Avanos:
Nevşehir'in 18 km kuzeyinde olan Avanos'un antik dönemdeki adı Venessa'dır. Çok sayıda çanak çömlek atölyesi bulunan ilçede seramik yapım geleneği Hititlerden beri süregelmektedir. Kızılırmak'ın getirdiği kırmızı toprak ve milden elde edilen seramik çamuru, Avanoslu seramik sanatçılarının elinde şekil almaktadır. Avanos'ta da Hititler'den beri çarkla çanak-çömlek yapıldığı bilinmektedir.Bu el sanatı kavimden kavime,babadan oğula geçerek günümüze kadar gelmiştir.
Avanos'un dağlarından ve Kızılırmak'ın eski yataklarından yumuşak ve yağlı kil topraklar elenir ve iyice yoğurularak çamur haline getirilir.Çark adı verilen ve ayakla döndürülen tezgah üzerindeki çamurun maharetle şekillendirilmesiyle istenilen çanak yapılmış olur.İşlik denilen atölyelerde üretilen çanaklar önce güneşte,daha sonra da gölgede kurutulduktan sonra,saman ve talaşla yakılan fırınlarda 800 dereceden başlayıp 1200 derece sıcaklık arasında özenle pişirilir. Yörede yemek kapları,su testileri,kışlık yiyecek saklamak için çömlekler ve küpler,su kükleri tanınan çanak ürünleridir. Avanos,günümüzde "Kapadokya'nın el sanatları ve alış-veriş merkezi"olarak tanınmaktadır.
Ürgüp:
Nevşehir'in 20 km doğusunda olan Ürgüp Kapadokya Bölgesinin en önemli merkezlerindendir. Göreme'de olduğu gibi tarihsel süreç içerisinde çok sayıda isme sahip olmuştur. Bizans Döneminde Osiana (Assiana), Hagios Prokopios; Selçuklular Dönemi'nde Başhisar; Osmanlılar zamanında Burgut kalesi; Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de Ürgüp adıyla anılmıştır.
Bektaş Efendi Türbesi
M.1603 yılında ölmüş olan Bektaş Efendi ile ilgili pek bir bilgi iyoktur. Kubbesi ve duvarları kalem işi bezemelerle süslü olan türbe, Selçuklu Kümbet Mimarisi tarzında inşa edilmiştir.Bektaşlar
İlçenin 5 km. kadar kuzeyinde; Çivril Köyü yakınlarında bulunmaktadır. Jeolojik bakımdan önem taşıyan, beş adet dev boyutlu taş vardır. Taşların efsanesi, Velayetname’de ayrıntılı olarak anlatılır.
Alaaddin Camii
Avanos’ta 13.yüzyıl Selçuklu dönemi’ne tarihlenen Saruhan Kervansarayı ve Alaaddin Camii bulunmaktadır.
Ürgüp - Taşkınpaşa Camii
Nevşehir, Ürgüp ilçesinin, Damsa köyü merkezinde yer alan Taşkınpaşa Camii, Karamanlılar Dönemi’ne aittir. Bugün beyaz badana ile boyanması nedeniyle çirkinleştirilmiş portali geometrik bezeli bordürlerle süslüdür. Kesme taştan inşa edilmiş Cami, kıble yönünde 3 nefli, onbir tonozla örtülüdür. Kemerler mermer başlıklı payaler üzerine oturur. Camii’nin üzeri ise düz toprak damdır.
Halen Ankara Etnografya Müzesi’nde sergilenen cevizden kakma tekniğinde yapılmış mihrabı bugüne kadar kalan tek ahşap örnek olması nedeniyle önemlidir. Mihrabın etrafındaki iki sıra bordür arabeks süsleme ve ayetlerle süslenmiştir.
NEVŞEHİR KALESİ
Selçuklular dönemine tarihlenen Nevşehir Kalesi Nevşehir’in kurucusu Damat İbrahimpaşa tarafından onarılmış ve l979 yılında da yeniden restore edilerek tahrip olmaktan kurtarılmıştır.
