HRISTİYANLARIN KATHARİ KIYIMLARI II.: Carcassonne’daki Katharları tedibe giden Simon de Monfort komutasındaki Haçlı birliklerinin ana hedefi Trencavel’li Raymond Roger ile , bölgedeki bir çok vassal derebeyinin üzerinde feodal egemenliği olan Aragon Kralı II. Pedro idi. Pedro 1213 Eylûlündeki çarpışma sırasında öldü ise de sürmekde olan savaş ancak 1229’daki Paria Anlaşması ile sonuçlanacaktır. Bu anlaşma ile, Fransa Kralı Toulouse’daki toprakların bir bölümünü, Béziers ve Carcassonne Vikontlarına ait Trencavel mülklerinin tümünü galip şövalyelere fief* olarak dağıtıyor; Languedoc prenslerinin bağımsızlığı tarihe karışıyordu. Savaş boyunca yapılan geniş çaplı tasfiyeye karşın Catharism ateşi henüz söndürülememiştir.
Bu arada Papa III. Innocenti’nin riyasetinde, 1215’de toplanan ve gündemin bir maddesi de Katharların ve sesleri onlar kadar güç çıkmasa da Valdenses adı ile zuhur eden yeni bir sapık grubun ayaklanmalarına karşı yapılan cihada devam olan Dördüncü Laterano Konseyinde** toplanan piskaposlar, Katharların kolaylıkla çürütülemeyen argümanları ile yaygın bir yandaş kitlesi kazanan görüşleri karşısında, isnad olunan “küfür” suçunun gerekçelerini açıklamakdan kaçınmışlardır. Kâfirlik ittihamının dayanaklarının gürültüye getirilmesi yanında, Hrıstiyan inancındaki “Kıyamet Günü”nü Katharların “bireysel reenkarnasyon-ruh göçü” biçindeki yorumlarının eşelelenmesinden de uzak durulmuştur.
Bu münasebetle Valdensesler hakkında kısa bir bilgi verelim. İlk Valdensesler, dünya nimetlerini bir yana itip yoksulluğun erdemine inanmış ve kutsal metinleri, ruhban sınıfının rehberliğinde değil de kendi anlayışları ile yorumlamayı salim bir yol olarak gören bir tarikatın üyeleri idiler. Tarikat, XII. asırda, Fransanın Lyon kentinden, aslında zengin bir tüccar olan Pierre Vaudes (daha çok Peter Waldo ya da Valdes olarak tanınır) tarafından örgütlenmiştir. Waldo, 1177’de tüm servetini terkedip, kendini, yetkinliğe (mükemmelliğe) ulaşmanın tek yolunun Havarî tarzı bir riyazet (kanaatkârlık) ve yoksulluk olduğu vaazlarını vermeye adadı.
Tarikat temsilcileri, 1179’da Papa III. Alexandre’ı ziyarete gitti. Papa, politikası gereği sevecen görünüp onları kutsadı ise de, yerel din yetkililerinden izin almadan ibadet etmemelerini tembih etti. Ama onlar bu tembihatı kulak arkası edip, rahiplerin rehberliği dışında, kutsal metinleri kendi yorumlarına dayandırarak tören yapmayı sürdürdüler. 1184’de iktidarda olan Papa III. Lucius’un Valdensesleri kâfir ilân etmesi onların 80’den fazlasının 1211’de yakılmasının meşruiyet belgesi olacaktır. İtalyada bugün, hâlâ Valdenses Kilisei vardır.
1229’da savaş bitiminde, geride kalan Katharların da köklerini kazıma amacı ile, Toulouse güneyinde Albi ve Carcassonne ve başka kasabalarda faaliyet görmek üzere Engizisyon Mahkemeleri kuruldu. XIII. asır boyunca ve XIV. asrın büyük bölümünde hırslı bir Kathar avı sürdürüldü. Sonunda, tövbe etmeyi reddeden Katharların asılması ya da kazıkda ateşe verilmesi ile bu akım sonlandırıldı.
Katharların ve Valdenseslerin tamamen berteraf edilememesi üzerine, 1231’de, Papa IX. Gregorius’un emri ile Orta Çağ Engizisyon Mahkemeleri kurulacaktır. Bu kurumlardaki soruşturmalarda, sanık suçunu kabûl edene kadar işkenceden geçirilir; suçunu ikrar etmezse ölür; ikrar edince de zindanda çürürdü.
1243 Mayısından itibaren Montségur’deki Kathar istihkâmı Carcassonne Derebeyi Kethüdası ve Narbonne Başpikaposu’nun yönetimindeki birliklerce çok uzun süre kuşatmada tutuldu. Sonunda, 1244 Martında düşen kalede ele geçirilen Katharlar, gözdağı vermek bakımından simgesel önem taşıyan büyük bir katliama maruz kaldılar. 225 perfecti (Kathar seçkini) hemen kale yanındaki alanda yakılan muazzam ateşe atılarak telef edildiler. Yakılan fakat XVII. Asırda bir Fransız istihkâmı olarak yeniden inşa edilcek olan kale ve “Prat des Cramats-Yakılma Düzlüğü” olarak anılan bu alan bugün turistler için cazibeli bir ören yeridir. Katharların zürriyetinden geldiklerine inananlar burada can verenleri şehit kabûl ederler.
1235 Narbonne Konseyinde alınan kararlar gereği Katharlara yandaş olduğundan şüphe duyulan halkdan kişiler de tövbe etmeleri kaydı ile daha az cezalara çarptırıldılar. Engizisyon yargıçları, bunların giysilerine sarı haç arması dikmeleri koşulunu koymuştu. Yaygın bir kanaate göre, “prat de cramats” katliamından önce kaleden kaçabilen ve yanlarında, kutsal Gnostik metinlerinde uzun asırların birikimi olduğundan söz edilen “Kathar Hazineleri”ni götüren seçkinler olmuştur.
