Mersinli yazar, politikacı, sanatçı, eğitimci, din insanı pek çok kişi de nükleer santrale karşı. Ancak yapılan protestoları da kitlesel olmadığı için yeterli görmüyor. Talepleri halka rağmen işleyen devlet politikalarına karşı çıkmak için birlik olmak.
Akkuyu'da yapılması planlanan nükleer santral ihalesinde bugün sadece bir şirket teklif verirken, Mersinliler kendi kentlerinde yapılacak santrale karşı olduklarını bir kez daha söylediler.
Güneyde İmece'ye konuşan insanlar öncelikle nükleerin tehlikeli olduğunun altını çiziyor; Mersin’in turizm ve tarım kenti olduğunu, istendiği zaman doğal enerji kaynaklarından da yararlanılabileceğini savunuyorlar.
Ahmet Yeşil, (ressam): Mersin’de balık çiftliklerinden sonra nükleer santralin yapılması Mersin’de yaşanmayacağı anlamına gelir. Türkiye’de kaçak elektriğin yüzde 25’ini engelleyebilsek, nükleer enerjiye gerek kalmayacak. Ancak bazı çıkar dengeleri ve oy potansiyelinin yüksek olması nükleer santralin kurulmasına neden oluyor.
Adil Okay, (şair-yazar): Yaşananlar ve Çernobil çabuk unutuluyor. Kitlesel bir güç gerekiyor. Biz 10 kişiyle ‘hayır’ desek de bir işe yaramıyor. Kitlesel olarak santrali ülkemize kurmak isteyenlere tepkimizi göstermeliyiz.
Tamer Güven, (Şehir Tiyatrosu Müdürü): Yaşatmaya çaba yok ama öldürmek için çaba çok. Eylemlere sadece gülmekle yetinmeye başladık. Üç dört kişi yapılan eylemler yada protestolar, protesto değil.
Erdal Kınacı, (fotoğraf sanatçısı): Akkuyu uygun bir yer değil. Protesto ettik fakat devlet politikalarına karşı koyamıyoruz. Devlet politikaları işliyor.
Sühendan Şimşek, (Altamira Sanat Galerisi sahibi): Radyasyonu nasıl çözecekler, atıkları nereye atacaklar? Bu sistemi her gün nasıl kontrol edecekler? Doğal kaynaklardan yararlanmamız gerekiyor.
Henry Leylek, (Katolik Kilisesi Müdürü-rahip): Nükleer enerji santrali için seçilen yer yanlış. Bu yer Akdeniz olmamalıydı. Bu koylar, sahiller turizme elverişli. Türkiye’de benzeri olmayan, bakirliğini koruyan yerler var. Bu alanlar turizm için değerlendirilmeli. Nükleer enerji santrali için başka yerler bulunabilir.
Mehmet Erdal Torun, (eğitimci-yazar): Ülkemiz doğal enerjiye çok müsait. Su ve rüzgar enerjisi çok rahat uygulanabilir. Bence çalışmalar bu doğrultuda olmalıdır. Bu hem ülkemiz, hem de insanlık adına daha temiz bir çalışma olur ve yarının gençlerine berrak bir ülke bırakabiliriz.
Veysel Akın, (emekli bankacı): Ben Mersin’i yeşilliği ve maviliğiyle seviyorum. Nükleer riskler bu hayallerimi ve sevgimi yok edebilir. Kör bir insan nasıl çevresindeki güzellikleri göremiyorsa, nükleer santral Mersin’de yapıldığı taktirde gözleri görmeyen politikacıların gerçeği de ortaya çıkacaktır.Daha da kötüsü bu hırslı politikacılar yüzünde yarınlar da körleşecektir.
Turgay Oktar, (Mersinliler Derneği Başkanı): Biz bütün etkinliklerimizde nükleer santrallerin kurulmaması için çalışmalar yapıyoruz. Bölgemizin turizm, tarım bölgesi olduğunu unutmamalıyız. Turizm kıyılarımızı, balık çiftlikleri ve nükleer santrallerle kirletmeyelim.
Alper Girgeç, (Mersin ODTÜ Mezunları Derneği Başkanı): Nükleer santraller halka rağmen yapılıyor. Bu denli yüksek potansiyele sahip olan yenilenebilir enerji kaynaklarımız varken pek akla yatkın değil.(
Daha önce bu konuda şöyle bir yorumda bulunmuştum.Nükleer satrale sadece Mersinlilerin karşı olması yetmez,Türkiye Turizminin göz bebeği olan Antalya ve Alanya'yıda bu platforma çekmemiz, Antalya ve Alanya ile bölgemizde bulunan Adana,Hatay gibi Akdenize kıyısı olan kentlerimizi de bilgilendirirerek daha geniş kilelerle hareket etmemiz gerekmektedir. Yapılacak Nükleer santralin sadece Mersindeki Turizmi etkilemesini düşünmek yanlış olur, Türkiyenin Turizm gelirlerinin yaklaşık %50 sine sahip olan Antalya, Alanyanın burnunun dibinde yapılacak nükleer santralin Türkiyenin Turizm gelirlerine ne kadar darbe vuracağını da hesap etmek gerekmektedir.İşsizliğin arttığı ekonominin çöktüğü şu günlerde birde nükleer santral yaparak Turizmin başkenti olan Antalya ve Alanyadaki tesislerin bir bir kapanmasının önüne geçmenin tam zamanıdır. Krizede ayakta kalmak için kentimize, bölgemize ve Turizme sahip çıkalım.