Vakit Gazetesi Yazarı Abdurrahman Dilipak, ABD kaynaklı Ergenekon Operasyonu'nun mahkeme tarafından çözülememesi durumunda bu yılın eylül ve ekim aylarında bastırılmak üzere bir darbenin kapısının aralanabileceğini belirterek, "Ergenekon, çatışma yoluyla çözümlenemezse, AK Parti'nin oyları düşürülerek 2010 sonunda erken seçime gidilebilir" dedi.
Helikopter kazası sonucu hayatını kaybeden Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüne şüpheli bakılması gerektiğini belirten Dilipak, "Çatlı ile dirsek temasında olan Yazıcıoğlu'nun ortadan kaldırılması, ABD'nin yürüttüğü planın bir ayağı olabileceği aklınızın bir kenarında bulunsun" diye konuştu.
Mazlum-Der Kayseri Şubesi tarafından düzenlenen 'Geçmişteki Darbeler' konulu konferansa katılan Vakit Gazetesi Yazarı Abdurrahman Dilipak, gündemle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Amerika'nın Türkiye'deki derin devletin yapısını değiştirecek bir projesinin olduğunu ifade eden Dilipak, 28 Şubat sürecinden önce Refah Partisi hükümetinin Çatlı'yı desteklediğini söyledi. Ergenekon'un 28 Şubat sürecinden önce planlandığını söyleyen Dilipak, derin devlet içerisindeki kontrol dışı unsurların Erbakan eliyle
tasfiye edileceğini kaydetti.
Dilipak, "Siyasi ve bürokraside yer alan bu unsurların hesaba çekilemeyecek olanı da Çatlı kendisi temizliyordu. Çatlı'nın yanındaki Sedat Bucak ise Çiller'in bir sponsoruydu. Çatlı, Mahsin Yazıcıoğlu ile dirsek temasına girdi. Muhsin Yazıcıoğlu'nu ortadan kaldırılmasının sebebi, bu işler de olabileceği aklınızın bir kenarına tutun. Operasyonla, Alevi, sol ve Kemalist unsurların bir an önce temizlenmesi gerekiyordu. Bu çerçevede komünist unsurlar temizlenecekti. Kontrol edilemeyen unsurlar, Çatlı'yı ortadan kaldırınca Refah Partisi devrildi" şeklinde konuştu.
"28 ŞUBAT SÜRECİ BİR BAŞKALDIRIŞTIR"
28 Şubat'ın ABD'ye karşı bir başkaldırış niteliğinde olduğunu ifade eden Dilipak, "28 şubat ABD ya da NATO, daha doğrusu darbeye karşı bir başkaldırıştır. Komünistler, 'Biz de burada varız' dedi. Bu olay o kadar derinki, mesela PKK onlara hiç de yabancı değil. Apo'nun rolü siyasiydi. Onun da bu oyunda bir rolü vardı. Amerika bu işi bitirmeye kararlı. Ergenekon Operasyonu doğrudan ABD'nin yürüttüğü bir operasyondur. Bugün yapılan operasyonla ABD, bu işi tamamen bitirmeyi istiyor. Kontrolden çıktığı unsurlarının yok edilmesi değil, yeniden yapılandırılması söz konusu. İleriki dönemlerde oraya sakallılar ve baş örtülüler de alınacak. Bunu yaparken de Kemalist, Alevi ve solcu unsurları da temizlenecek. ABD, Özden Örnek raporunu ortaya çıkardı. Abdullah Gül, kendisine sunulan Özden Örnek raporunu masanın altına koydu. O kadar kolay bir şey değil. Büyük bir lokma bu" ifadelerini kullandı.
Uğur Mumcu suikastıyla ilgili açıklamalar da yapan Dilipak, "Mumcu niçin ortadan kaldırıldı? Tabi ki gördüklerinden dolayı. Başka hikayelerle karşılaştı. Apo meselesiyle karşılaştı. 40. odayı gördü diye Uğur Mumcu'yu öldürdüler" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın Büyükanıt ile Dolmabahçe Sarayı'nda yaptığı görüşmeyi de esprili bir dille anlatan Dilipak, "Erdoğan, Büyükanıt ile masaya oturdu. Büyükanıt, Erdoğan'ın aile raporlarını sundu. Erdoğan da, 'inceleyim, sonra görüşürüz' dedi. Dolmabahçe'deki büyük toplantıda ise Erdoğan da Büyükanıt'a ait raporları masaya koydu ve 'Bak bunlar da var. Ama biz sana güveniyoruz' dedi. Büyükanıt da 'Biz de inanmıyoruz. Biz sadece gösterdik' iddiasında bulundu.
"EYLÜL VE EKİM'DE DARBE KAPISI ARALANABİLİR"
Özden Örnek raporunu yayınlayan Nokta Gazetesi'ne yönelik soruşturma açıldığını da hatırlatan Dilipak, konuyla ilgili olarak Taraf Gazetesi'nin olayın üzerine gitmesinin operasyonun son gelişmesi olarak nitelendirdi. Konunun kamuya mal edildiğini söyleyen Dilipak, Ergenekonu mahkemenin çözüme kavuşturmaması halinde bu yılın eylül ve ekim aylarında darbe yaşanabileceğini ileri sürdü. Darbe teorisi hakkında bilgiler veren Dilipak, "Bu olay kamuya mal oldu. Milyonlarca sayfadan oluşan birçok belge var.
Yargı yoluyla kontrol dışı unsurların tasfiyesi gözüküyor. Mahkeme birçok kişiyi alabilir. Ama, karardan hemen sonra mahkeme af çıkarıp, bunların hepsini af edecektir. Binlerce kişi devlet tarafından görevlendirilmiştir. Bunlar da ne yaptıklarının çok da farkında değiller. Mahkeme de bu işin altından kalkamayacak. Zaten birçok engellemeler var. Savcılar görevden alınıyor. Yüksek mahkeme engellenmeye çalışılıyor.
Eğer mahkeme bunu halledemezse önümüzdeki dönemde Türkiye'de eylül ve ekim aylarında bastırılmak üzere bir darbeye kapı aralanabilir. Bu olay sonucunda epey bir adamın işini bitirirler. Çatışma yoluyla da çözülemeyecekse de 2010 başından itibaren de şu an AK Parti anayasal çoğunluktan salt çoğunluğa düştü. Daha sonra da salt çoğunluktan normal çoğunluğa götürülecek. 2010 sonunda ise hükümeti erken seçime götürmek planlanıyor" ifadelerini kullandı.
Şu an darbe sonucu ortaya çıkan 1982 anayasasının yürürlükte olduğunu söyleyen Dilipak, "Hala darbe anayasası var. İç hizmet yönetmeliği yürürlükte. Hala Amasya Kararnamesi yürürlükte. Darbenin bütün şartları hazırdır. Asker yetkilerini kullanacak olursa, darbe yapacak bir zemin oluşturulur" şeklinde konuştu.