sürücülerimizi iyi yetiştiriyor muyuz? Denetim eksiğimiz mi var? Altyapı ve mühendislik hizmetlerinde yetersiz miyiz? Yoksa trafik kuralları, insanlarımız tarafından gerektiği kadar ciddiye alınmıyor mu?" diye sordu.
Her yıl trafik kazaları nedeniyle on binlerce insanın hayatını kaybederken, yine on binlerce insanın yaralandığı ve birçoğunun sakat kaldığını anlatan Öksüz, 'trafik canavarı' ile savaşmanın herkesin asli görevi olması gerektiğini kaydetti. Öksüz, trafik canavarının Türkiye'ye verdiği maddi ve manevi zararın küçümsenemeyecek kadar büyük olduğunu vurgulayarak, "Teröre bir insanımızı kurban verdiğimizde oluşan toplumsal tepki, ne yazık ki trafik kazalarında oluşmuyor. Toplum olarak trafik kazalarını
'kader' deyip geçiştiriyoruz. Trafik kazaları kader olmamalı. Eğer kader olsaydı; ekonomik durumu ve eğitim seviyesi gelişmiş olan ülkelerde de bizdeki gibi trafik kazaları yoğun olarak yaşanırdı. Trafik kazalarının yoğunluğu, ülkelerin kaderinden ziyade ekonomik ve eğitim durumuna göre değişiyor" dedi.
'Karayolları Trafik Güvenliği Haftası' ile birlikte toplumdaki trafik bilincinin arttırılmasının hedeflendiğini hatırlatan Arif Öksüz, insanların yeterli trafik bilincine ulaşmadan, 'trafik canavarı' adı verilen beladan kurtulmasının da mümkün olamayacağını savundu. Bir arkadaşının kendisine; "Azrail, hep bizim karayollarımızda mı dolaşıyor? Neden bizde daha fazla trafik kazası oluyor ve daha fazla insanımızı kaybediyoruz? Avrupa'da bizden daha az mı kaza oluyor?" diye sorduğunu anlatan Öksüz, söz konusu
arkadaşına da şu yanıtı verdiğini dile getirdi: "Azrail bizim karayollarımızda dolaşıp dolaşmadığını bilmiyorum ama karayollarımızda trafik kurallarına uymayan şoförlerin dolaştığı muhakkak. Bugün de aynı kanaatte olduğumu belirtmek isterim."