Mersin İnvazif Kalp Derneği tarafından maddi durumu iyi olmayan kalp hastalarına yönelik 10 YTL karşılığında yapılan muayene kampanyası, Mersin Valiliği Dernekler Masası tarafından durduruldu.
Mersin'in önde gelen kalp doktorları, Türkiye'de başka bir örneği olmadığı gerekçesiyle durdurulan yardım kampanyasının tekrar başlatılması için yetkililerden yardım bekliyor.
Mersin İnvazif Kalp Derneği Başkanı ve Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gökhan Cin, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Mersin İnvazif Kalp Derneği'nin 2006'nın aralık ayında kurulduğunu belirterek, kurucu üyeleri arasında Mersin Üniversitesi'nden ve çeşitli hastanelerden kalp doktorlarının bulunduğunu söyledi.
Amaçlarının, yaşadıkları, hizmet verdikleri bölgede kalp sağlığı konusunda insanları biraz daha bilinçlendirmek olduğunu anlatan Prof. Dr. Gökhan Cin, "Gücümüzün yettiği oranda imkansızlıklar sebebiyle kalp sağlığı alamayan insanlara ulaşmak istiyorduk. Çıkış noktamız buydu. Geçen 1 sene içerisinde yaptığımız bilimsel toplantılar ve eğitim toplantıları ile bir taraftan pratisyen hekimler ve dahiliye uzmanlarına kalp sağlığı konusunda mezuniyet sonrası eğitim verme fırsatı yakaladık ve aynı zamanda düzenlediğimiz bu eğitim seminerleriyle derneğe düzenli bir gelir elde etme imkanı da bulduk. Bu elde ettiğimiz gelirle, geçtiğimiz haziran ayı içerisinde Mersin'de dar gelirli vatandaşlara yönelik 10 YTL'ye kalp muayenesi hizmetini başlattık" dedi.
Bir dernek olarak Valilik Dernekler Masası'na bağlı olduklarını ve Dernekler Masası'na izin almak için müracaat ettiklerini ifade eden Cin, "Müracaatımız olumlu karşılandı ancak, bunun süresinin olamayacağı, çünkü yapılan işin kamu yararına olmasına rağmen kanunen bir tanımı olmadığı söylendi bize. Dolayısıyla, Vali Hüseyin Aksoy'un da devreye girmesiyle bizim bu konudaki iyi niyetimize ve gayretimize istinaden 15 günlük bir izin hakkı tanındı" diye konuştu. Prof. Dr. Gökhan Cin, 15 günlük izin içerisinde dernek merkezinde dernek üyesi doktorların gönüllü katılımıyla her gün sabah saat 08.00'dan akşam saat 18.00'a kadar günde yaklaşık 40-50 hastayı muayene etme fırsatı bulduklarının altını çizdi.
Bu hastalara aynı zamanda ilaç mümessillerinin getirdiği ilaçları sunma imkanı bulduklarını dile getiren Cin, şöyle konuştu:
"Elimizde yaklaşık olarak 400-500 kutu stoğumuz vardı. Bu stokları teker teker hastalara verme imkanı yakaladık. Ve tabii devleti de işin açıkçası bir zahmetten kurtarmış olduk. Bu kadar hastanın getireceği ilaç maliyetini düşünürseniz, bu ilaç maliyetini biz bir yerde devletin üzerinden almış olduk. Tabii hastalarımız da son derece memnun kaldılar. Çünkü hem randevuyla gelip muayene olabiliyorlar hem kalp grafikleri çekilebiliyor hem de giderken ücretsiz ilaç ceplerine katılıyor ve bir sonraki kontrolleri de daha o günden belirleniyor, randevusu veriliyordu. Fakat bu çok faydalı ve çok ilgi gören kampanya 15 gün sürdü. 15 gün içerisinde biz Dernekler Masası tarafından uyarıldık. Uyarılmamızın sebebi de şuydu; yapmış olduğumuz hizmetin çok iyi niyetli ve kamu yararına bir hizmet olduğunun anlaşılmasına rağmen kanunda yeri olmadığı ve bu hizmete devam edebilmemiz için kanunda belirtildiği şekliyle ya özel bir kardiyololoji merkezi ya bir özel hastane veya bir tıp merkezi şekline dönüşmemiz ve buna uygun yapılanma içine girmemiz gerektiği söylendi. Tabii ki sonuçta biz bir dernek olduğumuz ve kar amacı da gütmediğimiz için böyle bir oluşum içine girmemiz mümkün değildi. Çünkü bizim gelir kaynaklarımız belirli ve böyle bir ticari faaliyet içerisine girersek o zaman o ticari faaliyetin gerektirdiği vergi yükümlülüğü başta olmak üzere bizi zorlayacak diğer masraflardan dolayı dar gelirli halka bu fiyatlarda sağlık hizmeti vermemiz mümkün olmayacaktı. Bu konuda bir süre Dernekler Masası ile devam tartışmalarımız sonuçsuz kaldı ve Dernekler Masası ve Vali Hüseyin Aksoy'un da bilgisi dahilinde bu faaliyetin 15 gün sonra durdurulması kararı alındı."
