Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Nevit Kodallı'nın 'Sinfoneitta' başlıklı kompozisyonu, Eskişehir Anadolu Üniversitesi tarafından CD haline getirilecek.
Prof. Dr. Nevit Kodallı'nın yanı sıra Mersin Üniversitesi Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı Öğretmeni Semih Korucu ile Türk besteci İlhan Usmanbaş'ın eserleri söz konusu albüm içinde yer alacak.
8-10 Ağustos 2008 tarihleri arasında Eskişehir Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi'nde Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası tarafından Şef Burak Tüzen tarafından kaydedilen eserlerin, aynı zamanda da CD haline getirileceği bildirildi.
Albümde Kodallı'nın 'Sinfoneitta' adlı kompozisyonunun yanında Semihur Korucu 'Sarsılmışlar İçin Müzik' ile İlhan Usmanbaş'a ait 'Küçük Bir Gece Müziği' adlı kompozisyonu da bulunuyor.
Albümle ilgili olarak açıklamalarda bulunan Mersin Üniversitesi Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı Öğretmeni Semih Korucu, Mersin Üniversitesi'nin 16. kuruluş yıldönümü olan 6 Kasım'a kadar müzikseverlerin arşivinde yer alması beklenen albümün, aynı zamanda da bir kültür hizmeti olarak sunulmasının planlandığını söyledi.
Korucu, daha önce de bir toplu albüm çalışmasında yer aldığını hatırlatarak, tamamen kendi kompozisyonlarından oluşan bir diğer albümün altyapısının hazır olmasına rağmen henüz piyasaya sürülmediğini söyledi. Anadolu Üniversitesi tarafından çıkarılan albümde yer alan 'Sarsılmışlar İçin Müzik' adlı çalışmasını 2006'da yazdığını belirten Korucu, ilk bestelerinde daha çok teorik konularla ilgilenirken, yaşının ilerlemesiyle birlikte insani konuların eserlerinde ağırlık kazandığını dile getirdi. Korucu, "Bestelerimin her birinde farklı şeyler yaptım. Hayat hep başka şeylerle çıktı karşıma. Gördüklerimi anlatmamda müzik hep bana yardımcı oldu. Bunları dinleyenlerle paylaşmak ise yeni şeyler yazmamda teşvik edici bir misyon üstlendi" dedi.
Klasik müzik eserlerinin ancak Kültür Bakanlığı ve devlet desteğiyle albümleştirilerek arşiv imkanı yaratılabildiğine dikkat çeken Korucu, bunun da yeterli düzeyde gerçekleşmediğini belirterek, piyasanın bu eserlere yönelmemesini talebin az olmasına bağladı. Bu durumun da sadece Türkiye için değil, Avrupa için de geçerli olduğunu savunan Korucu, aradaki tek farkın yurt dışında her şeyin kayıt altına alındığını, bir başka deyişle iyi bir arşiv çalışması yapıldığını söyledi.
Buna rağmen Türkiye'de yeni operalar kurulmaya devam edilirken, Avrupa'da böyle bir şey olmadığını, hatta kapanan operaların bulunduğunu ifade eden Korucu, "Çünkü bizde klasik müzik, cumhuriyet öncesi dönemlerde başlamasına karşın cumhuriyet ile birlikte kalıcı bir şekilde gündeme geldi ve her geçen gün artış göstermesiyle birlikte Batı'daki düzeyin her zaman gerisinde kaldı. Ancak kendi geçmişimizle kıyasladığımızda ise sürekli bir gelişme çizgisi görüyoruz" diye konuştu.
Günümüzün iletişim araçlarının klasik müziği de olumsuz etkilediğini söyleyen Korucu, bugünün toplumuyla yüz yıl öncesininki arasında çok büyük farklılıkların olduğunu, Batı'da o dönemlerde insanların operaya giderken şimdilerde ise sinemaya gittiğine işaret etti.
Semih Korucu, Türkiye'deki müzik eğitimini de eleştirerek, 1950'lerde sanatçı yetiştiren ve pedagojik eğitim veren şeklinde bir ayrışmanın yaratıldığını ve buna Türk Müziği Konservatuvarları'nın da eklenmesiyle üçlü bir eğitim sistemine gidildiğini anlattı. Korucu, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Oysa bu üçünün de bir çatı altında olması gerekiyor. Bu kurumlardaki öğrencilerin kimisi öğretmen olmak, kimisi de sanatçı olmak istiyor. Müzik eğitimi alan bu kişiler tamamen birbirlerine yabancı ve birbirlerinin dilini bilmez halde mezun oluyor. Bu durum müziğimizin gelişmesine de olumsuz etki ediyor."
Türk müziğini Batılı formlarda yeniden üretmek konusuna da değinen Korucu, "Bu müzikler tamamen ayrı gelenekler; ne kadar duyarlı ve incelikle davranırsanız davranın, ortaya çıkaracağınız ürün ne o geleneğe ait olacaktır ne de diğerine. Bu, sıcak çayla buzlu çayı karıştırmak gibidir. Şekilci yaklaşımlarla müziğe yeni bir açılım getirmek o yüzden mümkün değil" dedi.