Nevşehir’in köylerinde ev inşaatlarında kullanılan kayaların akciğer zarı kanseri “mezotelyoma”ya yol açması nedeniyle köyler taşınacak. Ancak yeni inşa edilen köylerdeki evlerin fiyatları köylüleri çıkmazda bırakıyor...
Milliyet'ten Burcu Ünal'ın haberine göre Nevşehir, volkanik küllerden oluşan kayaların içerisindeki minarellerin yarattığı bir akciğer kanseritürü olan mezotelyomayla mücadele ediyor. Ölümlere neden olan hastalığın kaynağının belirlenmesinin ardından özellikle ev yapımında da kullanılan bu kayanın yoğun olarak tespit edildiği 3 köyden, nüfusu en kalabalık ve ölüm oranı en yüksek olan Tuzköy, boşaltılmaya başlandı.
Ölüm yayan kayalarla yapılmış evlerde kalan halk, taşınma için kendilerinden istendiğini söyledikleri 60-90 bin lira arası parayı nasıl bulacaklarını kara kara düşünüyor . 2 bin nüfuslu Tuzköy’ün bağlı olduğu Gülşehir’in Kaymakamı Murat Ertekin, “3 yıl sonunda Tuzköy’de yaşayan kalmayacak. Evleri yıkıp üzerini toprakla örtüp ağaçlandıracağız” derken köy halkı, “Burası kanser demek. Burada durmak istemiyoruz ama o parayı da veremeyiz. Hem hastalık vuruyor, hem de borca sokuyorlar” diyor.
Her şey aslında yaklaşık 40 sene önce başladı. Hacettepe Üniversitesi’ne, Nevşehir’in köylerinden, özellikle de Tuzköy’den, çok sayıda mezotelyoma (asbestin yol açtığı akciğer zarı kanseri) vakası gelmeye başladı. Bunun üzerine bir grup yerli ve yabancı bilim insanı, bu köylerde bir araştırma yaptı. Bilim insanları, köylerin zemininde bulunan, ev yapımında da kullanılan, volkanik küllerden oluşan kaya “tüf”lerin içerisindeki minerallerin bu kansere neden olduğu, bölgede özellikle 3 köyde bu kanser türünün yaygın olarak görülmesinin nedeninin bu olduğunu saptadı. Bu üç köy Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır köyleriydi...
40 yıllık mücadele
Nüfusu en fazla ve ölüm oranı en yüksek olan Tuzköy’ün taşınması için 1980 yılında Bakanlar Kurulu kararı alındı. Ancak taşınamadı. 1983’te bu defa köyün yerinde ıslah edilmesi kararı çıktı ama bu da olmadı. Tuzköylüler “mezotelyoma”dan ölmeye devam etti, köye yeni mezarlıklar kazıldı. Sonra 2004’te yeniden köyün taşınması kararı çıkartıldı ve geçen yıllarda Tuzköy’ün yaklaşık 200-300 metre ilerisine yepyeni bir köy inşa edildi. Yaklaşık 2 bin nüfuslu Tuzköy’ün bağlı olduğu Gülşehir Kaymakamı Murat Ertekin, “Bu bölgeyi kapatacağız. Evleri yıkıp üzerini 1-2 metre toprakla örtüp üzerini ağaçlandıracağız. 3 yıl sonra artık Tuzköy’de yaşayan kalmayacak” diyor.
Ertekin’in verdiği verilere göre 60 milyon TL’lik bir proje ile ilk etapta buraya okul, sağlık ocağı, cami, 15 iş yeri ve 245 konut inşa edildi. Tuzköy’ün kanser nedeniyle afet bölgesi kapsamına alınması ile hazırlanan bu projede Tuzköylüler’den yeni evleri için de 28 bin ila 32 bin TL arasında bir ücret ödemeleri istendi. Tuzköylüler yıllardır yaşadıkları evleri terk etme ve bu parayıödeme konusunda zor ikna olsalar da 1. derece risk bölgesinde bulunanlar taşınmaya razı oldu ve 6 sene önce ‘yeni köylerine’ yerleşti. Kaymakamlık şimdi 2. ve 3. etap için çalışmalarına devam ederken Tuzköylüler ise geleceklerinden tedirgin. Zira geçen 6 senede enflasyon artışıyla da orantılı olarak köylülerden istenen miktar artmış.
‘O parayı da veremem’
Birçoğu hayvancılık ve çiftçilikle geçinen Tuzköylüler, ikinci etapta inşa edilecek evler için kendilerinden 60 ila 90 bin TL arasında bir rakam istendiğini söyleyerek, bu paraları ödemelerinin mümkün olmadığından yakınıyorlar. Köylüler kendilerine bu aralıkta borçlanma kağıdı imzalatıldığını iddia ederken Kaymakam Ertekin, henüz fiyatın belli olmadığını söylüyor.Tarım Kredi Kooperatifi’nde asgari ücretle çalışan ve geçimini sağlayabilmek için çiftçilik de yapan 3 çocuk babası Sacit Türkmen, “90 bin TL ödeyeceğimizi söylüyorlar. Benim o kadar param olsa burada yaşar mıydım?” diye soruyor.
Annesi, babası ve dedesini “mezotelyoma”ya kurban veren Türkmen, kendisi de yıllarca “durumuolmadığı” için ağabeyi ile dedesi ve babasından kalan evde yaşamış. Daha sonra çocuklarının olması ile yine aynı köyde fakat başka bir eve taşınmış ama aslında burada yaşamak istemiyor, “Burası kanser demek. Burada durmak istemiyorum. Fakat o parayı da veremem. Hem hastalık vuruyor, hem de borca sokuyorlar” diyor.
