22
Aralık
2024
Pazar
GÜNCEL

Yağlıdere kara listeye girdi

Yıllardır Amerika'ya çok sayıda göç veren Yağlıdere, artık kara listeye girdi. ABD Konsolosluğu'nun yollarını aşındıran ilçe sakinleri, hep aynı cevapla karşılaşıyor: "Vize talebiniz, konsolosluğumuzca reddedilmiştir!" Kaçak yollarla Amerika'ya girmeye çalışan Yağlıderelilerin birer birer yakalanması yetkililerin böyle bir karar almasına sebep olmuş. 

Giresun'un Yağlıdere ilçesinde bir fırında çalışan Resul Yanbul, vize başvurusu için gerekli belgeleri sonunda tamamlayabilmişti. Onun da tek hayali, diğer arkadaşları gibi Amerika'ya gitmekti. İstanbul'a adım atar atmaz ABD Konsolosluğu'nun yolunu tuttu. İçi kıpır kıpırdı. Bekleme salonunda etrafına şöyle bir baktı, içerisi fazla kalabalık değildi. Sıra kendisine gelip ismi okununca kalp atışları hızlandı, üzerine çekidüzen verdi, saçlarını el yordamıyla taradı. Normal şartlarda vize başvurusu için en az üç dört ayrı memurla görüşülür ve sıkı bir sorgu süreci yaşanırdı. Ama bu kez çok kısa bir süre içerisinde ‘ret' kararı çıkmıştı. Çünkü Resul Yanbul, Yağlıdereliydi…

Amerika vizesi almak için çabalayan bütün Yağlıdereliler, Resul Yanbul’a verilen cevapla karşılaşıyor: "Vize talebiniz, konsolosluğumuzca reddedilmiştir!" 1960'tan bu yana ABD'ye on binlerce göç veren ilçeye artık ‘vize ambargosu' uygulanıyor. ABD'ye kaçak yollarla girmeye çalışan Yağlıderelilerin birer birer yakalanması, yetkilileri de harekete geçirmiş ve ilçe ‘kara liste'ye alınmış. ABD Konsolosluğu'nun böyle bir karar alması, ilçe sakinlerini çok üzmüş. Çünkü Yağlıdere'de her ailenin Amerika'da yaşayan bir akrabası var. İlçede yediden yetmişe herkes bir yolunu bulup hayaller ülkesine yerleşmeyi düşünüyor. Bu uğurda kaçakçılara 10 bin dolar rüşvet vereni de var, günlerce aç susuz gemi yolculuğuna katlananı da…

Giresun'a 45 kilometre uzaklıktaki ilçe, Karadeniz'deki çoğu yerleşim merkezi gibi dağ yamacına kurulmuş. İlçenin tam ortasından Yağlıdere ırmağı geçiyor. İlçe ismini de buradan alıyor. Gözümüzün alabildiği her yer yemyeşil. İlçede yaşayan 4 bin 400 kişinin çoğu fındıktan geçimini sağlıyor. Son birkaç yıldır kivi de ekilmeye başlanmış. Yağlıdere'deki imkânsızlıklar, ilçe halkını göçe zorlamış. Nüfus bir dönem o kadar azalmış ki ilçenin belediyeliği neredeyse elinden alınacakmış. Yağlıdere, en fazla göçü Amerika'ya vermiş. Göç hikâyeleri ise bir hayli ilginç. Yağlıdereli bir ailenin yanında yetişen Lefter isimli Rum genci, eğitim için Amerika'ya gider. Lefter, hem çalışıp para kazanır hem de eğitimine devam eder. Kısa süre sonra çalıştığı dükkânı satın alır ve gün geçtikçe büyük paralar kazanmaya başlar. Yanında büyüdüğü aileyi ziyaret etmek için 1964 yılında Yağlıdere'nin Teke köyüne gelen genç, süt kardeşlerini Amerika'ya götürmek ister ama başarılı olamaz. Bunun üzerine Lefter, köyde terzilik yapan İzzet Ekiz'i ABD'ye götürür. Ekiz, kısa bir süre sonra akrabalarını yanına alır. Her giden, birkaç yıl içerisinde yakınlarını davet eder. Böylece ilçenin Amerika macerası başlamış olur…

CIA ajanları, ilçeyi mesken tutmuş!

