İç Anadolu Bölgesi’nde büyük bir bölümü, Doğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde de küçük bölümleri olan Kayseri, kuzeyinde Yozgat ve Sivas, doğusunda Sivas ve Kahramanmaraş, güney ve güneydoğusunda Adana, güneybatısında Niğde, batısında da Nevşehir illeri ile çevrilidir. Kayseri, İç Anadolu platosunun güneydoğu ucunda yer almakta olup, sönmüş bir yanardağ, iki dağ sırası ve bunların arasında kalan plato ve çöküntü alanlarından oluşmuştur. İlin en yüksek noktası olan Erciyes Dağı (3.917 m.) sönmüş bir yanardağdır.
Erciyes, III. Zaman ortalarından başlayarak çeşitli dönemlerde etkinlik gösteren, lav ve tüf püskürten eski bir yanardağdır. Bu özelliği ile Erciyes Dağı türlü yaştaki volkanlardan oluşmuştur. Toros orojenez kuşağı ile İç Anadolu’nun volkanik kütlelerinden oluşan, püskürmelerle ortaya çıkan kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu dağların en önemlisi olan Erciyes’tir. Erciyes Dağı’nın çevresindeki tepe ve platolar Kayseri yöresinin bugünkü yapısını belirlemiştir. Erciyes Dağı üzerinde IV. Zaman’da oluşan buzullar ise aşındırma yoluyla dağın yüksek kesiminde geniş ve derin sirkler (buz yalakları) ortaya çıkarmıştır
Kayseri’yi engebelendiren dağlar üç sıra halindedir. Bunlardan ikisi yer kabuğu hareketleriyle kırılma ve kıvrılmalara uğrayarak yükselmiş dağlardır. Diğer grup ise Orta Toroslar’ın Orta Anadolu’ya kıvrılan bölümünün uzantılarıdır. Bu dağlar birbirinden çöküntü havzalarıyla ve yüksek platolarla ayrılmıştır.
İl alanını engebelendiren birbirine paralel üç dağ grubundan en kuzeyde olanı Erciyes ile başlayıp, Koramaz Dağı’yla (1.900 m.) süren bu dağ sırası, son kabartısını il sınırlarının kuzeyinde, Hınzır Dağı’nda (2.500 m.) gösterir. Koramaz ve Hınzır dağları kırıklı-kıvrımlı dağlar niteliğindedir. Diğer bir dağ grubu, ilin güneyinde Süveğen dağı ile başlar. Aygörmez (2.094 m.) ve Köşkerli (2.000 m.) dağları ile süren sıra, Kepekli dağı (2.225 m.) ile Uzunyayla’ya doğru uzanır. İlin kuzeydoğu-güneybatı uzantılı üç dağ sırasının en güneyindeki son grubunu oluşturan Tahtalı Dağları; Bakırdağı, Beydağı, Soğanlı Dağı ve Gövdeli Dağı gibi kabartılardan oluşmaktadır. Orta Toroslar’ın uzantıları olan bu sıradağın birçok noktası 2500 metrenin üzerindedir.
Kayseri’nin yüzde 49,1 gibi önemli bir bölümü, plato biçimindeki yüksek düzlüklerle kaplıdır. Bunlar bazı yerlerde akarsularla yarılmış yüksek plato düzlükleri, bazı yerlerde de dağlar arasında uzanan ve yine derin vadilerle parçalanmış havzalar durumundadır. Bu tür düzlüklerin bir bölümü, Kayseri ve Develi ovalarının çevresinde yer almıştır. Kayseri Ovası’nın kuzeyi ile Develi Ovası’nın doğu ve batısında yer alan bu platoların yüzeyi yer yer engebelidir. Ova tabanından 100-300 m. yükseklikteki platolar üzerinde tepelik ve dalgalı alanlar da geniş yer tutar. Bunlardan Kayseri Ovası’nın kuzeyinde, Erkilet ile Kızılırmak vadisinin arasında yüksekliği 1.300-1.400 m. olanı volkanik malzeme ile örtülüdür. Bu platolar kalker, marn ve kil gibi katmanlarla andezit, bazalt, tüf gibi volkanik taşlardan oluşmuştur.