Engizisyon takibi ile orman ve dağ yabanlıklarına dağılan kaçak Kathar soyu da zamanla tükeniyordu. Son olarak, XIV. asrın başında, Narbonne Aimery’si*** Bernard de Foix ve sapık ilân edilen başka bir tarikat olan “Ruhanî Fransiskenler”e mensubiyetten sabıkalı Fransisken**** keşişi Bernard Délisieux yönetiminde ayaklandılar. Fakat, son derece güçlenmiş Engizisyon kısa zamanda bu ayaklanmayı bastırdı. Bernard de Caux, Jean de St. Pierrei Geffroy d’Ablis ve başka diğer engizitörlerden oluşan mahkeme kuruldu. Pek az tövbekâr olanlar dşında yüzlerce perfecti yakılarak ölüme mahkûm edildi. Pişmanlık beyan eden credentes’in (aşağı tabakadan inanalar) canları, tekrar Katharizm’e dönmemek kaydı ile bağışlandı. Ancak, bunlar giysilerine sarı haç arması dikmek ve en azından bir süre diğer Katoliklerin yanına yaklaşmamakla yükümlü tutularak parya muamelesine reva görüldüler. Daha onlarca yıl boyunca sürdürülen ısrarlı kıyım ve zorla Katolikleştirme ve daha önemli olarak kutsal kitaplarının yakılıp yok edilmesi sonucu kimse bu tarikata girmeye cesaret edemeyecektir. Pirene eteklerinde tekrar zuhur eden Katharların önderleri Pierre ve Jacques Autier biraderler de 1310’da idam edilmişlerdir. Engiziyon baskısı sonucu, Katharizm kuzey İtalya kentlerinde 1260’larda görülmez oldu. 1330’dan sonra, Engizisyon kayıtlarında ancak bir iki Kathar davasına rastlanır. Languedoc’da bilinen son Kathar seçkini 1321’de idam edilen Guillaume Bélibaste’dır. Waldenses’ler, panteistik Özgür Ruh Biraderliği gibi, takibata maruz kalan bazı başka protest hareketler XVI. ve XV. Asırlar boyunca, sığındıkları gözden uzak köşelerde çok küçük sayıda topluluklar varlıklarını sürdürebildiler. Bazı Waldenses görüşleri, Husseitler, Lollardlar ve Almanyadaki Moravia Kilisesi gibi ilk Protestan tarikatlarınca benimsenmştir.
Katharların tenkîlinden sonra, onların zürriyetinden gelip (Katolik dinine girdikleri hâlde) o kimliği koruyanlar, güney Fransanın bazı kentlerinde kendilerini savunmak için kırsal alanlarda yer talep etmişler. Bu ısrar Fransız Devrimine kadar devam etmiş. XIV. asırdan itibaren, artık, “Kathar” sözcüğü, bir din’i değil, ezilmiş olan Katharların kültürel soyundan gelmeyi ifade eder olmuş.
Katharlar üzerine yaratılan efsaneler, özellikle, kendini bunları araştırmaya adayan genç bir Alman yazarı Otto Rahn’ın 1930larda yayınladığı “Kâse’ye Karşı Haçlı Seferi” adlı eserinde, “Kutsal Kâse” lejandını onlarla bağlantılaması çağımız gündemini de işgâl etmeye başlamış. Rahn, Wolfram von Eschenbach isimli ozen şövalyesinin (Wagner operalarına ilham veren) “Parsival” şiirinde kapalı olarak Katharlara gönderne yapıldığını iddia etmektedir. Yazarın araştırmaları, Nazi bakanlarından Heinrich Himmler’in dikkatıni çekmiş; SS (Schutzstaffel-Koruma Takımı) yönetimi altında arkeologluğa atanmasına yol açmış.
Bazılarının eleştirisini çekse de, Turistlerin igisini çekmek için, Montségur ve Carcassonne’un bulunduğu Kathar mirasına sahip bölge “Pays Cathare-Kathar Ülkesi” diye adlandırılmaktadır. Nitekim, hâlâ, kendini Kathar kimliği ile görenler vardır.
*Fief: İslamdaki “ıkta” sistemi benzeri, Hrıstiyan krallarının seferlerinde yararlığı görülen şövalyelerine fethedilen düşman arazisini dağıtması. Yalnız, İslamî uygulamada, sipahîlere toprağın zilyedliği (kullanım hakkı) verilmesine karşın, Hrıstiyan şövalyelere mülkiyet terk ediliyor; böylece güçlü bir feodal sınıf meydana çıkıyordu.
**Laterano Konseyleri: Romadaki Laterano bazilikasının yanındaki sarayda,Papaların başkanlığında toplanan ve ökümenik (tüm Hrıstiyanlık Alemini kapsar) değerdeki kararların alındığı 5 danışma kurulu toplantısı.
***Aimery: Kral gibi egemenliği olan, bağımsız hareket eden bölgesel yönetici. Almanca “Emeric”, Macarca “İmre” ile eş anlamlı. Araplardaki “Emîr”le ilgili olabilir.
**** Fransisken : Assisi’li İtalyan azizi Francesco’nun (Lat. Franciscus), 24.Şubat.1209 günü geldiği iddia edilen vahiyle kurduğu, Valdensesler gibi “yoksulluğun erdemi”ne inanan mezhep mensubu.