Yağlıdereliler, ilçeye gelen yabancılarla konuşmaktan çekiniyor. Çünkü anlatılanlara göre, ‘gazeteci' ve ‘araştırma görevlisi' adı altında ilçeye çok sayıda CIA ajanı gelmiş. Bölge halkına sorular soran ajanlar, Amerika'ya kaçak yollarla giren Yağlıderelilerin yöntemlerini birer birer öğrenmiş. Neyse ki Yağlıdereliler bizim ajan olmadığımıza çabuk karar verdi ve sorularımızı cevapladı. Yağlıdereliler, New York, New Jersey, Connecticut gibi eyaletlerde yaşıyorlar. Pizza dükkânları, petrol istasyonları ve inşaatlar yoğun olarak çalıştıkları yerler. Aralarında petrol ve pizza zincirleri olan zengin işadamları da var. New York civarında 500'e yakın petrol istasyonu Yağlıderelilere aitmiş. Sadece bir tek Yağlıdereli işadamının 29 tane istasyonu varmış. Yağlıdere Belediye Başkanı Şevket Kaya da uzun yıllar Amerika'da kalmış. Kaya edebiyat öğretmeni olduğu için 1986 yılında kolayca vize almış. Amerika'da lokantacılık yapan Kaya, gurbette yaşayan Yağlıderelilerin büyük bir dayanışma içerisinde olduğunu söylüyor. Komşu ve akraba ziyaretleriyle ayakta kalmaya çalışan Yağlıdereliler, Kaya'nın anlattıklarına göre bahçelerine lahana ve mısır ekiyor, kapı önlerinde akşam sohbetleri yapıyormuş. Farklı eyaletlerdeki derneklerini birleştirip kısa zaman önce federasyon da kurmuşlar. Şevket Kaya'nın verdiği bilgilere göre Türklerin en iyi dostları Meksikalılarmış. Hatta aralarında kız alıp vermeye bile başlamışlar.


Anne ve babasının cenazesine gelemeyenler var

ABD'den vize alamayan Yağlıdereliler, ülkeye kaçak olarak girmenin yollarını araştırmaya başlamış. Yağlıderelilerin başlarından geçen maceralar, fıkralara bile konu olmuş. Kaçak yollarla Amerika'ya girebilmek hem sabır hem de para gerektiriyor. Kanada ve Meksika üzerinden Amerika'ya girmeye çalışan Yağlıdereliler, ortalama 15 bin dolar harcıyor. Bu paranın büyük bölümünü komisyoncular alıyor. Mehmet Sarı'nın hayat hikâyesi, Yağlıderelilerin çektikleri zorlukları gözler önüne seriyor. Sarı, ABD'ye Kanada üzerinden kaçak girmeye çalışmış. Beş ay boyunca Kanada sınırında bekleyen ve ABD'ye kaçak yollarla girebilmenin fırsatını kollayan Sarı, komisyonculara 15 bin dolar rüşvet vermek zorunda kalmış. Neyse ki ABD'ye girer girmez akrabaları Sarı'ya iş ayarlamış. Mehmet Sarı, borçlarını ödeyebilmek için iki yıl boyunca gece gündüz pompacılık yapmış. Oturma izni almadığı için dört yıl boyunca kaçak yaşamak zorunda kalan Zekeriya Yavaşça ise bu dönemde annesini kaybetmiş. Kaçak olduğu için ülkeden çıkamayan Yavaşça, cenazeye de katılamamış.

Zaman
Yayın Tarihi : 23 Ağustos 2008 Cumartesi 15:21:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?