Kırklareli Vize ilçesinde bulunan Ayasofya, MS.V.-VI.yüzyıllarda antik bir yapı kalıntısı üzerine bazilika planında yapılmış bir kilisedir. Bu yapı Hadım Süleyman Paşa tarafından XVI.yüzyılda camiye çevrilmiştir.
Ayasofya Bizans ve Osmanlı dönemlerinde yapılan onarımlar sonucunda kısmen de olsa uzaklaşmıştır. Ahşap çatılı, taş ve tuğladan üç apsidli yapının naosu üçer sütunlu iki dizi ile üç nefe ayrılmıştır. Daha sonra bu sütun dizileri payeye çevrilmiştir. Bu sütunların bir deprem sonucu yıkılarak yerlerini payeye bıraktığı sanılmaktadır. Üzerini örten ahşap çatısı bir süre sonra yıkılmış XII.-XIII.yüzyıllarda buraya yüksek kasnaklı bir kubbe oturtulmuştur. Bu kasnağın kuzey yönündeki bazı pencereler kapatılmış, Osmanlı döneminde de kalem işleri ile bezenmiştir. Bu kubbenin dışında kalan bölümler tonozlarla örtülmüştür. Bu kubbe ile yapının kuzey cephesi Osmanlı döneminde büyük bir onarım görmüştür. Nitekim Osmanlı dönemine ait yapıya uygulanan kasetleme sistemi de bunu açıkça göstermektedir. Vize Ayasofyası değişik dönemlerde yapılan onarımlar sonucunda çok değişik bir plan şeklini ortaya koymuştur. İstanbul Hagia Eireni (Aya İrini) Kilisesi’nde olduğu gibi bu yapının da altı bazilika, üstü de kapalı Yunan haçı planındadır.
Kilisenin üst galerisine çıkışını sağlayan ahşap merdivenler günümüze gelememiştir. İç mekanının Bizans döneminde tamamen fresklerle kaplı olduğu günümüze gelen izlerden anlaşılmaktadır. Kilisenin güney nefindeki Deisis kompozisyonu ise çok harap bir durumdadır. Ayrıca naosun kuzeybatı duvarında da ne olduğu anlaşılamayan bir başka fresk izi ile karşılaşılmıştır. Ayasofya’da yapılan çalışmalar Vizeli Maria olduğu sanılan bir kadın figürünü ortaya çıkarmıştır. Bu kişi Ermeni bir asilzadenin kızı olan Maria’dır. İmparator I.Basileios zamanında (867-886) İstanbul’a gelmiş Niceporos Drunganios adlı Vize askeri birlik komutanı ile evlenmiştir.
Vize Ayasofyası yakın tarihlerde yapılan onarımlarla tahrip olmuştur. Bu arada çevresindeki hazire kısmının büyük bir bölümü ortadan kaybolmuş ve etrafı sağlıksız bir istinat duvarı ile çevrelenmiştir. Günümüzde Vize’nin ana kilisesi olan Ayasofya’nın ilk yapısından yalnızca apsis ve bir de pastoforium hücresinin yarısı kalmıştır. Kilisenin kuzey dayanak duvarı üzerinde yer alan yunus balığı motifi büyük olasılıkla burada daha önce bulunan Roma dönemine tarihlendirilen Dionysos Mabedine ait olduğu sanılmaktadır. Ayrıca güney duvarında da Roma dönemine ait bir mabedin parçaları görülmektedir.
Vize Ayasofyası’na Osmanlı döneminde eklenen minare narteksin güney kanadının bozulmasına neden olmuştur. Narteksin kuzeyinden üst kata çıkışı sağlayan ahşap merdiven ise bugün hiçbir iz bırakmadan yok olmuştur.
Trakya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji v e Sanat Tarihi Bölümü’nün 1995-1996 yıllarında yaptığı çalışmalar sırasında yapının batı tarafında çok sayıda işlemeli taşlar bulunmuş ve bunlar yapının içerisine taşınmıştır. Bunların arasında Erken Bizans dönemine ait çok sayıda mermer mozaik parçaları da bulunmaktadır. Bütün bu parçalar yapının birkaç devir geçirdiğini ortaya koymaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, Erdem Yücel Arşivi ve Kırklareli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nden alınmıştır.