Mersin'de nükleer karşıtları, 'Akkuyu Nükleer Santrali'ne karşı nöbet tutacak. İneköy'de kurulacak olan 'Nöbet Evi'nde çevreciler, Ruslar tarafından yapılacak herhangi bir işleme de anında müdahale etmeye hazırlanıyor.
İHA muhabirinin sorularını yanıtlayan Mersin Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsü Sabahat Aslan, Mersin'in Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli beldesine yapımı gündemde olan 'Akkuyu Nükleer Santrali'ne karşı kapsamlı ve ses getirecek bir eylem sürecine girdiklerini vurguladı. Aslan, bu kapsamda da bölge halkına nükleer santralleri yeniden anlatıp, bunun başta kendileri olmak üzere bölge ve ülkeye verecekleri zararları da ortaya koyacaklarını dile getirdi. Tüm bu çalışmalarla birlikte nükleer karşıtı mücadele
anlamında önemli kazanımlar elde edeceklerine inandıklarını belirten Aslan, Danıştay'ın 'Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu' ile ilgili verdiği kararın da kendileri açısından oldukça önemli olduğunu kaydetti.
"KURACAĞIMIZ 'NÖBET EVİ' İLE GELİŞMELERİ YERİNDEN TAKİP EDECEĞİZ"
Yöre halkının, nükleer karşıtı mücadeleye özellikle son dönemlerde gerekli desteği vermediğini ve kendisini geri çektiğini hatırlatan Aslan, bu durumun önüne geçilmesi ve halkın yeniden mücadeleye etkin bir şekilde katılabilmesi adına bölge halkına nükleer santrallerin zararlarını anlatacaklarını ve bu teknolojiye neden karşı çıkmaları gerektiğini net bir şekilde ortaya koyacaklarını belirtti. Aslan, Akkuyu'da 'Yeşil Ev' olarak da adlandırılan 'Nöbet Evi Projesi'ni hayata geçirecekleri bilgisini de
vererek, burada Ruslar tarafından bölgede yapılmak istenen her türlü çalışmaya anında müdahale edileceğini açıkladı. Aslan, Türkiye'de nükleer santral kurulmasına asla izin vermeyeceklerini de sözlerine ekledi.
Nükleer karşıtı mücadelede aktif bir rol üstlenen ve aynı zamanda da Türkiye Yeşiller Partisi'nin kurucuları arasında yer alan Bilge Contepe de, 'Akkuyu Nükleer Santrali'ne karşı mücadelenin 1989 yılında başlatıldığını ve bu mücadeleyi başlatanınsa yöre halkı olduğunu vurgulayarak bunu tetikleyen etkenin de 'Çernobil Faciası'nın Karadeniz'e yansımaları olduğunu anlattı. Bugün Akkuyu'da bir nükleer santral yapılmak istenmesi yönünde atılan adımların, bir gereksinimin karşılanmasına yönelik değil, aksine 'siyasi bir karar' olduğunu savunan Contepe, Rusya ile yapılan nükleer santral anlaşmasının detaylarının da kamuoyuna açıklanmasını istedi.
"AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ'NE ÇED RAPORU VERİLMESİ İMKANSIZ"
Contepe, kendilerinin 1989 yılından bu yana kentte ortaya konulan nükleer karşıtı mücadelede her zaman yer aldıklarını ifade ederek, 1997 yılında kurmuş oldukları 'Yeşil Ev' ile birlikte bölgede adeta nöbet tuttuklarını ve nükleer santrallerle ilgili gelişmeleri halka anlatıp, eylem ve tepkileri doğru alanda kanalize etmeye çalıştıklarını dile getirdi. Aynı projeyi yeniden hayata geçirme düşüncesi içinde olduklarını anlatan Contepe, bu kapsamda da İneköy'de 'Yeşil Ev' adı altında bir köy evi inşa ederek,
burada sürekli nöbetçiler bulunduracaklarını ve böylelikle de demokratik haklarını kullanarak, nükleer santrale karşı bir duruş sergileyeceklerini söyledi.
Başta yöre halkı olmak üzere yerel yönetimlerle nükleer santrale karşı çalışmalarda bulunacaklarını belirten Contepe, "Bu işin peşini bırakmayacağız. Nükleer santral gibi yatırımlar için 'ÇED Raporu' zorunlu hale getirildi. Bu hepimiz için müjdeli bir haber. Bize nükleer karşıtı mücadele anlamında adeta zaman kazandırdı. Nükleer santral için 'ÇED Raporu' verileceğine inanmıyoruz, çünkü böylesi bir durum söz konusu dahi değil. Halkta buna karşı. ÇED sürecine bölge halkı ve bilim insanlarıyla birlikte en
iyi şekilde hazırlanacağız" dedi.