musa çelebi’nin hükümdarlığı sırasında kazasker oldu. Mehmed çelebi’nin yanında yer aldı. Mehmed Çelebi’nin yönetimi ele geçirmesinden sonra da İznik’e sürüldü.
Bedreddin, İznik’te bir yandan öğrenci yetiştirirken, bir yandan da düşünsel çalışmalarını sürdürdü, toplumsal sorunlarla ilgilendi. 

Huzursuzluk ve düzensizliklerin, yöneticilerin konumlarından ve tutumlarından doğduğunu öne sürerek, eşitlikçi bir yaklaşım getirmeye çalıştı. Dinsel temelden yola çıkmasına karşın; Kuran’da geçen kavram ve buyrukların amacının insanlara doğru yolu göstermek, olduğunu ileri sürerek bütün dünya mallarının insanların ortaklaşa kullanımı için varolduğunu belirtti.
 
Buradan hareketle yöneticilerin seçimle işbaşına gelmelerini, başkalarının meslek ve düşüncelerine saygı göstermelerini önerdi. Bazı noktalarda batınilik’le de bağdaşan bu düşünceler, halk tarafından yeni bir tarikat gibi benimsendi ve geniş bir katılım gördü. Padişah ve yerel yöneticiler bu durumdan tedirgin olarak, bir ayaklanma girişimi gibi yorumladılar. Bedreddin’in öğrencilerinden karaburun’daki Börklüce Mustafa’nın üstüne asker gönderildi.
 
Mustafa’nın 4-5 bin kişilik ordusu, ilk çarpışmalarda Saruhan ordusunu bozguna uğrattıysa da Şehzade Murad ve Veziriazam Bayezid komutasındaki Anadolu ve Rumeli ordusunca kılıçtan geçirildi. Yine Bedreddin’in müridlerinden Torlak Kemal de 2-3 bin kişilik ordusuyla Manisa yöresinde bozguna uğratılarak Manisa’da asıldı. Bedreddin bu yenilgiler üstüne İznik’ten kaçtı. 

Sinop’tan bir gemiyle Deliorman’a geçti. Mehmed Çelebi’ye tutsak düşerek yargılandı. Mevlana Haydarı Acem^ı’nin “malı haram, kanı helaldir” biçimindeki fetvasıyla Serez çarşısında asıldı.
Bedreddin’in XV.Yüzyılın başlarında getirdiği eşitlikçi yaklaşım, günümüzde de ilgiyle karşılanmaktadır. Varidat adlı yapıtı günümüz diliyle birkaç kez yayınlanmış, çeşitli biçimlerde yorumlanmıştır. Bedreddin burada; ölümden sonra dirilme olmayacağını, çünkü tüm aşamaların cisimler aleminde toplandığını savunur. “Cisim ortadan kalkarsa ne ruhlardan, ne de başka soyut varlıklardan iz kalır” der.
 
Bu görüşleri birçok bilim adamı, düşünür, sanatçı yeniden ele alıp, yorumlamıştır. Varidat’ın günümüz düşünürlerince vurgulanan bir başka özelliği de, yönetsel, düşünsel ve dinsel yapıların temelini büyük ölçüde maddi yaşama bağlaması, çözümlemelerinde, önerilerinde ekonomik temele dayanmasıdır. Bu yaklaşım dönemin düşünce geleneğinden tümüyle bağımsız ve özgün bir bakış açısını getiriyordu.
Yapıtları:
 
Ukud ül-cevahir
Letaif ül-işaret
Camü ül-fusuleyn 
Teshil
Nur ül-Kulâb ve varidat adlarını taşır.
Vekilinize soru sormak/sorununuzu iletmek ister misiniz?
Sorular/Cevaplar