Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Yumuktepe’de, arkeolojik kazılar İngiliz John Garstang başkanlığında 1936-1937 yıllarında yapılmıştır. II. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle ara verilen kazılar 1946’da yeniden başlanıp 1947’de sonuçlanmıştır. 1992 yılında İstanbul Üniversitesi ve Roma Üniversitesi işbirliği ile hazırlanan "Yumuktepe Arkeolojik Kazısı" 1993 yılında uygulanmaya başlanmıştır.
Yumuktepe’de Prehistorik Çağlara ait yerleşim ile karşılaşılmıştır. J.Garstang’ın 1937-1940 yılları arasında yapmış olduğu arkeolojik kazılarda, Erken Yeni Taş Çağı’na kadar inen, kesintisiz yerleşimlere ait tabakaları ortaya çıkarmıştır. Ardından 1947-1948 yıllarında kazı çalışmalarına tekrar devam edilmiş, 1993 yılından itibaren İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Prof.Dr.Veli Sevin başkanlığında Roma Üniversitesi’nden Isabella Caneva ve çeşitli dallardan oluşan bilim heyeti, kazı çalışmalarını sürdürmüşlerdir.
Yumuktepe Höyüğü katmanları arasında, Erken Yeni Taş Çağı kültürlerine ait konutlar, el yapımı siyah ve gri renkli, tırnak izi süslemeli çanak çömlekler ve çeşitli el aletleri bulunmuştur. Bu ilk yerleşim katmanlarının üstündeki yapıların inşaatında taşın kullanılması, yeni bir gelişmenin işareti idi. Burada bulunan bazı çömlekler, killi yaş halde iken çizilerek, içlerinin beyaz bir madde ile doldurulmasıyla incrustation denilen yöntemle süslenmiş, ayrıca monocrom denilen tek renkle boyanmış çanak çömlekler, volkan camı ve çakmak taşından yapılmış aletler ve silahlar da ele geçirilmiştir. Burada ele geçen çok sayıda ve çeşitte bulunan alet ve silahların hammaddesi olan volkan camı (Obsidien), Torosların kuzey gerisinde üçüncü zamanda oluşan Erciyes, Hasan ve Melendiz volkanik dağlarının çevresinde bulunmaktaydı. Böylesine erken dönemlerde kıyı yerleşimlerinin ihtiyaçları nedeniyle, dağ aşırı bölgelerarası alışveriş ilişkilerine girmeleri, Anadolu kültürünü zenginleştiren çok önemli bir gelişme olduğunu göstermiştir.
Yumuktepe’de ilk yerleşme Neolitik dönemde başlamış ve kesintisiz olarak kalkolitik, Tunç, Hitit, Bizans-Roma ve İslami devirlerde de devam etmiştir. 33-25 katmanlar Neolitik döneme aittir. Bu dönemde taş temelli evler, yün eğirmeye yarayan kirmenler, bakır oltalar, obsidyen ve akmak taşından yapılmış araçlar, taş mühür, ok uçları, dokumacılıkta kullanılan ağırsak, çanak, çömlekler bulunmuştur. 29-13 katmanlar ise Kalkolitik dönemi kapsar. Yapı tipleri taş temelli evler ile yuvarlak temelli silolardır. Son Kalkolitik dönemde savunma duvarlarıyla çevrili köy tipi yerleşime geçilmiştir. Askerlerin oturduğu sura bitişik evlerde fırın, yerel kaplar, temellerin altında seramik ve özel eşyalı mezarlar vardır. Orta Tunç çağı ise 12-9. katmanları kapsar ve İÖ 2000-1500’e tarihlenir. Bıçak, mızrak, mühür, kadın heykelciği, ayaklı kadeh ve gaga ağızlı testicikler bulunmuştur. Hitit dönemi ise 7-5. Katmanlar arasında ve İÖ 1500-1200’e tarihlenir. Sur duvarları testere biçimindedir. Evler Sokaklar vardır. En üst katlar Grik, Bizans ve İslami dönemi kapsar. Grek katmanında Kıbrıs tipi seramik Bizans ve İslami katmanda ise sırlı seramik bulunmuştur.
Höyüğün 2.5 m. derinliğinde bulunan bir kale harabesi Boğazköy’de bulunan kale harabesinin küçük bir örneği olup, Poligonal tarzda inşa edilmiştir. Yumuktepe Höyüğünde ele geçen buluntular Mersin Müzesinde sergilenmektedir.
Yumuktepe ve Gözlükule’de MÖ 4000-3000 arasında tarihlenen Bakır Taş Çağı’na ait arkeolojik buluntularda, bakır madeninin çok yoğun biçimde kullanıldığı ortaya çıkmıştır.
Yörede yapılan kazılarda Anadolu’da, hatta yalnız Anadolu’da değil tüm dünyada, ilk defa bakır izabesinin ve maden dökümcülüğünün Yumuktepe’de gerçekleştiği görülmüştür. Ayrıca tabanı yuvarlak taşlarla döşenmiş büyük tahıl depolarının varlığı, tarım ekonomisinde, tüketimden artırmaya geçildiğini göstermiştir.
