İstanbul ili Üsküdar ilçesi, Ahmediye Semtinde Gündoğumu Caddesi ile Esvapçı Sokağı’nın birleştiği köşede meyilli bir arazi üzerindeki bu medrese, Tershane Kethüdası Eminzâde Hacı Ahmet Ağa tarafından 1721–1722 tarihinde yaptırılan cami, kütüphane, türbe, sebil ve çeşmelerin bir bölümünü oluşturmaktadır. Mimarının Kayserili Mehmet Ağa olduğu sanılmaktadır.
Yapı topluluğunun medresesi güneyde L şeklinde bir plan göstermektedir. Kesme köfeki taşından yapılmış olan medresenin hücreleri önünde yuvarlak kemerli ve kubbeli bir revak bulunmaktadır. Baklava başlıklı sütunların yer aldığı bu revakın arkasında medrese odaları sıralanmıştır. Kare planlı medrese odalarının üzeri kubbelerle örtülü olup, içerisinde ocak nişleri ve dolap yerleri bulunmaktadır. Medresenin hücrelerinin arka tarafında da helâlar yer almıştır.
Medresenin dershanesi Gündoğumu Caddesi’ne açılan ve aynı zamanda Tekke Kapısı denilen giriş kapısının üzerine fevkâni olarak yapılmıştır. Sekiz köşeli dershanenin üzeri ana duvarlar üzerine oturan kubbe ile örtülmüştür. Dershanenin önünde mukarnaslı sütunların meydana getirdiği bir revak bulunmaktadır. Bu revakın ortası çapraz tonozlu, yanları da kubbe ile örtülüdür. Dershanenin giriş kapısı üzerine beş satırlı 1722 tarihli bir de kitabe yerleştirilmiştir. Dershane altlı üstlü iki sıra pencere ile aydınlatılmıştır. İç kısımdaki mermer mihrap mukarnaslı olup, dışarıya çokgen ve yarım kubbeli olarak taşırılmıştır.
Dershane-mescit Mahmut Raci Efendi tarafından 1724 tarihinde Rıfai tekkesi haline getirilmiş, sonradan terk edilmiştir. Caminin son cemaat yerinin olduğu yere ahşap olarak eklenmişse de dergâh 1931’de çökmüştür. Dershanenin içerisinde yakın tarihlere kadar dergâha ait eşyalar bulunuyordu.
Medrese odaları, Hilâl-i Ahmer'in sonra da Kızılay'ın imareti haline getirilmiş ve 1965 yılına kadar Üsküdar’daki yoksul halka yemek dağıtılmıştır.
Kenthaber Kültür Kurulu