Doğu Anadolu Bölgesi’nde il merkezi olan Muş, doğuda Ağrı’ya bağlı Patnos ve Tutak, Bitlis’in Ahlat ve Adilcevaz, kuzeyden Erzurum’un Karayazı, Hınıs, Tekman, Karaçoban, batıdan Bingöl’ün Karlıova ve Solhan, güneyden ise Diyarbakır’ın Kulp, Siirt’in Sason ve Bitlis’in Güroymak ve Mutki ilçeleri ile çevrilidir. Doğu Anadolu Bölgesi’nin oldukça yüksek kesiminde yer alan Muş, Güneydoğu Toroslara bağlı dağlarla çevrilidir. Buradaki dağ kütleleri volkanik kökenli olup, kuzeyde Bingöl Dağları ile Akdoğan Dağı (2.879 m.), doğuda Top Dağı (2.256 m.) ve Süphan Dağı’nın batı uzantıları, güneyde Bilican Dağı’nın Karaburun Tepesi (2.754 m.), güneybatıda Karaçavuş Dağları (Haçreş Dağları), batıda da Şerafettin Dağı’nın doğu uzantıları bulunmaktadır. İlin orta kesimindeki platolar kuzeybatı-güneybatı doğrultusunda sırtlar halinde uzanırlar. Bunlar güneybatıda Karaçavuş Dağları ile birleşirler. Otluk Dağları ile Karaçavuş dağlarına Muş Güneyi Dağları ismi de verilmiştir.
Doğu Anadolu Bölgesi’nin çöküntü alanının ucunda yer alan Muş Ovası ile Malazgirt Ovası ilin belli başlı ovalarıdır. Türkiye’nin en etkin faylarından olan Muş Ovası, Şerafettin Dağı, Bitlis Dağı’nın uzantıları, Nemrut Dağı ve Dut Dağları ile çevrelenmiştir. Yüksekliği 1.250 ile 1400 arasında değişen bu ova, 25 km. uzunluğundadır.
İl topraklarını kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda akan Murat Nehri ile onun kolları ile Karasu Irmağı sulamaktadır.Güneybatıdaki küçük bir bölüm de Batman Çayı’nın başlangıç kolları ile sulanır. İlin başlıca gölleri ise Haçlı (Kazan), Büyük Hamurpet (Akdoğan), Küçük Hamurpet ve Kaz (Gaz) gölleridir. İlin yüzölçümü 8.196 km2 olup, 1990 Yılı Sayım sonuçlarına göre toplam nüfusu 736.543’tür.
Muş ilinin bitki örtüsü tiplerini step (bozkır) bitkileri, çayır otları ve meşe ormanları oluşturur.
İlde Karasal iklim hüküm sürmekte olup, yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk, sert ve yağışlı geçer. İlin ekonomisi tarım, hayvancılık ve sanayie dayalıdır. Muş kalkınmada öncelikli iller arasına alınmıştır. Büyük çoğunluğu kırsal kesimde yaşayan il halkının temel geçim kaynağı tarımdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler; buğday, şeker pancarı, nohut, arpa, kavun, karpuz, lahana, domates, ayçiçeği ve patatestir. Tütün ekimi eski önemini kaybetmiştir. Hayvancılık daha çok canlı hayvan ticaretine dayanmaktadır. Sığır koyun ve kıl keçisi besiciliği yapılmaktadır. İldeki Süt Endüstri Kurumu Muş Sek Mama Mamulleri İşletmesi köylerden toplanan sütleri değerlendirmektedir. Hayvancılığa bağlı yün ve kıl da il ekonomisinde değerlendirilmektedir. Türkiye Şeker Fabrikaları Muş Şeker Fabrikası, Muş Meyankökü Sanayi ve Ticaret Şirketi ilin başlıca sanayi kuruluşlarıdır. Ayrıca kırsal kesimdeki el tezgahlarında dokuma, kilim ve halı üretilmektedir.
İl topraklarında çimento hammaddesi ve barit yatakları bulunmaktadır.
Muş, Asur kaynaklarına göre MÖ.XIII.yüzyılda, bir nevi konfederasyon olan idari bir sistemle yönetilen Nairi isimli bir ülkenin sınırları içerisinde idi. Daha sonra Taron ismini alan bu yöre, Urartular zamanında önemli bir konuma gelmiştir. Urartu hükümdarı Muşet’in kurduğu bu kente Urartular krallarının ismini vermişler ve bu isim, zamanla değişime uğrayarak Muş haline dönüşmüştür. Ayrıca Muş sözcüğünün Süryani dilinde “suyu bol” anlamına gelen Muşa veya şehri kuran Muşet sözcüklerinden geldiği söylenmektedir. Araplar ise şehre Tarun adını vermişlerdir.
Muş yöresine hakim olan Urartu Devleti MÖ.585’te İskit akınları sonunda yıkılmıştır. MÖ.612’de Medler, Asur Devletini yıktıktan sonra Güney Anadolu topraklarında Mardin yöresine kadar ilerlemişler ve bu arada Muş’u da ele geçirmişlerdir. Medlerin ardından Persler, Makedonyalılar, Seleukoslar buraya egemen olmuşlardır. Arap akınlarından sonra Roma, Part, Artaşes Hanedanı ve Bizans arasında Muş yöresi el değiştirmiştir.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra yöre, Selçukluların egemenliğine girmişse de Sökmenliler ile Eyyubiler arasında el değiştirmiş, XIII.yüzyılda da Anadolu Selçukluları tarafından imar edilmiştir. Bu yüzyılda Moğol istilasına uğramış (1260), onu Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Safavi dönemleri izlemiştir. Muş yöresi Şerefhanlar’ın yönetiminde iken, Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Osmanlı döneminde Van Beylerbeyliğine bağlı olan Muş, 1879’da Bitlis Eyaletine bağlı bir sancak merkezi konumunda idi. I.Dünya Savaşı sırasında yörede çeşitli çatışmalar olmuş, 18 Şubat 1916 - 1 Mayıs 1917 tarihleri arasında Rus işgalinde kalan şehir, Ruslar ve Ermeniler tarafından yakılıp yıkılmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında yörede Hallo Ayaklanması (1920) baş göstermiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924’te il konumuna getirilmiş, ancak Şeyh Sait Ayaklanmasından sonra 1926’da ilçe olarak Bitlis’e bağlanmıştır. 1929’da yeniden il yapılmıştır.
Muş’ta günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Muş kalesi, Varto Kayalıdere Kalesi, Malazgirt'te Yıkık Kale, Surp Karabet Manastırı (Çengel Kilise), Murat Irmağı Köprüsü, Muş Ulu Camisi (XIV.yüzyıl), Hacı Şeref Camisi (XVII.yüzyıl), Alaaddin bey Camisi (XVIII.yüzyıl), Aslanlı Han bulunmaktadır. Ayrıca Muş'ta Türk sivil mimari örneklerinden evler vardır. Kızılziyaret Tepesi, Mongok Bağları, karni Deresi ilin başlıca mesire yerleridir.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.mus.gov.tr ve www.mus.gen.tr adreslerinden alınmıştır.