UÇHİSAR KALESİ
Yerden yüksekliği 179 metreye kadar ulaşan Uçhisar Kalesi, Kapadokya bölgesinin en önemli seyir noktalarından birisidir. Bizanslılar tarafından Şato olarak kullanıldığı ifade edilen tarihi kale ilk çağın doğal gökdelenleri olarak da belirtilmektedir. Uç hisar kalesinin zirvesi aynı zamanda bölgenin panaromik seyir noktasıdır. kale içerisinde bulunan çok sayıdaki odalar birbirlerine merdivenler, tüneller ve koridorlarla bağlanmıştır.
Kapadokya’nın Konumu
Roma İmparatoru Augustus zamanında Antik Dönem yazarlarından Strabon 17 kitaplık ‘Geographika’ adlı kitabında (Anadolu XII, XIII, XIV) Kapadokya Bölgesi’nin sınırlarını güneyde Toros Dağları, batıda Aksaray, doğuda Malatya ve kuzeyde Doğu Karadeniz kıyılarına kadar uzanan geniş bir bölge olarak belirtir. Bugünkü Kapadokya Bölgesi Nevşehir, Aksaray, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerinin kapladığı alandır. Daha dar bir alan olan kayalık Kapadokya Bölgesi ise Uçhisar, Göreme, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden ibarettir.
VOLKANLARIN PATLAMASI VE JEOLOJİK OLUŞUM
Kapadokya Bölgesi’ndeki Erciyes, Hasandağı ve Göllüdağ jeolojik devirlerde aktif birer volkandı. Bu volkanla birlikte diğer çok sayıdaki volkanların püskürmeleri Üst Miyosen’de (10 milyon yıl önce) başlayıp, Holosen’e (Günümüz) kadar sürmüştür. Neojen gölleri altındaki yanardağlardan çıkan lavlar, platoda, göller ve akarsular üzerinde 100-150 m. kalınlığında farklı sertlikte tüf tabakasını oluşturmuştur. Bu tabakanın bünyesinde tüften başka tüffit, ignimbirit tüf, lahar, volkan külü, kil, kumtaşı, marn aglomera ve bazalt gibi jeolojik kayaçlar bulunmaktadır.
Ana volkanlardan püsküren maddelerle şekillenen plato, şiddeti daha az küçük volkanların püskürmeleriyle sürekli değişime uğramıştır. Üst Pliosen’en başlayarak başta Kızılırmak olmak üzere akarsu ve göllerin bu tüf tabakasını aşındırmaları nedeniyle bölge bugünkü halini almıştır.
Peribacalarının Oluşumu :
Vadi yamaçlarından inen sel sularının ve rüzgarın, tüflerden oluşan yapıyı aşındırmasıyla ‘Peribacası’ adı verilen ilginç oluşumlar ortaya çıkmıştır. Sel sularının dik yamaçlarda kendine yol bulması, sert kayaların çatlamasına ve kopmasına neden olmuştur. Alt kısımlarda bulunan ve daha kolay aşınan malzemenin derin bir şekilde oyulması ile yamaç gerilemiş, böylece üst kısımlarda yer alan şapka ile aşınmadan korunan konik biçimli gövdeler ortaya çıkmıştır. Daha çok Ürgüp civarında bulunan şapkalı peribacaları konik gövdeli olup, tepe kısımlarında bir kaya bloku bulunmaktadır. Gövde tüf, tüffit ve volkan külünden oluşmuş kayaçtan; şapka kısmı ise lahar ve ignimbirit gibi sert kayaçlardan oluşmaktadır. Yani şapkayı oluşturan kaya türü, gövdeyi oluşturan kaya topluluğuna oranla daha dayanıklıdır. Bu peribacasının oluşumu için ilk koşuldur. Şapkadaki kayanın direncine bağlı olarak, peribacaları uzun veya kısa ömürlü olmaktadır.
Kapadokya Bölgesi’nde erozyunun oluşturduğu peribacası tipleri; şapkalı, konili, mantar biçimli, sütunlu ve sivri kayalardır.
