LATİN MİSYONERLERİN GÜNAHLARI III.
Dom Francisco de Almeida: Portekiz’in Hindistan Kral naipliği makamını devralmağa gelen Affonso de Albuquerque ile olumsuz bir atmosferde karşılaşması münasebeti ile tanıdığımız Almeida 1450 civarındaki bir tarihde Lisbonda soylu bir ailede doğmuş. Askerlik mesleğine erken bir yaşda girmiş; 1476’daki Toro Savaşında yer almış. Sonra, Kuzey Afrikada, Magribî ülkesinde çeşitli yerlerde çarpışmış; 1492’de, Castilla’lılar tarafında, Granada’nın fethine katılmış. Portekiz Kralı II. Joao’nın danışmanlığında ün kazanmış. Portekizin 1503’de oluşturduğu Hint Devletinin (Estado da India) ilk valilik ve kral naipliğine atandı. 1.000 mürettebat ve 1.500 askeri taşıyam, 22 gemilik bir donanma ile, Mayıs.1505’de, henüz 25 yaşında bir genç olan ve aşağıda maceralarını anlatacağımız Macellan’ın refakatinde, Lisbondan ayrıldıkdan sonra, Ümit Burnunu geçip, Afrika doğusunda Sofala, Mozambik, Kilva, Mombasa, Zanzibar kıyıları, Hint Okyanusunda Zengibar adasına uğrayıp bazı yerlerin ilk keşiflerini yapmış, bazılarında liman, kale, istihkâm ve ticarî üsler tesis etmiş; Hindistanda Cochin’e (Koçin)’ yerleşmişti. Buradan, çeşitli zamanlarda, Fernao Soares, Joao Homere ismindeki kaptanlarını ve oğlu Loranço de Almeida’yı görevlendirerek Angediva adasında kale yaptırmış ve yerliler üzerinde askerî başarılar kazandırmıştı. Baba-oğul Seylan adasını da ilk kez keşfettiler. Bu seferlerde tüm hedefleri baharat ticaretinin Portekiz denetimi altında yapılması; doğu Afrika ve Hindistan sahillerinde istihkâmlar ve ticaret üsleri inşası; yerli şeflerle ticaret anlaşmaları akdedilmesi idi. 1507’de Tristao da Cunha’nın katılması ile çok güç kazanmışlar. Güvenli bir liman olacağını düşündükleri Kilva sahiline 8 gemi ile saldırıldı. 4000 nüfusluk bu kentin zaptı ve Ağustos 1505’de, 10.000’lik nüfusu olan Mombasada, Melinde Sultanının yardımı ile yerli Arap şeyhinin birliklerine karşı sert bir savaş yapılarak, kentin yağma edilip ateşe verilmesinden başka pek bir günahları olmamıştır. Oğul Lorenço Cannanore limanı girişinde çok başarılı bir çatışma ile Kalikut Prensinin filosunu püskürtmüştü. Lorenço Mart.1508’de Arap-Hintli ittikakı ile kurulmuş bir filoya karşı savaşırken öldü.
1509 başında Bombay’a çıkan Almeida bu kente çıkan ilk Portekizli olmuştur. Şubat 1509’da, 23 gemilik filosu ile, Mısır Sultanının Hintli ittifakı ile oluşturduğu donanmaya karşı, Diu adası yakınında yapılan bir deniz savaşında kazandığı başarı Hint Okyanusu üzerindeki Portekiz egemenliğini perçinledi. Bu egemenlik 17. asırdaki Hollanda ve İngiltere baskısına kadar sürecektir. Albuquerque ile olumsuz buluşması sonunda Almeida’nın kral naipliğini terk ettiği hakkında bilgi vermiştik. Yurduna dönerken, Ümit Burnu uğrağında Kafre kabilesi zencilerinin saldırısına uğrayıp yaşamını yitirmiştir. Bugün gerek Hindistanda gerek Pakistanda yerleşmiş olan Goa’lı Hrıstiyan toplulukları içinde yaşayan “Almeida” soyadlı kişilerin, baba ve oğul Almeidaların yerli Hintli kadınlarla olan evlilik ilişkilerinden gelen soy uzantıları olduğu sanılmaktadır.
Ferdinand Macellan (Por. Fernao Magalhaes) : İlk devr-i âlem (dünya turu) yapmış denizci olarak bilinir. 1480 yılında, Portekizde, babası Ruy de Magalhaes’in belediye başkanlığını yaptığı Sarabosa kasabasında doğdu. Portekiz sarayına takdim edildi ve orada astronomi ve denzicilik bilimleri öğrenimi yaptı. Deniz yolculuğuna, ilk kez Hindistan Genel Valiliği makamına atanmış Francisco da Almeida’yı götürmek üzere, 1505 tarihinde çıktı. 1511’de Malakka’nın zaptında büyük hizmetleri oldu. 1512’de ülkesine döndüğünde, Mağrib’e (Fas’a) yapılan sefere katıldı; Azamor savaşında ağır yaralandı; ordu’yu izinsiz terketti. Faslılarla yasa dışı ticaret ithamı altında da kalınca; Kralı I. Manuel’in gözünden düştü. Kendini incelemelere ve arkadaşı Serrao’nun sözünü ettiği, henüz keşfedilmiş Maluku’lar (Endenozyadaki Baharat Adaları) hakkında tasarılar hazırlamaya verdi. Serrao, Malakka’nın doğusundaki Malukular’ın mesafesini abartmış, Tordesillas anlaşması ile Papa’nın İspanyaya tahsis ettiği alan içinde gibi göstermişti. Bu bilgiye güvenen Macellan, batı yönünde hareketle Güney Amerikadan dolaşarak Moluccas’a daha kestirmeden varılacağını düşünüyordu. Artık Portekizden görev alma umudunu kestiği için bu ülke uyrukluğundan çıkarak İspanyollardan hizmet talebinde bulundu. Bu konuda, kızı ile evlendiği Sevilla kalesi muhafızı Diego Barbosa, Hindistan bürosu ajanı Juan de Aranda’yı etkileyerek, Macellan’ın, İspanya Kralı I. Carlos’a takdimini sağladı. Çok yardım ve aracılık desteği almıştır. Kardinal Juan Rodriguez de Fonseca’nın da fikrini alan Kral, Macellan’ın, Baharat Adalarını araması için İspanya adına keşif gezilerine çıkmasına izin ve emrine ikişer adet 130 ve 90 tonluk bir de 60 tonluk olmak üzere 5 gemi verdi. Ancak, Macellan’ın Portekizli mürettebatına çoğuna güvenilmemiş, Filo mürettebatı İspanyol, (güvenilir) Portekizli, İtalyan, İngiliz. Fransız, Alman personelden oluşturulmuştu. Barbosa’nın yeğeni Duarte Barbosa, Kozmograf Andrés de San Martin Macellan’ın refakatinde idi. Bedel karşılığı turist olarak geziye katılan Antonio Pigafetta adında Vicenza’lı bir İtalyan bu çok önemli keşif gezisini yazdığı kitap ile gelecek kuşaklara aktaracaktır.
