21
Kasım
2024
Perşembe
KIRKLARELİ
Nufus
333.256
Yüz Ölçümü
6.550
İlçe Sayısı
8
Vali

Kırklareli Sivil Mimari Örnekleri

Trakya’daki antik çağlarda ev mimarisi Yunan ve Roma uygarlıklarından farklı bir konumdadırlar. Bu bölgede yaşayan Traklar göçebe bir topluluk olduğundan, hiçbir zaman diğer kavimlerde olduğu gibi yerleşik bir düzene geçememişlerdir. Daha çok hayvancılık ve tarımla uğraşan, savaşçı bir topluluk olan Traklar, Trakya’nın çeşitli yerlerinde kaleler dışında açık arazide yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Bunun için de çitlerle çevrili Balkanlar’a özgü bir ev mimarisi meydana getirmişlerdir. Trakya’daki ormanların bolluğundan da yararlanarak ahşaba ağırlık vermişlerdir. Bu evlerde ahşabın yanı sıra saz ve samanı da kullanmış, balçıktan faydalanmışlardır. Traklar dal ve örgü sistemi ile kolayca meydana getirdikleri bu evlerde taş yapı malzemesine rastlanmamaktadır. Kerpiç ev üslubu Trakya’nın belirli bir yapılanmasıdır. Traklar bu şekildeki yapılarda yaşamlarını sürdürürken Yunan koloni şehirleri de gelişimlerini sürdürüyordu.

Trakya’da Roma döneminde ise kale yerleşimi ön plana çıkmış ve yerleşim daha çok kalelerin içerisinde yer almıştır. Sonraki dönemlerde Trakya’da ve Kırklareli’nde XIV.yüzyılın ortalarından itibaren sivil mimari daha da önem kazanmıştır. Yapılanma tümüyle değişmiş, Osmanlının Edirne evlerine benzeyen harem ve selamlıktan meydana gelen konutlar ortaya çıkmıştır. Örneğin; Külabi Ahmet Paşa Evi, İzzet Bey Konağı gibi evlerde Türk evlerinin özgün örnekleri ile karşılaşılmaktadır. Ancak bu yerleşim Osmanlı-Rus Savaşları, Balkan Savaşı, I.Dünya Savaşı ve onu izleyen işgal dönemiyle de bütünüyle yıkıma uğramıştır. II.Dünya Savaşı yıllarında ise Trakya boşaltılmış, uzun süren göçler nedeniyle de halk daha çok tek katlı evlerle yetinmiştir. Bu yüzden de Kırklareli’nde kendine özgün bir konut mimarisi gelişmemiştir.

XIX.yüzyılda başlayan Batı Trakya göçmenlerinin buraya yerleşmesi ile, onların yeni bir mimari üslubunu buraya yansıttıkları görülmektedir. Kerpiç duvarlar, dış cephelerde içlerine saman katılmış toprakla sıvanmış, içten de badanalanmıştır.

Kırklareli Istranca Dağları’nın güney ve güneybatısında ovalarla birleştiği yerde kurulmuştur. Kentin kuzeydeki Yayla ve Demirtaş mahallelerinin olduğu yüksek kesimlerde daha çok Rumlar yaşamıştır. Onların yaşadığı bu evler bahçeli, iki katlı, ahşap veya kagir yapılardır. Bu evlerin altlarında depolar, üstlerinde de oturma ve yatak odaları bulunuyordu. Hepsinin üzeri de beşik çatı ile örtülmüştür.

Kırklareli’nin ovaya yakın kesimlerindeki Türkler ise, avlu duvarları ile çevrili bahçe içerisinde tek katlı evlerde yaşıyordu. Bunların duvarları Karaağaç, meşe gibi ağaçlarla destekli kerpiç evlerdi. Bunların da üzerleri beşik çatı ve kiremitle örtülü idi. Odaların ve mutfakların hemen hepsi yerden bir metreye yakın yükseklikte, önleri açık üç yanı ve üstü kapalı sundurmaya açılırdı. Halkın yaşamını sağladığı ürünler satılıncaya kadar burada saklanırdı. Ahırlar ve tuvaletler bu evlerin dışında ayrı bir yerde yapılmıştır.

Kırklareli’nin güney yönüne bakan evleri, diğerlerinden daha büyük ve dışarıya daha çok pencere ile açılmıştır. Odaların tabanları sıkıştırılmış toprak veya tahta ile örtülmüştü. Bu odalara hasırlar, kilimler serilir taş veya toprak sedirler de çepeçevre odaları dolaşırdı. Bu odalarda yüklükler, ahşap dolaplar ile pencere ve kapı üstlerinde de raflar sıralanmıştı. Bu evlerden bazılarına Paşa Evleri ismi verilir ve bunların en büyük özelliği de ahşap tavanlarının mavi renkte motiflerle bezenmiş oluşu ve ahşap süslemelere geniş yer verilmesidir.

Kırklareli evlerinin büyük çoğunluğu mutfakta yakılan ve odalara künklerle uzatılan ocaklarla ısıtılırdı. Sonraki yıllarda evlerin dışında yemek pişirmede kullanılan Maşinga denilen ocaklar ile Kuzinelere de yer verilmiştir. 

XIX.yüzyılın ikinci yarısında Batı mimarisinin etkisi ile iki katlı taştan dışa açık bol pencereli, remi binalar yapılmıştır. Bunlardan Namazgâh Caddesi'nde bulunan Eski Vali Konağı kâgir bir yapı olup, yörede yaşayan Rum zenginlerinden birine ait bir konaktır. Hızır Bey Camisi'nin yanından yaylaya çıkan Eski Hükümet Caddesi'nde bulunan Türk Ocağı Binası ise Dr.Peterkof'un Konağı olarak tanınmaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu bina Türk Ocağına devredilmiş, 1932 yılına kadar da Kırklareli'nde Türk Ocağı Merkez binası olarak kullanılmıştır.

Atatürk'ün 21 Aralık 1930'da Kırklareli'ni ziyaretinde Kırklarelili aydınlar ve Türk Ocağı, uygarlık konusundaki ilk görüşlerini burada açıklamıştır. Milli Mücadele sırasında da Kırklarelili Kuvayı Milliyecilerin merkezi olarak kullanılmıştır.Kırklareli'nde Türk Ocaklarının kapatılmasından sonra bu yapı bir süre Çocuk Esirgeme Kurumu'na verilmiş, daha sonra Çocuk Yuvası ve Verem Savaş Dispanseri olarak kullanılmıştır. Günümüzde bu yapı konut olarak kullanılmaktadır.

Kırklareli'ndeki Eski Gümrük Binası 1892 yılında yapılmış, daha sonra terk edilmiştir. Günümüzde Kırklareli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak hizmet vermektedir. Günümüzde Kırklareli'nde Balkan mimarisinin etkisi altında kalarak yapılmış XIX. yüzyıla tarihlenen konutlar da bulunmaktadır.

Günümüzde Kırklareli’nde, çok katlı yapılar merkezde yer almış, ovaya doğru da bir veya iki katlı bahçeli konutlar yapılmaya başlanmıştır.

Kenthaber Kültür Kurulu

Fotoğraflar, www.kırklareliliyim.com adresi ile Kırklareli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nden alınmıştır.

Yayın Tarihi : 9 Şubat 2008 Cumartesi 17:23:20
Güncelleme :24 Haziran 2009 Çarşamba 21:55:32

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?