Dülük, Gaziantep ilinin 10 km kuzeyinde yer almaktadır. Antik dönemde güney, kuzey,doğu ve batıdan uzanan ticaret yollarının kesiştiği kavşak noktasındaydı. Asurlular döneminde Mezopotomya’dan Kilikya’ya uzanan yolun; Helenistik ve Roma döneminde ise, Antakya ve Kilikya’dan Zeugma’ya uzanan İpek Yolunun güzergahında bulunmaktaydı.
Dülük, antik kent ve kutsal alan olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Antik kent bugün Dülük köyünün kuzey bitişiğindeki Keber Tepesi ve çevresinde toprak altındadır. Kutsal alan ise Dülük Köyü’nün yaklaşık 3 km. kuzeyinde, sedir ve çam ağaçlarıyla kaplı, 1.020 rakımlı Dülük Baba tepesinde yer almaktadır.
Dülük’te Keber Tepesinde yapılan kazılarda Alt Paleotik çakmaktaşı aletler ve bu aletlerin yapıldığı atölyeler bulunmuştur. Bu taş aletler özgün bir karakter kazandığından litaratürde “Dülükien” olarak adlandırılmıştır. Bu dönemde barınma için kullanılan bir mağara (Şarklı mağara) da ele geçmiştir. Bu kalıntılara dayanılarak Dülük M.Ö. 600.000 yıllarına tarihlendirilmekte ve dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olarak gösterilmektedir.
Dülük; Teşup, Zeus ve Jüpiter Dolikhenos inançlarının kült merkezidir. Burada Hitit imparatorluk döneminde (M.Ö. 2.bin) gök ve fırtına tanrısı Teşup’un tapınağı mevcuttu. Teşup sol elinde şimşek demetiyle, sağ elinde çift ağızlı baltayla boğa üstünde durur halde taş üzerine kabartmaları işlenmiş, bronz heykelcikleri yapılmıştır. Helenistik ve Roma döneminde Teşup’un işlevi aynı, fakat sadece adı Zeus, ve Jüpiter olarak değişmiştir. Roma’lı askerler tarafından Jüpiter Dolikhenos kültü sevilip büyük saygı görmüştür. Kendilerine güç versin diye, Jüpiter Dolikhenos’un küçük heykelciklerini kolye olarak boyunlarına takan askerler, bu dini Roma’ya kadar yaymışlardır.
Dülük’de Mitra inancı da yaygındır. Dünyada bilinen yer altına inşa edilen Mitras tapınaklarının (Mithraeum) en büyüğü, Dülük’te Keber Tepesinin güney eteğinde bulunmuştur. İki salonludur. Yer altı Tapınağının mihrabı konumundaki merkezi nişte, Tauroktoni adı verilen boğa öldürme sahnesi kabartma halinde işlenmiştir. Tanrı Mitras, gezegenleri simgeleyen yıldızlar, takım yıldızlarını simgeleyen akrep, yılan ve köpek gibi figürlerin de eşliğinde bir boğayı öldürürken resmedilmiştir.
Astrolojiye göre Yunan ve Roma döneminden önce ekinos boğada idi. M.Ö. 4000-3000 de gerçekleşen Boğa çağının sonu, boğa öldürme sahnesiyle ifade edilmiştir. Perseus takım yıldızının tam boğa üzerindeki konumu, boğayı Perseus’un öldürdüğü kavramını yaratmıştır. Bu sahnede Perseus’un yerine geçen Mitras boğanın gücünü yok etmekte, bahar ekinoksunu boğa burcundan çıkarıp, koç burcuna sokmaktadır. Bu sahne, Boğa çağının sona erdiğini, yeni bir çağın başladığını simgelemektedir.
M.S.1. yüzyılda Tarsus’dan yayılmaya başlayan Mitras kültü, 3. yüzyılda İskoçya ve Büyük Sahra’ya kadar ulaşmıştır. Mitras ayinlerinde kurban edilen boğanın kanıyla hem yıkanılır hem de içilirdi. Böylece yok olan bir çağı simgeleyen boğanın temsil ettiği tanrının gücüne ve ölümsüzlüğüne kavuşulacağına inanılırdı. Dülük Mitras tapınağı 1997 ve 1998 yıllarında yapılan kazılarda bulunmuş olup, Anadolu’da bulunan Mitras yer altı tapınağının ilkidir. Bizans döneminde de Dülük kenti Hititlerden beri süregelen kutsal şehir konumunu başpiskoposlukla devam ettirmiştir.
Bu dönemde “Telukh” adıyla bir eyalet merkezi olmuştur. Arap akınları sırasında Dülük kenti oldukça tahrip olmuş, Başpiskoposluğun 7. yüzyılda Zeugma’ya taşınmasıyla birlikte dini merkez konumunu kaybetmiştir.
Bu tarihten itibaren Gaziantep kalesi çevresinde kurulan yeni bir şehir olan “Ayıntap” Dülük kentinin yerini almaya başlamış ve günden güne küçülen Dülük, Ayıntap’a bağlı bir köy haline gelmiştir.Dülük kutsal alanı ise, evliya Dülükbaba’ (Ejder) nın türbesiyle “kutsal alan” kimliğini günümüze kadar taşımıştır.
Dülük’te geçmişten günümüze gelebilen en eski yerleşim, Keber Tepesinin güneyindeki prehistorik mağaradır. Ayrıca Keber Tepesinin karşı sırtlarında nekropol alanı vardır. Burada çok sayıda kayaya oyulmuş oda mezarları bulunmaktadır. Bu kaya mezarların bazılarının ön odasına taş basamaklarla (Dramos) inilerek ulaşılmaktadır.
Mezar içerisinde lahitler bulunmaktadır. Bazısında dini mitolojik konulu kabartmalar mevcuttur. Bunların birinde ruh anlamına gelen Psikhe’ye Hermes ölünün ruhunu yer altı dünyasına (Hades) götürmesi için yol göstermektedir.Kimi mezarlarda ise baktığını taşa çeviren Medusa başı kabartma olarak işlenmiştir.
Nekropolün doğusunda Mar-Slemun Manastırı’na ait olduğu tahmin edilen iki kaya kilisesi bulunmaktadır. Ayrıca Dülük Köyü’nün doğusunda antik taş ocakları bulunmaktadır. Mühür baskılarını içeren Dülük arşivi kaçakçılar tarafından yağmalanmıştır. Çok sayıda mühür baskısı yurt dışına kaçırılmıştır. Mühür baskıları yüzük taşı ve mühürlerin kil çamuruna basılmasıyla yapılan mühür baskıları üzerinde tanrı, tanrıça, kişiler ve hayvanlar gibi çeşitli resimler mevcuttur. Resmi ve özel mektuplarda, belgelerde, para torbaları ve balyaların mühürlenmesinde kullanılmış olup, mühürlenilen eşyanın güvenliğini sağlamıştır. Bu mühür baskılarından bir gurubu Gaziantep müzesinde teşhir edilmektedir.
Dülükbaba tepesinde, Jüpiter Dolikhenos tapınağının arşitrav parçaları ve taban döşemesine ait yassı blok taşlar az sayıda da olsa toprak üstüne yayılmıştır. Ayrıca burada Jupiter Dolikhenos tapınağındaki görevlilere ait kaya mezarları da bulunmuştur. Taş basamaklarla inilen mezar girişlerinde dairevi biçimli kapak taşları, mezar içlerinde ise girlantlı lahitler mevcuttur. Bunların 17 adedi Gaziantep müzesi tarafından temizliği yapılarak ziyarete açılmıştır.