Beş gemi 10.Ağustos. 1519’da Sevilla’dan hareketle, Guadalquivir Irmağından geçip Okyanus’a açıldı; sürekli Portekizlilerin takibinden kaçarak onların yönetimindeki Brezilyaya yollandı. Burada önemli coğrafî keşifler yapılmıştır. 1519-20 arası uzun bir kışlama yüzünden çıkan isyan iki kişinin idamı ile sonuçlandı. Kıtanın güneyinde Capo Virgenes-Bakireler Burnu denilen noktada iki Okyanusu birleştiren geçide “Canal de Todo los Santos-Tüm Azizler Kanalı” adı verildi. Buraya sonradan onun anısına “Macellan Boğazı” adı verilecektir. Atlantik aşilarak çıkılan deniz çok sakin olduğu için “Mar Pasifico-Pasifik Denizi” adını aldı. Buradan, çeşitli adalara uğrayak 16.Mart.1521’de, sonradan “Filipinler” denilecek “San Lazaro” arşipeline varıldı. Bu adalardan Homonhon adasına kadar çıkan Macellan yanındaki, “Kara Enrique” adı ile vaftiz edilen Malaylı çevirmeni aracılığı ile yerlilerle kolayca anlaşabiliyordu. Bütün derdi, rahat etki altına almayı arzu ettiği yerlileri Hrıstiyan yapmaktı. Çok nazik davranan yerliler onu adadan adaya gezdirdiler.
7.Nisanda getirildiği Cebu Adası’nı adamlarını dinlendirmek ve gemilerini onarmak için uygun bir liman olarak görmüştü. Adanın Raja’sı Humabon da ona büyük bir nezaket ve dostluk göstermiş; Hrıstiyanlığa geçmeyi ve İspanya egemenliğini bile kabûl eder görünmüştü. Macellan yüzlerce yerliyi vaftiz ederek Hrıstiyanlaştırdı. Fakat Humabon’un asıl derdi, Cebu karşısındaki rakibi Mactan Adası Raja’sı idi. Macellan, düşmanı Lapu-Lapu ile yapacağı savaşda Humabon’a yardım sözü verdi. Fakat, misyonerlik başarısının keyfi ve Katolikliğe yeni ümmetler kazandırma umudu ile verdiği bu söz canına mal olacaktı. 27. Nisanda, 60 adamı ile Mactan Adasına geçmek istedi. Sefere turist olarak katılan Antonio Pigafetta adında zengin bir gezgin, yazdığı ünlü gezi günlüğünde bu macerayı ayrıntıları ile yazar. Aklattıklarına göre, kayalık sahil filikaların kıyıya fazla yanaşmasına elvermemişti. Macellan 11 kişiyi filikalarda bırakılarak diğer adamlatı ile diz boyu suda yürüyerek sahile çıktı. Grup aniden bir ok yağmuru altında kaldı. 1500 kadar yerli üç bölüm halinde saldırıyorlardı. Kaptanı fark eden bazı yerliler saldırıp miğferini düşürdüler; uzun bir mücadeleden sonra Macellan mızrak, zehirli ok ve pala darbelerine yenik düştü. Fırsat bulup çarpışmanın açığında kalan az sayıdaki denizci filikalara ulaşıp gemiye döndüler.
Her ne kadar, Filipinlere daha sonra gelen yeni fatihler yerine göre zorbalık ve işkencelerle yerlilerin içinde Katolik sayısını çok arttırdılar ama, inançlarına, geleneklerine ve toraklarına sahip çıkan Mactan Adası yerlilerinin Macellan’a azimli direnişi Filipinler tarihinin onur sayfaları arasına girmiştir.
Cebu Adasında da işler karışmıştı. Duarte Barbosa ve Serrano’nun canına mal olan olaylardan sonra, gemilerden sadece Trinidad ve Victoria Filipinlerden ayrılıp Baharat Adalarına vardılar. Dünya turunu tamamlayıp İspanyaya dönebilen, sadece Sebastian del Cano kaptanlığındaki, dördü Trinidattan transfer onsekiz mürettebattan ibaret kalmış olan, fakat taşıdığı muazzam baharat yükü ile gezi maliyetini çıkaran Victoria oldu. Hastalık ve çarpışmalar yüzünden telef olan toplam denizci sayısı 232 kişi tahmin ediliyor.