*Bugün karşımıza geçse… Ve verdiği bütün hatalı kararları açıklamasını istesek kendisinden, hepsi için mantıklı bir bahane uydurabilir. Mesela şöyle diyebilir: “ Delgado bana kart göster hareketi yaptı ben de attım, konuştuğu şeyleri anlamadım. Yaptığı hareket kitap üzerinde kırmızı karttı” der geçer… Cüneyt Çakır böyle bir hakemdir işte… Geçen sene aynısını kupa maçında Fenerbahçe’ye de yapmıştı. Kendisini savunmak zorunda hissedenlere ne de güzel bir ortam yaratmıştı. Çakır gibiler, futbolun ruhuna aykırı ve onu hiç bilmeyen ama rol çalmaya çalışan adamlardır. Bunlara okulda, işte, otobüste her yerde rastlayabilirsiniz. Hani Uğur Mumcu’nun tabiriyle bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan adamcıklardır bunlar. Statlar artık dolmuyor ya eskisi kadar, aslında doludur o statlar. Bu tarz adamların görünmez egoları kaplamıştır o koltukları. Bu sporu gerçekten yüreğiyle seven insanları sokmazlar o statlara… Ve bizim gibilere de gerçek futbol izleyebilmek için EPL’den medet umma çabaları düşer…
*Sonra karşımıza Gökhan Ünal’ı alalım. Beraber, attığı iki golden sonraki gol sevinçlerini izleyelim televizyonda. Acaba kendi hakkında ne düşünüyor? Bu kadar basit, yapmacık ve en önemlisi modası geçmiş bir gol sevinci olabilir mi! Daha önceki yazımda da bahsetmiştim, bu ülkenin futbolcuları ne zaman orijinal bir şeyler yaratabilecek acaba..?
*De Sanctis yediği iki golde de topa erken yattı. Bir kaleci böyle ekstrem bir hatayı aynı maçta iki kere yapıyorsa dikkatleri buraya çekmek gerekir. Ama onun dışında son yıllarda Türkiye’ye gelmiş en iyi yabancı kaleci olduğu gerçeği tartışılmaz. Bana göre, Galatasaray’ın gayet kötü defans hattının sırıtmamasının tek sebebidir.
*Son derbide kesin olarak anlaşıldı ki üç büyükler arasında en iyi savunma hattı, o kimsenin beğenmediği Fenerbahçe’ye ait. Bu kadar negatif bir futbolla hala lig zirvesini zorlamalarının da sebebi bu… Ligi şampiyon bitirmeleri, eğer takımda bir şeyler değiştirilmezse, küçük bir ihtimal. Ama ikinci yarı Anadolu takımlarının lig düşme korkusuyla daha da sertleşeceğini düşünürsek bu kurguyla sonuna kadar ligi kovalayacaklardır.
*Marcio Nobre… Türk Futbolseverleri tarafından savaşçılığı ve fırsatçılığı ile övgü toplamış bir futbolcu. Ama onunla ilgili övgüler hep bir yerde tıkanıyor. Bu çıkmaz sokak onu Fenerbahçe’den de göndertti. Şöyle ki; şut atamaz, adam geçemez, hatta değil maç içerisinde boş sahada bile ayağına top versen 50 metre süremez. Beşiktaş’ın Forveti, Sami Yen deplasmanında çalışkanlığı ile değil, iş bitiriciliği ile övgü almalı. Tabiri caizse umutların tükendiği yerde onun kudreti başlamalı. Benim Nobre ile ilgili kariyer görüşüm 2 sene kadar sonra bir Anadolu takımında mücadele edeceğidir.
*İşkence tadında bir ilk yarı geçirdik, umarım takımlar ve hakemler kendilerini toplar da futbol seyrettiğimizin farkına varırız…