Blasco Ibáñez ve Eserleri (II)
Blasco Ibáñez’in eserleri arasında popüler ve film senaryolarına konu olmuş (biri tauromaqia ile ilgli olmak üzere) iki romanını ve birisi de ülkemizi ziyareti ile ilgili “El Oriente” adlı gezi kitabını seçerek özetle sunacağız.
![]() |
Kan ve Kum’un 1941 çekimi film versiyonunda Juan Gallardo’yu canlandıran Tyrone Power’ın, Hollywood müzelerinden Buena Parkdaki “Movieland Wax müzesindeki mumdan heykeli, |
1- Sangre y Arena: İngilizceye “Blood and Sand-Kan ve Kum” olarak çevrilen bu isim Türkçeye bazen aynı şekilde, bazen “Kanlı meydan” olarak çevrilmiştir. “Arena” İspanyolca hem “kum” hem “meydan” anlamına gelir. Boğa güreşi meydanları kumlu olduğu için her iki çeviri de doğrudur. Bu eser Türkçeye Belkıs Alver tarafından İspanyolca aslından çevrilerek 1972’de Doğan Kardeş Altın Kalem yayınlarından baskısı yapılmıştır.
Barnaby Conrad’ın “Matador” isimli eserinden söz ederken, önsözünde İbáñez’in: “Arenadaki tek canavarın halk kalabalığı olduğu” görüşüne atıfda bulunulduğuna değinmiştik. Gerçekden İspanyol yazar, amatör boğa güreşçsi Conrad ve diğer bir çok müellif gibi bu çok kanlı ritüelin İspanyolların hayat tarzı bir yiğitlik sergilenmesi olarak ele almıyor. Zamanı gelince Kral XII. Alfonso’yu düelloya davet edecek kadar celadet sahibi yazar arenalardaki bu vahşet şovunun akılla bağlantısını sorguluyor.
Juan Gallardo (neşeli, şakrak Juan) diye anılan roman kahramanı Sevilla ilinin Lebrija kentinden Don Juan Angustias adında günde ancak üç peseta kazanabilen bir kundura tamircisin yoksul oğludur. İlkel sezgisi ile hayvanların dilinden anlamasından arkadaşlarının dikkatini çeker, boğalara el uzatması için kışkırtmalarını reddetmeyip bu öneriyi gözü peklikle yerine getirince boğa güreşine kolaylıkla soyunur ve kısa zamanda takdir kazanır. Aslında cahil ve düşüncesi kıt bu genç, ancak Lagarjito (kertenkele) ünvanlı Rafael Molina Sánchez, Frescuelo, El Negro (Zenci) gibi Hemingway’in “Öğleden Sonra Ölüm” romanına konu olmuş büyük toreadorların nüfuz edebildiği Ciudad Real (Kraliyet Kenti) Madrid Plaza del Toro’suna kabûl edilir. Miura denilen dev boğalarla karşılacağı için her zaman fiatı 1000,- peseta fazladır. Artık Garabato adında bir uşağı ve etrafında bir hayranlar kalabalığı halesi vardır. Onu seyretmeye arenaya gelip de bilet bulamayanları çıkardığı gürültüden ihtilâl çıktığı zannedilir. Boğa güreşleri için Madrid’e geldiği zamanlar kaldığı Alcala sokağındaki Oteldeki görevliler ve hizmetliler nezdinde büyük bir süksesi vardır. Sierpes sokağında boğa güreşçilerinin toplandığı kafelere takılır. İki kez boğa hamlesinden aldığı yaralar yüzünden bu otelde sargılar içinde iodoform kokulu odada kalmış; kendisine tapan hizmetkârlardan bakım görmüştür. Çocuklukdan tanıyarak evlendiği Carmen Espinosa adındaki güzel ve erdemli kadınla çok mutludur.
Madridden başka, San Sebastian, Pomplona, Bibao, Valladolid, Sevilla, Valencia, La Coruña, Barcelona Plaza del Toros’larında başarı ile boy gösterir. Gerek Carmen gerekse memleketinde bıraktığı anası Doña Angustias Juanla gurur duyarlar ama endişelidirler, devamlı yürekleri ağızlarındadır. Ablası Encarnacion ona gıpta eder, kocası Antonio’yu onun gibi hayatta başarılı işer yapması için zorlar. Antonio ise oralı değildir; kendini yormayı sevmez, kayınbiraderinin ününün rantını yeme hayâlleri içindedir.
