Beyoğlu'nun genç Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan 13 yıllık evli ve iki kız çocuğu babası. Türkiye'nin kalbinin attığı Beyoğlu'nu 5 yıldır başarıyla yöneten Demircan, Süleymaniye Camii eski imam-hatiplerinden tanınmış ilahiyatçı Ali Rıza Demircan'ın oğlu. Belediye Başkanlığı görevine başlarken “Ben işe çocuklardan başladım. Gençlere yatırım yaparak devam ediyorum" diyen Demircan'la Babalar Günü için bir araya geldik.
Ahmet Misbah Demircan belediye başkanlığının yanında nasıl bir babadır?
Bütün babalar gibi çocuklarıma çok düşkünüm. Oyunlar oynamaya, beraber dolaşmaya, hayatın her anını bölüşmeye gayret eden bir babayım. Çocuk sahibi olmadan önce de çocukları çok severdim. Bu çocuk sevgisinden dolayıdır ki içinde söyleşi yaptığımız bu çocuk kütüphanesini açtık. (Kasımpaşa'daki Turabi Bbaba Çocuk Kütüphanesi) Kefken'de de çocuklar için bir yaz kampımız var. Hep denir ya çocuklar bizim geleceğimiz… Gelecek ideallerimiz, kafamızda kurduğumuz ideal ülkenin, dünyanın sahibi çocuklar olacak. Biz onlar için hayal ediyoruz. Çocuklar bizim hayallerimizin gerçekleştiği mecra olacak. Bu aile hayatımızda da, yönetmeye çalıştığımız kamu hayatında da böyle.
Hangisi daha zor, belediye başkanlığı mı çocuk yetiştirmek mi?
İkisinin de ayrı ayrı mesuliyetleri var ama ikisi de aslında aynı kapıya çıkıyor. Birinde genel politikalar üretiyorsunuz, diğerinde özelle ilgileniyorsunuz.
Bir belediye başkanının aynı zamanda baba olması görevine olumlu etkide bulunur mu? İlçeyi yönetirken “bunu çocuklarım için yapıyorum” duygusu taşıyor musunuz?
Bir yöneticinin en büyük gücü insanlarla olan temasıdır. Bir doktor-hasta ilişkisi gibi… O derdini anlatacak ki, siz çözüp derman olasınız. Dolayısıyla bir belediye başkanı, toplumu oluşturan çocuklar, kadınlar, erkekler, yaşlılarla ne kadar fazla diyalogu varsa onları ne kadar anlıyorsa o kadar çözücü olabilir. Dolayısıyla ben de bir baba olarak, bir eş olarak, bir evlat olarak, bir torun olarak belediye başkanlığımda bu duyguları en yakınlarımdan süzerek görevime yansıtıyorum.
“Çocuklarım mitinglerde büyüdü” demiştiniz. Çocuklarınız sizden nasıl etkileniyor? Onlar da ileride siyasete girmeyi düşünebilirler mi?
Onların gelecekte ne olacaklarını şimdiden kestirmek zor. Önemli olan mutlu olmaları. Babanın faal olarak yaptığı iş ailesini mutlaka etkiliyor. Benim kızlarım işimin çok farkındalar. Onlar da benimle birlikte iyi günleri, olumsuzlukları hep bölüşüyorlar.
Görevinizin çocuklarınızla ilişkilerinizin önüne geçtiği oluyor mu? Birlikte nasıl vakit geçiyorsunuz?
Birlikte vakit geçirirken zorlanıyoruz. Bizim günlerimiz çok yoğun. Hafta sonları hafta içinden daha yoğun. Ama çocuklar benim durumuma çok alıştılar. Bütün bu zorluklar içinde özel alanlar oluşturmaya çalışıyoruz. Benim görev alanlarıma gelip orada olmaya gayret ediyorlar. Diyelim bir açılış ya da başka bir faaliyet var; o faaliyetlerin içine giriyorlar eşimle birlikte. Benim insanlarla kurduğum diyalogları onlar da paylaşıyor. Böyle zamanlar oluşturmaya gayret ediyoruz. Vaktim çok az olmasına rağmen ben de özel zamanlar bulmaya çalışıyorum. Her baba gibi çocuklarla alışverişe gitmeye, oyunlar oynamaya çalışıyorum.
Çocuklarınızın sizin yoğunluğunuzdan şikâyet ettiği oluyor mu?
Kızlarım da biliyor ki babalarının kısıtlı zamanı var. Eksiklik hissettirmeden birbirimizin hayatlarına katılmak suretiyle bölüştüğümüz alanları genişletmeye gayret ediyoruz. “İşler çok ne yapabilirim” demiyorum. Çocuklarımın varlığı Beyoğlu'ndaki çocuklar için de güzel bir köprü oluyor. Çocukları daha iyi anlamamı sağlıyorlar. Çünkü aslında onların beklentileri bütün çocukların beklentileri… Onların sürekli bana söylediklerinden anlıyorum ki, bütün çocuklar bunları istiyor. Bir başkan olarak, çocuk sahibi bir başkan olarak, yaşadıklarım görevlerimi yerine getirmemde bana destek oluyor.
Babam beni en çok etkileyen insan
Babanızın sizin yetişmenizde nasıl etkileri oldu?
Benim hayata bakışımda bugün burada hoşgörüyle insanları kucaklamamda ve diyebilirim bütün düşünce dünyamın olgunlaşmasında en birinci insan babamdır.
Babanızdan aldığınız ilk büyük nasihat neydi?
7 yaşımdan başlayarak onun görev yaptığı her yerde gece ve gündüz fark etmeden birlikte oldum. Onun hayata bakışı, düşünce ve idealleri, çevresi beni derinden etkiledi. O kadar uzun bir periyotta tanıdığım babam için “şu çok önemliydi” diyemiyorum. Birçok şey var.
Orhan Pamuk “Babamın Bavulu” başlıklı Nobel konuşmasında, babasının kendi yazıları, el yazmaları ve defterleriyle dolu küçük bir bavul verdiğini anlatmıştı. Sizin babanızdan aldığınız böyle emanetler var mı?
Ben bunu “babamın bana bırakacağı tecrübeler” olarak anlıyorum. Hayattaki başarı, insanın ve hayata bakışıyla çok ilgili. Eğer iyi bir vizyonunuz varsa, hayata doğru noktadan bakabiliyorsanız insanları doğru anlarsınız. İşiniz ne olursa olsun aslında bununla bağlantılı bir şekilde başarılı oluyorsunuz. Baba ve annenin yaşadıkları çocuğa doğru intikal ediyorsa bu çocuk için büyük bir hazine.
Babalar Günü'nde hem kızlarınızla hem de babanızla bir programınız olacak mı?
Babamla biz geçen haftadan programı yaptık peşin peşin. Her hafta zaten bir araya geliyoruz. Çocuklarla da mutlaka bir programımız olacak.