Peribacaları en yoğun şekilde Ürgüp-Uçhisar-Avanos üçgeni arasında kalan vadilerde, Ürgüp-Şahinefendi arasındaki bölgede Nevşehir Çat kasabası civarında, Kayseri Soğanlı vadisinde ve Aksaray Selime köyü civarında bulunmaktadır.
Peribacalarının dışında vadi yamaçlarında yağmur sularının oluşturduğu ilginç kıvrımlar bölgeye ayrı bir özellik katmaktadır. Bazı yamaçlarda görülen renk armonisi, lav tabakalarının ısı farkından dolayıdır. Bu oluşumlar Uçhisar, Çavuşin-Güllüdere, göreme-Meskendir, Ortahisar Kızılçukur ve Pancarlı vadilerinde gözlenir.
Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi
Şehir merkezinde ve Hacıbektaş-ı Veli Müzesi’nin 100 m. kadar batısındadır. Sulucakarahöyük’te, 1967-1976 yılları arasında yapılmış olan bilimsel kazılarda ortaya çıkan arkeolojik buluntular sergilenmektedir. Tek höyükten çıkan eserlerin sergilenmesi bakımından önemli bir müzedir. Pazartesi günü dışında hergün açıktır.
Nevşehir Müzesi
1967 yılında Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nin bir kompleksi olan medrese binasında ve imarethanesinde ziyarete açılmış, 1987 yılında Kültür Merkezi’ndeki yeni binasına taşınmıştır.
Eserler arkeolojik ve etnografik iki seksiyonda teşhir edilmektedir. Arkeolojik seksiyon Neolitik, Kalkolitik, Tunç Çağları, Frig, Urartu, Hellenistik, Roma ve Bizans’tan ibarettir. Ayrıca, İran, Mezopotamya, ve Kıbrıs kökenli eserler de sergilenmektedir. Etnoğrafik seksiyonda ise Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemine ait aydınlatma araçları, yazma eserler, silahlar, yöresel giysiler, el işleri, halı ve kilimler, erkek ve kadın takıları ile mutfak eşyaları bulunmaktadır. Ayrıca Nevşehir Müze Müdürlüğü’ne bağlı ören yerleri Göreme’de Açık Hava Müzesi, Avanos’ta Zelve Ören Yeri ve Çavuşin Kilisesi, Özkonak’ta Yeraltı Şehri, Gülşehir’de St. Jean Kilisesi ve Açıksaray Harabeleri, Derinkuyu Yeraltı Şehri, Kaymaklı Yeraltı Şehri, Acıgöl yakınlarındaki Tatlarin’de Tatlarin Kilisesi ve Yeraltı Şehri, Ürgüp yakınlarındaki Mazı Yeraltı Şehri’dir.
Mesire Yerleri
Göreme Vadisi
İl merkezine 14 km uzaklıkta, Kızılırmak’a güneyden açılan bir vadidir. Vadi boyunca asfalt bir yol uzanmaktadır. Göreme vadisinin yamaçlarında çok sayıda peribacaları vardır. Peribacaları içine oyulmuş mağara ve kiliseler tarihsel değerleri de olan anıtlardır. Vadi tabanı, zengin su kaynakları ve büyük bitki örtüsüyle, ilgi gören dinlenme yerlerindendir. Peribacaları ile tarihsel yerleri görmeye gelenler, buralarda dinlenebilmektedir.
Kadirah Deresi
İl merkezine 3 km uzaklıktaki bu dinlenme yeri, Narköy sınırları içinde kalmaktadır. Burada Nevşehir çayının bazalt kayalarını yararak açtığı çok sayıda delik ve çağlayanlar vardır. Jeolojik yapısı ve jeomorfolojik oluşumuyla yörenin ilgi çeken mesire yerlerinden olan Kadirah deresine asfalt bir yolla ulaşılabilmektedir.