![]() |
Bir pikador boğayı kargısı ile kışkırtıyor |
Boğa güreşi bir takım (cuadrilla) oyunudur. Buna katılanlara toptan “torero” adı verilir. Baş aktör elinde “capa” denilen kırmızı pelerinle boğa ile karşılaşıp onu mücadeleye sevkeden ve son darbeyi vurup boğayı öldürecek olan “matador-öldüren”dir; onun gibi “capa” taşıyarak ve flama sarılı kısa süslü mızrakları (banderilla) boğanın sırtına, ensesine saplayarak onu kışkırtan iki ya da üç toreroya “banderillero” denilir. “Toril”de (boğaların bölmesi) bekletilen genellikle altı boğa sıra ile corrida’ya (boğa karşılaşması) alınır. İki ya da üç de “picador” denilen zırhlara bürünmüş atlar üzerinde ayakları metal kalkanlarla korunan ve ellerinde boğayı şişleyerek onu kışkırtmak ya da matadoru ondan korumak üzere sivri uçlu mızraklar bulunduran yardımcılar vardır. Bu takımla çıkılan tauromaqia’ları Ibáñez yürekler parçalayıcı biçimde betimler.
Fanatiklerinin, sevgilerini ifade etmek için, “Juanillo” diye andıkları Juan Gallardo, gösterisine, XVII. Asırdan beri geleneksel olan muhteşem süslü kıyafetin kırmızı olanı ile çıkar. Bu, bir arkadaşının hayatını arenada kaybettiği günkü kıyafettir. “Manuel gibi ölmek mi istiyorsun sorularına” muhatap olur. Arenadaki pasadoble müziği eşliğindeki tören yürüyüşünden sonra Presidente Municipal (Belediye Başkanı) ya da başka bir resmî görevlinin toril anahtarını bekçilerden (alguacil) birine atması ile toril kapısı açılır. Kana susamış seyirci karşısında Matador, her zaman en tehlikeli figürleri denemek, hattâ yeni bir tehlikeli figür için yaratıcılığını kullanmak zorundadır. “Cabellerizas-Atlılar” kapısından çıkan picadorların saldırıları gözü yılmayan boğaların korkunç boynuzları ile karşılanır. Zırhlar ne pikadorları ne de atları yeterince koruyabilmektedir. Atların karınları deşilir, bedenlerinde paça parça yarıklar açılır; yere dökülen barsaklarına basa basa kaçmaya çalışırlar. İnatçı boğa boynuzunu yerde sürüklenen kana ve kumlara bulaşmış barsaklara dolayarak onları söküp çıkarır. Attan yıkılan pikadorları kurtarmak için banderillero’lar canları bahasına capaları ile boğanın karşısına çıkıp yolunu değiştirmeye çalışırlar. O arada basamaklarda oturan seyirciler boğaya ateşli kargılarla saldırılması için tezahürata geçer. Gösteri öncesi kendilerine tahsis edilen atlar sebebi ile birbirlerine nisbet veren, hakaretler yağdıran pikadorların bacakları ağır hasar görür; işleri bitince bitkinlikden ölecekmiş gibi sürüklenerek yürürler. Boğanın kargılarla ve banderilla’larla delinmiş sırtından yağ tabakaları fışkırır. Yüreği hiç bir şekilde yumuşamayan seyirci boğanın üzerine şişe vb. taciz maddeleri fırlatır.
Boğayı öldürme zamanı gelince trampetler çalınır. Boğanın beklenmeyen hamleleri karşısında darbelenip sakatlanarak hareket yeteneği kısıtlandığı için ağır davranan, ürküntüsünü belli eden matador affedilmez; en ağır hakaretlere maruz kalır. Mutlaka boynuzlara yakın durması istenir. Boğayı öldürme, boksda eskiv denilen çevik hareketlere benzer kıvraklıkla dönerek (al volapié) ya da boğanın saldırması beklenerek (recipiendo) gerçekleştirilir. Matador seyirciden alkış alındığı takdirde baderillero’ları ile birlikda alanda bir tur atar; başarı derecesine göre boğanın bir ya da iki kulağını ya da ayrıca kuyruğunu da alır.