Yumuktepe’de yapılan arkeolojik kazılarda, IX. katmanda Hitit Kralı I. Mursilis’in Kizzuwatna seferinden kalma Hitit silahları bulunmuştur. Bunlar Tarsus, Çukurova ve Toroslar’ın bir bölümünü içine alan dağlık bölgedeki yerel Kizzuvvatna Krallığı’nın, MÖ.XVII. Yüzyılda Hitit işgaline uğradığını göstermektedir.
Ek Bilgi:
Mersin'de, Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden Yumuktepe Höyüğü'ndeki kazı çalışmaları sürüyor. Kazılar, İtalya'nın Lecce Üniversitesinden Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Isabella Caneva başkanlığında, aralarında öğrenci ve işçilerin de bulunduğu yaklaşık 30 kişilik ekiple yürütülüyor.
Prof. Dr. Caneva, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yıl 15'incisi gerçekleştirilen ve 30 Temmuzda başlayan kazılarda değişik evrelerde çalıştıklarını söyledi.
Çalışmalarının klasik kazılardan oldukça farklı olduğunu ve milattan önce 7 binli yıllara kadar uzandığını ifade eden Caneva, "burada heykel, sütun gibi şeyler aramıyoruz. Bulduğumuz çeşitli dönemlere ilişkin kalıntıları yaptığımız restorasyon çalışmalarının ardından birleştirerek, deyim yerindeyse Anadolu'nun tarihini çıkarıyoruz" dedi.
Yumuktepe'de bu yıl iki ayrı alanda kazı yürütüldüğüne işaret eden Caneva, şöyle devam etti: "Şu anda aşağıdaki alanlarda erken neolitik döneme ait 6500-7000'li yılların tabakalarında çalışıyoruz. Alanda neolitik erken dönemine ait saz ve çamurdan oluşan yapıya ulaştık. Bir hafta içinde bunun nasıl bir yapı katı olduğunu ortaya çıkaracağız. Ayrıca geçen yıl bu alanda bulduğumuz silolar vardı, burada da daha aşağıya inmeyi amaçlıyoruz.
Üstteki alanda ise kalkolitik dönemde milattan önce 4500-5000 arasında çalışıyoruz. Sağlam bir sur ile düşmüş kerpiç duvar tespit ettik. Burada da her iki yapıyı tamamen ortaya çıkarmak için çalışmaları sürdürüyoruz."
Yumuktepe'nin çok uzun kesintisiz bir yerleşim yeri olması nedeniyle diğer kazı alanlarından farklı olduğunu vurgulayan Caneva, "milattan önce yaklaşık 7000'li yıllarda başlayan ve milattan sonra 1100 yılına kadar, yani Orta Çağ'a kadar devam eden kesintisiz bir yerleşme, Yumuktepe'yi ender yerleşmelerden biri haline getiriyor. Çünkü, yüzlerce yıllık siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel ve teknolojik gelişmeler bu tepede saklı" diye konuştu.
Bizans dönemine ait açmalarda yürütülen çalışmalar
Mimar Sinan Güzel Sanat Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Gülgün Köroğlu tarafından Suna ve İnan Kıraç Vakfı Akdeniz Araştırmaları Enstitüsünün (AKMED) desteği ile yürütülen höyüğün üst kısmındaki Bizans dönemine ait açmalardaki kazılarda ise önemli buluntulara ulaşıldı.
Doç. Dr. Köroğlu, bu yıl 17 Temmuzda başladıkları çalışmada, höyüğün batı kısmındaki konut olarak kullanılmış mekanları kazdıklarını, daha önceki açmalarda ise restorasyon çalışması yaptıklarını söyledi.
Bu alanda genel olarak 11. yüzyıl mimarisinin egemen olduğunu, 12'nci yüzyılda buranın büyük bir çiftlik haline dönüştüğünü belirlediklerini ifade eden Köroğlu, "Bu yılki kazılarda üzerinde Eros ve Aris tanrılarının kabartmaları olan lahit parçası ile bazı sütun parçaları elde ettik. Söz konusu parçaların, buradaki daha eski Roma yapı katından geldiğini ya da o dönemde kent merkezinden buraya getirilmiş olduğunu tahmin ediyoruz. Yıllar önce burada bu lahdin diğer parçasına daha
rastlamıştık" dedi.
Ortaya çıkarılan parçaların kazılar tamamlandıktan sonra envanterlenip Mersin Müzesi'ne verileceğini anlatan Köroğlu, şöyle konuştu:
"Bu yıl küçük eserler anlamında iyi buluntulara ulaşmaya başladık. Akdeniz'in değişik yerlerinde üretilmiş Bizans dönemi seramikleri ile karşılaşıyoruz. Üzerinde tavşan betimi bulunan oyma tekniğinde Ege'de üretilmiş olduğunu bildiğimiz çanak parçası elde ettik. Bizans dönemine ait sırlı seramik çanak ve kaplar, kandil parçaları ve sikkeler bulduk. Ayrıca, Suriye ve Irak'ta üretilmiş değişik İslami döneme ait seramik parçaları da ele geçti."
Yumuktepe Höyüğü'ndeki kazıların Bizans dönemine ait açmalarda 26 Ağustos'a, neolitik ve kalkolitik döneme ait alanlarda ise 15 Eylüle kadar süreceği bildirildi.
(Ek Bilgi Kaynak: Kenthaber Mersin sayfası “Yumuktepe’de tarih gün yüzüne çıkıyor” başlıklı 13.8.2008 tarihli haber. )