‘Gidecek yerim yok’
Tuzköy’de hastalıkla ve yoklukla mücadele eden tek kişi Türkmen değil. 25 yaşındaki Emel Açıkgöz, annesinin henüz 38 yaşındayken “mezotelyoma” yüzünden hayatını kaybettiği evde 3 çocuğu ve eşiyle birlikte yaşıyor. Emel Açıkgöz, daha önce kendi ailesi, babası ve kardeşiyle birlikte bu evde yaşıyormuş. Ancak aynı hanede iki aile oldukları için ve hane başına tek bir tapuhakkı olduğu için babası ve kardeşi yeni yapılan eve taşınmış. Hayvancılıkla geçinen, eşi ve kendisinin başka geliri olmadığı için kirayla başka bir eve çıkamayacak durumda olan Açıkgöz, “Bu evde yaşamak zorundayım. Bu taşlar kanser yapıyor ama mecbur yaşıyoruz, ne yapalım. O evlerden bize de verseler bile biz karnımızı zor doyuruyoruz, o paraları nasıl öderiz” diye çaresiz, soruyor. Emel Açıkgöz’ün annesi 38 yaşında yaşamını yitirdi.
473 köy aynı tehdit altında
Tuzköy, Karain ve bugün köyün Kızılırmak’ın karşı yakasına taşınması ile kanser oranlarında ciddidüşüş görülen Sarıhıdır köyü, Nevşehir’deki kaya tehdidinin görünen yüzleri... Bir de madalyonun görünmeyen yüzü var: Kanser tehdidi sadece bu köylerle sınırlı değil! Sağlık Bakanlığı geçtiğimizAğustos ayında yaptığı bir açıklama ile “mezotelyoma”ya neden olduğu belirlenen kimyasalların 30 il ve 473 köyde tespit edildiğini belirterek, ilk etapta halkı bilinçlendirmek için bir broşürhazırladı. 2013’te bu tehdidin sadece bu üç köyde değil başka köylerde de halen devam ettiğinin farkına varan sadece Sağlık Bakanlığı değil elbet...
Geçen Şubat ayında Nevşehir Belediyesi de tıbbi jeoloji dalının Türkiye’deki öncülerinden Dr. Eşref Atabey’in hazırladığı ildeki tehditle ilgili bir kitap hazırladı. Atabey, “Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı” adlı kitapta Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır köyünün yanısıra Ulaşlı, Çökek ve Karacaören köylerinde de benzer vakalara rastlandığını kaleme aldı.
Tehdidin bu köylerin taşınması ile sona ermediğinin bir diğer kanıtı ise Ortahisar’da yeni yapılan evlerde de zehir saçan bu kayalara rastlanması oldu. Bölgede Karacaören’den alınan kayalarla inşa edilen evlerde de bu kayaya rastlanması bölge halkını korkuturken, Hacettepe Üniversitesi de konu hakkında çalışmalar başlattı. Geçen ay Hacettepe Üniversitesi bünyesinde “Medikal Jeoloji ve Mezotolyama Merkezi” kuruldu. 7 sene boyunca kaya ile temas edilmesi durumunda 30-40 sene sonra hastalığın ortaya çıktığını belirten merkezin başındaki Prof. Dr. Salih Emri, bölgedeki çalışmaları Kanserle Savaş Derneği ile birlikte sürdürdüklerini anlattı.
‘Bedavaya verseler de gitmem’
Tuzköy ile benzer kaderi yaşayan Karain köyünde ise durum biraz daha farklı. Nüfusu yaklaşık 50 kişiye düşen Karain’in kalan sakinlerinin büyük çoğunluğu gitmek istemiyor.
73 yaşındaki Bekir Keskin’in 2 kuzeni ve eniştesi de mezotelyoma nedeniyle hayatını kaybetmiş fakat o “Ölüm gitsem de var kalsam da var, top tüfek de olsa ben buradan başka yerde yaşamak istemiyorum” diyor. Kanser haberleri üzerine insanların korktuğunu, korkanların köyü terk etmesiyle nüfusun hızla düştüğünü söyleyen Keskin, Tuzköylülerin aksine, “Bana o yeni evleri bedavaya da verseler, gitmem” diye ekliyor.
‘Biz burada ölümü yaşıyoruz’
Yeni tehdit alanlarının ortaya çıkmasının yanısıra bu süreçte unutulan köyler de yeniden gündeme geldi. Kanserden şikayetçi olan Çökek köyü sakinleri, Tuzköy ve Karain gibi kendileri için de bir şey yapılmasını istiyor. Kendisi de kolon kanseri olan köy sakinlerinden 68 yaşındaki Mustafa Türkkan, “Biz burada ölümü yaşıyoruz” diyor. Babasını, kuzenini, teyzesinin torununu mezotelyomadan kaybeden Türkkan’ın kardeşi 15 yıldır mide kanseri. Kendisi de son 2 yıldır kolon kanseri ile mücadele ediyor. Halen senenin 6 ayını babasından kalma evde geçiren Türkkan, “O ev iki katlı idi. Zeminin üzerindeki kısmını yıktım, tuğla ile yeniden inşa ettim. Fakat zemin altındaki kısmı bıraktım, orayı kiler olarak kullanıyoruz” diyor. “Neden orayı halatutuyorsunuz?” dediğimizde ise cevabı: “Ben tüm ailemde kanser olunca ortada hiçbir belirti yokken gidip tetkik yaptırdım, bu sayede hastalık çok erken teşhis edildi. Ama burada insanların hepsi bu kadar bilinçli değil. ‘Ciğerlerinde sorun vardı, zor nefes alıyordu, öldü’ diyorlar. Buradasokaklar bile kanser saçıyor. Bu köy de taşınmalı...”