Kentin güneydoğusunda bulunan, bugün ağaçlandırılmış ve park olarak kullanılan 300 m uzunluğunda ve 22 m. yüksekliğinde bir höyüktür.
Burada 1934-1938 ve 1947 yıllarında Hetty Goldman tarafından yapılan arkeolojik kazılarda, yerleşimin Yeni Taş Çağı’nda başladığı ve islam dönemine kadar kesintisiz devam ettiği anlaşılmıştır.
Gözlükule’de MÖ. 3000-2750 arasında tarihlenen Erken Tunç Çağı yerleşimine ait arkeolojik buluntularla karşılaşılmıştır. Burada yerli Akad tipi ve Suriye kökenli seramiklerin bulunması, Yumuktepe’de olduğu gibi, Gözlükule’nin de doğu ile daha yakın İlişkide olduğunu göstermektedir. Tunç Çağlarının sonlarına doğru, Anadolu’daki yerel beylik ve krallıklar üzerinde siyasi egemenlik sağlayan Hitit Devleti’nin ortaya çıkışı da aynı zamana rastlamaktadır.
Gözlükule’de Yeni Taş Çağı’na ait yapı kalıntıları, obsidien araç ve gereçler, ok uçları, küçük mızraklar, seramikler; Bakır Taş Çağı’na ait ölülerin gömüldüğü küpler, çanak-çömlekler, tabanı yuvarlak taşlarla kaplanmış gıda depoları; Bronz Çağı’na ait silahlar, mühürler, dörtgen planlı taş ve kerpiç evler gibi mimari kalıntılar bulunmuştur. Gözlükule’den çıkarılan eserler, Adana ve Mersin müzelerinde sergilenmektedir.
1918’de Kilikya’yi işgal eden Fransız birliklerinden bir topçu grubunun Gözlükule’de konuşlanması, höyükte büyük tahribata neden olmuştur.