Niğde Kalesi içerisinde bulunan Alâeddin Camisi üç satırlık mermer kapı kitabesinden öğrenildiğine göre Sultan I.Alâeddin Keykubat döneminde, Onun adına Beşare Bin Abdullah (İmrahor Zeyneddin Beşare Bey) tarafından h.620 (1223) yılında yaptırılmıştır. Giriş kapısının üzerine yerleştirilen bir başka kitabeden de caminin mimarlarının Mahmut’un oğulları Sıdık ve Gazi ustalar olduğu öğrenilmektedir.
Giriş kapısı üzerinde beyaz mermerden üç satırlık kitabesi bulunmaktadır.
Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:
“Keyhüsrev” in oğlu, Sultanların Sultanı Büyük Sultan Keykubat’ın ki her tarafa övüle hükümdarlığı devrinde. Allah’ın şefaatine muhtaç olan aciz bendesi Abdullah oğlu Beşare bu caminin inşasına emretti. Mustafiran günahlarına tövbe edilmiş Alâaeddin tarafından 620 tarihinde inşa edildi.”
Bu kitabenin dışındaki üçüncü bir kitabede de Kuran’dan alınma ayetler yazılıdır.
Selçuklu mimarisi Ulu Cami plan tipinde olan bu yapı sarı ve gri renkli düzgün kesme taştan yapılmıştır. Böylece caminin kütlevi görünümü hafifletilmek istenmiştir. Kareye yakın, 20.90x25.90 m. ölçüsünde dikdörtgen planlıdır. İbadet mekânı iki sıra halinde dörder paye ile üç sahna ayrılmıştır. Bunlardan orta sahın diğerlerinden daha geniş olup, orta sahnın ortasına mukarnaslı bir kubbe yerleştirilmiştir. Bu kubbe üzerinde de aydınlık feneri bulunmaktadır.
Caminin doğu yönündeki anıtsal cümle kapısı yan tarafa doğru kaydırılmıştır. Dikdörtgen olan bu portal, caminin yüksekliğini aşmaktadır. Tamamen geometrik bezemeyle süslenmiştir. Bu bezemelerde yarım yıldızlar, yarım daireler, yıldızlar ve sekiz kollu yıldız motifleri görülmektedir. Ayrıca kitabenin iki yanındaki kabartma motiflerin arslan başı veya kadın başı oldukları da bazı araştırmacılar tarafından ileri sürülmektedir. Giriş kapısı basık kemerlidir ve kemer taşlarının uçları testere biçimindedir. Bu kapının yanı sıra minarenin alt köşesinde Selçuklu nişi şeklinde ikinci bir kapı daha bulunmaktadır. Bu kapı ahşap hatıllı özel bir mahfile açılmaktadır. Anadolu’da yapılmış olan Beylikler ve Selçuklular döneminde görülen özel mahfillerin erken örneklerinden birisi de burada karşımıza çıkmaktadır. Caminin ön bölümü mihrap duvarı boyunca yükseklikleri ve görünümleri birbirlerinden farklı yan yana üç kubbe ile örtülmüştür. Kubbeli olan bu bölüm kademeli silmelerle, üç geniş kemerle kuzeydeki bölümlerden ayrılmakta ve aynı zamanda da mihrap önünde enine gelişen bir mekânı oluşturmaktadır. Bunun dışında kalan bölümler caminin ortasındaki küçük bir iç avlu etrafında sıralanmış, mihrap duvarına dik tonozlu üç sahın halindedir. Büyük Selçuklu mimarisinin izlerini yansıtan bu planlama şekli enine gelişen mihrap önü kubbeli cami planlarının farklı bir uygulamasıdır.
Caminin mihrap ve minberi taştandır. Cephenin kenarında, kuzey yönünde minareye yer verilmiştir. Bu minarenin kaidesi köşeleri pahlanmış, sekizgen kütlevi bir şekilde olup, caminin beden duvarları hizasından itibaren kesme taştan yuvarlak gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır. Minare gövdesi sarı ve gri renklerde taşlardan yapılmıştır.
Caminin ahşap işçiliği yönünden son derece önemli olan kapısı bugün Niğde Müzesi’nde bulunmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, kenthaber fotoğraf arşivi ve www.nigde.gov.tr adresinden alınmıştır.