Bu şekilde başlayıp kesintiye uğrayan kampanyaların vatandaş nezdinde çok hoş karşılanmadığının altını çizen Prof. Dr. Gökhan Cin, "Şu anda üzerinden 3 ay geçmesine rağmen hala telefonlarımız susmuyor, hala tedavi olmak isteyen çok vatandaşımız var. Biz de umuyoruz inşallah bir şekilde bu konuda bize anlayış gösterilir ve bu kampanya daha uzun süreli devam eder. Bu arada, biz bu kampanyayı yaparken bizim derneğimiz dışında sağlık hizmeti veren ve daha çok ticari amaçla çalışan özel kuruluşlar başta olmak üzere onların da rahatsız olduğunun farkındayız. Çünkü gördüğümüz kadarıyla, biz bu kampanyaya başladıktan sonra Sağlık Müdürlüğü'ne ve Valilik'e yaptığımız kampanyayla ilgili birtakım şikayet başvuruları olmuş. Bunların içeriği nedir bilemiyorum, ama biz bunu zaten kampanyanın en başında tahmin edebiliyorduk. Ama bunlar da bizi yıldıramaz. Tek ümidimiz; umarım bu kampanyaya tekrar fırsat verilir, biz Mersinliler'e, dar gelirli vatandaşlara tekrar ulaşabiliriz ve derneğimizde hedeflediğimiz bu güzel hizmete devam edebiliriz" şeklinde konuştu.
"Türkiye gibi bir ülkede kamu yararına bir hizmet yaparken, böyle bir yasal engel çıkmasını mantığımız almıyor" diyen Cin, Türkiye'de binlerce dernek olduğunu ve bu derneklerin birçoğunun ne yaptığının da meçhul olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Gökhan Cin , Dernekler Masası'nın birçok derneği mikroskop altına almak istemesini de son derece doğal karşıladıklarını ve gerekli olduğunu da düşündüklerini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bizim derneğimizi diğer derneklerden farklı düşünelim. Çünkü bunu kuran üyelerin hemen hepsi hekim ve kendini ispat etmiş ve bölgemizdeki hastanelerde hizmet veren insanlar. Derneğin yapısı bir kere son derece sağlam ve derneğin amacı çok açık, tüzüğümüz çok açık. Her şey zaten Dernekler Masası'nın elinde mevcut. Tabii burada trajikomik bir durumla karşı karşıyayız. Evet, daha önce belki başkaları böyle bir fedakarlığı yapmak istememiş olabilir, diğer derneklere belki bu tür fedakarlıklar saçma gelmiş de olabilir. Ama biz bunu kendimiz açısından bir hizmet olarak gördük ve böyle bir yola çıktık. Dolayısıyla, biz bu yola çıktık, ama daha önce herhangi bir şekilde başka bir derneğin bunu yapmamış olması bizim de bunu yapmamamız gerektiği anlamına gelmemeli. Açıkçası bize izin vermemeleri için de ellerinde bir yasal engel olmadığını düşünüyorum. Bunun başka bir örneği olmadığı ve kanunen tanımı olmadığı için izin verilmiyor. Bir derneğin sağlık hizmeti vermesinin kanunen tanımı olmadığı, sağlık hizmeti verebilmesi için mutlaka özel hastane, özel klinik veya muayenehane gibi, dal merkezi gibi bir isim altında verilebileceği söylendi bize. Dolayısıyla biz bu tanımlara uymadığımız için dernekler sağlık hizmeti verebilir tanımının olmadığı söyleniyor ısrarla. Ama veremez tanımı da yok, dernek sağlık hizmeti veremez diye bir tanım ben bilmiyorum, böyle birşey de söylenmedi bize. Ama böyle bir sıfatla döndüğümüz zaman diğer ticari kuruluşlardan hiçbir farkımız kalmayacak, o zaman da bizim dar gelirliye bir yararımız olmayacak. Ümit ediyorum, yakın bir zamanda daha büyük bir anlayışla karşılanır bu olay ve biz tekrar bu faaliyete başlarız."