Ballıkaya
İl merkezine 5 km uzaklıktaki bu dinlenme yeri, özellikle manzarası nedeniyle ilgi toplar. Göre kasabasının güneyinde bir bazalt tepesi üzerinde yer alan Ballıkaya, geniş alanların kolayca görülebildiği bir yerdir.
Üzengi Deresi
Ortahisar’ın güneyinden başlayarak Ürgüp yakınlarından Damsa çayı vadisine açılan Üzengi deresi boyu, sıkça gidilen dinlenme yerlerindendir. Duvar gibi yükselen vadi yamaçlarıyla, tabanda birbirini izleyen meyve bahçeleri ve mineral bakımdan zengin maden sularıyla ilgi çeken bir dinlenme yeridir. Bu yöre il merkezine 14 km’lik asfalt bir yolla bağlıdır.
Kızılırmak Kıyıları
Kızılırmak vadisi, Avanos ve Gülşehir yörelerinde genişleyerek, doğal kumsallar ve ağaçlık dinlenme yerleri ortaya çıkmıştır. Avanos’ta, özellikle akarsuyun güney kıyıları, günü birlik gidilen yöredir. Dinlenme yerlerinin bulunduğu yöre, yaklaşık 19 km’lik asfalt bir yolla merkeze bağlıdır. Gülşehir’de, Kızılırmak kıyısında kimi yerler mesire yeri olarak ayrılmış, buralarda gerekli alt yapı tesisi kurulmuştur.
Gülşehir Karayolları Dinlenme Parkı
Gülşehir ilçesinde Kızılırmak nehri kenarında, piknik ve mesire yeri olarak alt yapısı ve çevre düzenlemesi yapılmış, günü birlik kullanıma açık bir mesire yeridir. İl merkezine uzaklığı 20 km’dir.
Çakırcan
Gülşehir ilçesi Tuzköy kasabasında Kızılırmak nehri kenarındadır. Kaynak sularının bol olduğu ve zengin bitki örtüsüne sahip olan bu yerde alabalık üretim tesisleri de mevcuttur. Günü birlik piknik ve mesire yeri olarak alt yapı ve çevre düzenlenmesi yapılmıştır. İl merkezine uzaklığı 28 km’dir.
Dedebağı
Hacıbektaş ilçesine Kırşehir yolu doğrultusunda ilçeye 3 km uzaklıkta bulunan Dedebağı, dergaha bağlanmış olup, tekkenin açık olduğu zamanlarda önemli ocaklardan birisi idi. Koruma altına alınan bu yerde Şekerpınar’ı ile Hacı Melek Baba’nın mezarlarını kapsayan bir türbe vardır. Yeşillikler içinde bol suyu olan bu yer, mesire yeri olarak alt yapısı mevcuttur.
İçmeler-Kaplıcalar
Nevşehir’de çok sayıda içme ve kaplıca vardır. İlde kaplıca denince akla Kozaklı kaplıcaları gelmektedir. Nevşehir’deki içme ve kaplıcaların büyük bölümü gelişen turizme paralel olarak değerlendirilmeye başlanmış, bu alanda önemli sayılabilecek gelişmeler olmuştur.
Kozaklı Kaplıcaları
Kozaklı’nın güneyindeki dere yatağı boyunca çok sayıda sıcak su kaynağı vardır. Toplam debisi 30 lt/sn’yeye ulaşan bu suların bir bölümü dereye karışmakta, bir bölümü ise, bir süre açıkta aktıktan sonra yeniden yeraltına çekilmektedir.
Kozaklı’nın doğusunda, Özel İdare’nin eski Kozoğlu hamamı vardır. Günümüzde bu hamam havuz taşları dışında bütünüyle yıkılmış durumdadır. Suyu az olmakla birlikte, Türkiye’nin radyoaktif olma özelliği bakımından en yüksek kaplıcalarından biridir. Sondajla toplanan suyun bir bölümü yeni yapılan turistik motellerde kullanılmaktadır. Üç ayrı havuzdan birbirine akıtılarak soğutulan su, banyolara ve dairelere verilmektedir.