![]() |
Eserin konu olduğu 1941 çekimi filmde Rita Hayword Doña Sol rôlünde |
İşte tüm bu vartaları üstün başarı ile atlatan Juan bir gün Alcala sokağında kaldığı otelde resepsiyondan bir zarf alır. Pahalı bir Fransız parfümü kokan bu zarfın içinden “Doña Sol”imzalı bir takdir ve görüşme talebi mektubu çıkar. Mektup sahibi hanımefendi çiftlik sahibi, aristokrat bir kişidir. Orta Avrupa eğitimi almıştır. Fakat fettan ve ayartıcı bir yapısı vardır; bu bön gence sapıkçasına bir aşk yaşatır. Gözü artık onun vuslatından başka bir şey görmeyen Juanillo arenaya çıktığı zaman zaferini ona hep onu adar; karısı güzel Carmeni hepten unutur. Fakat zamanla, görgüsüz köylü kökenini yüzüne vurmaya başlayan sosyetik Doña Sol’a ayak uyduramayacağını; örneğin çalmakda olduğu gitarı kendisinin de çalmasını istemesine karşı, boğa güreşinden başka bir şey bilmediğini itiraf durumunda kalacağını anlar, Carmen’e ihanetinin azabını çeker; tek bildiği konuda da zaafa düşmekde olduğunun farkına varır.
Onun fanatiği seyircilerinin “Espada”sı (kılıç, tecrübeli matadorlara bu isim de verilir) artık göçmektedir. Fettan kadının cezbesinden de kurtulamayarak bir açmaza düşer. Son corrida’ya ruhen ve fizik olarak yorgun ve güçsüz olarak çıkmıştır. Seyirci ona da hakaretler yağdırmaya, bir zamanlar. “El primer hombre del mundo!... Dünyanın bir numaralı adamı» diye tezahürat yaptığı matadoru yerin dibine batımaya hazırdır. Juanın gözleri, gene, seyirci banklarında beyaz şalı içindeki Sol’u arar; onun ateşli aşkını anarak kendine ruhsal doping yapmaya çalışır.
![]() |
Cogida |
Kendini dürbünle seyretmekte olduğunu görünce, gene deneyimini ve sezgisini konuşturarak üstün bir performans sergiler, arka ayakları üzerine çöken boğayı hipnotize olmuş hâle getirir. “Boğayı öldür!” işareti aldığında artık korkuyu ve teyakkuzu yüreğinden tümüyla atmıştır. Dikkatini seyircilere çeviren tehlikeli figürlere başlar ve ne olduğunu anlamadan kendini boğanın boynuzlarında havaya fırlatılırken bulur. Halk acıma duygusunu hatırlar: “Viva valiente Sevillano - Yaşa Sevillalı kahraman!”, “Pobre toro-zavallı boğa!, Pobre espada!-zavallı kılıç!”
Juan ölmeden önce eşi Carmenle kucaklaşarak, barışır.
Ibáñez’e göre, boğa güreşi ve işretten başka bir şey bilmeyen Juan beyinsiz’in biridir. Beyni olsaydı zaten “matador-katil” olmazdı.
![]() |
Rudolph Valentino Juan Gallardo rôlünde |
Kan ve Kum, ilki Max André’nin yardımcılığında Blasco Ibáñez’in kendi prodüksiyonu (1916’da) olmak üzere dört kez filme alınmıştır. İkincisi 1922’de Fred Niblo rejisörlüğünde, sessiz sinema döneminin İtalyan efsane aktörü Rudolph Valentino’nun (Juanillo), Lila Lee (Carmen) ve Nita Naldi (Doña Sol) ile rôllerini paylaştıkları filmdir. Valentino, Ibáñez’in bundan sonra tanıtacağımız “Mahşerin dört atlısı” eserinin 1921’de filme alınmasında baş kahraman Julioyu karakterize etmişti. Üçüncü 1941 versiyonu film, benim de çocukluğumda seyrettiğim ve Doña Sol’u canlandıran Rita Hayword’un fatal bakışlarla gitar çalışını hep hatırladığım Rouben Mamoulian çekimidir. Juanillo’yu gene efsane bir aktör Tyrone Power, Carmen’i o dönem Hollywood’unun makyajsız en güzellerinden kabûl edilen Linda Darnell canlandırmıştı.
Son versiyon İspanyol rejisör Javier Elorritta’nın 1989 çekimi ve Christopher Rydell (Juanillo), Sharon Stone (Doña Sol) ve Ana Torret’in (Carmen) rôl paylaşımı yaptıkları filmdir.
1922’de, Lorel-Hardi komedyen ikilisinden Stan Laurel konu’nun “Mud and Sand-Çamur ve Kum” adı ile parodisini yapmıştı.