İlçedeki eski Belediye hamamının sıcak su gereksinimi de bu kaynaklardan karşılanmaktadır. Hamamın kadın ve erkek bölümlerine iki ayrı kaynaktan su gelmektedir.
Kozaklı’daki Uyuz kaynağı, suyu en soğuk (27 ºC) olanıdır. Radyoaktif olan bu sudan, öbür suların soğutulmasında yararlanılmaktadır.
Kozaklı’daki sondaj kuyusu, Kozoğlu hamamı, Belediye hamamı ve Uyuz hamamının suları, kloro-bikarbonate ve sülfatlı alkalik, toprak alkalik karışık sulardır. Ağrılı rahatsızlıklarla romatizmada yararlı olan bu sular, iç salgı bezlerinin rahatsızlıklarında da kullanılmaktadır.
Gümüşkent (Salanda) Kaplıcası
Hem kaplıca hem de içmece özelliği taşıyan Gümüşkent kaplıcası, Gülşehir’in Gümüşkent bucağının kuzeyindedir. Gülşehir Hacıbektaş karayolundan 3 km içerde kalan bu içmenin düzenli bir yolu yoktur. Su, yarısı doğal betonlaşmış bir havuzun içerisinden kaynamaktadır. İkinci bir havuzda toplanan su, bahçe sulamasında yararlanılmakta, saniyede yaklaşık 1 litre kaynayan su, yöre halkınca, deri hastalıklarında banyo yoluyla kullanılmaktadır.
Gümüşkent İçmesi, toprak alkali bikarbonatlı ve bol karbondioksitli bir maden suyudur. İçme olarak değerlendirildiğinde metabolizma hastalıklarında, karaciğer ve safra kesesi yetersizliklerinde yararlı olmaktadır.
Üzengiçay İçmesi
Ürgüp’ün 3 km kadar güneyinde, Üzengiçay’ın yatağının iki yanında kaynamaktadır. Yüzeye çıkarken pirit parçaları da sürükleyen bu içmenin debisi 0,55 lt/sn’dir. Kuzeydeki kaynağın suyu ise daha soğuk ve miktarı biraz daha fazladır. Her iki kaynak hafif kükürtlü hidrojen kokuludur. Yöre halkı, çevresi ağaçlık olan bu içmeleri, genelde mesire yeri olarak kullanmaktadır. İçme olarak değerlendirildiğinde, karaciğer ve safra kesesi yetersizliklerinde yararlı olmaktadır.
Çorak İçmesi
Nevşehir-Avanos karayolu üzerindeki bu içme 2000 Evler mahallesindedir. Bu içmenin alt yapı tesisleri yapılmıştır. Gelenler günü birlik yararlanabilmektedir. Geceleme imkanı yoktur.
Alkali, tuzlu ve bikarbonatlı olan çorak madensuyu, içme olarak değerlendirildiğinde sindirimi kolaylaştırıcı, salgıyı artırıcı etki yapmaktadır.
Karakaya İçmesi
Nevşehir-Avanos karayolu üzerinde, il merkezine 13 km uzaklıktadır. Alt yapı tesisi yoktur ve gelenler günü birlik faydalanabilmektedir.Sodyum bikarbonatlı ve alkalik sulardan olan Karakaya İçmesi, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında yararlı olmaktadır.
Ürgüp İçme ve Kaplıcası
Kaynak ilçe merkezinin 5 km doğusundadır. Suyun sıcaklığı 140 ºC’dir. Tuzlu, kokusuz, gazsız sular grubundadır. Deri hastalıklarında su banyosunda ve kaynağın az ilerisindeki kükürtlü çamurdan yarar sağlanır.
Bahçeli İçmesi
Kaynak Ürgüp’e bağlı Bahçeli köyünün kuzeybatısındadır. Suyu 18 ºC olan bu içme fazla gazlı, kokusuz, bikarbonatlı safra suları ihtiva eder. Hazmı kolaylaştıran ve böbrekleri temizleyen bu su aynı zamanda safra suyu olarak da kullanılır.