Kızılırmak’ın kuzey ve güneyinde 16 km. uzunluğunda, 1.500 m. yüksekliğinde Sultan Sekisi ile Amarat düzlükleri bulunmaktadır. Bunlar kalkerler ve lavlarla örtülü yüksek düzlüklerdir. Ayrıca Uzunyayla ve Zamantı teknesi, akarsularla derin biçimde yarılmış, plato görünümlü havzalardır.
Kayseri İli’nde yer yer dar ve derin boğaz görünümü alan vadiler bulunmaktadır. Bunlardan Zamantı vadisi aynı zamanda tektonik çöküntüdür. İl topraklarındaki çöküntü havzalarının tabanlarında oluşmuş geniş ovalar, genellikle dışarı akışı olmayan kapalı havzalardır. İl sınırlarına Ebülhayır Köyü’nün güneydoğusunda giren Kızılırmak vadisi, Küpeli’nin güneyinde dar ve derin bir boğaz oluşturur. Vadi, Obruk Köyü’ne kadar bu durumunu korur. Obruk’un kuzeyinde genişleyen Kızılırmak vadisi, Mollahacı Köyü yakınında yine dar ve derin bir boğaz biçimini alır.
İl topraklarının kuzeybatısında, Erciyes Dağı’nın kuzeyindeki Kayseri Ovası, yaklaşık 890 km2 lik yüzölçümüyle, Kayseri’nin ve Yukarı Kızılırmak bölgesinin en geniş ovalarından birisidir. Kayseri Ovası’nın doğusunda Karahöyük (Kültepe) ve Engir gölü sazlığı, batısında ise Karasazlık gibi geniş bölümleri kurutulmuş bataklıklardan oluşan ovanın batı kesimi, Anbar ovası adıyla anılmaktadır. İlin ve Erciyes Dağı’nın güneybatısında yer alan Develi Ovası yaklaşık 1000 km2’lik yüzölçümüyle, Kayseri’nin olduğu gibi Yukarı Kızılırmak bölgesinin de en geniş ovalarından biri olup, tektonik bir çöküntü alanında yer almaktadır.
Ovada, çevredeki dağlardan inen akarsular ve kar sularının oluşturduğu taşkınlar sonucu ortaya çıkan Sultansazlığı, Kurbağa, Deve ve Yay Gölleri gibi bataklık ve gölcükler de vardır. Kayseri’de bu ovaların dışında, Gölova (Palas) ve Sarıoğlan ovaları Kayseri Ovası çöküntü alanından, Şarkışla’ya doğru uzanan tektonik çöküntü kuşağındaki küçük ovalardan başlıcalarıdır. Bu iki ova, birbirinden yüksekliği 1.300-1.350 m. olan tepeler ve dalgalı bir alanla ayrılmıştır. Bunlardan 1.106 m. yükseklikteki, 100 km2 yüzölçümlü Gölova (Palas) kapalı bir çanak durumunda olup, üzerinde Tuzla gölü yer almaktadır.
İl toprakları Kızılırmak ve Seyhan havzaları içinde kalmaktadır. İlin önemli akarsuları Kızılırmak havzasında yer alan Kızılırmak, Sarımsaklı Suyu ve Seyhan havzasında kalan Zamantı Irmağı’dır. Ayrıca Kayseri’de bunların dışında irili ufaklı birçok dere ve çay da bulunmaktadır.
Kızılırmak’ın yaklaşık 128 km.lik bölümü Kayseri İl sınırları içindedir. İl topraklarına kuzeybatıda, Ebülhayır Köyü yakınlarında giren Kızılırmak, bir süre kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda aktıktan sonra, yine kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunu alır ve akışına kuzeye doğru dirsek yaparak devam eder. Kızılırmak bir süre aynı yönde aktıktan sonra kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunu alarak Bahçe Köyü’nün güneybatısında il sınırları dışına çıkar.
Kayseri’nin düğer önemli akarsuyu Zamantı Irmağı’dır. Seyhan Irmağı’nın iki büyük kolundan biri olan ve il topraklarındaki uzunluğu 230 km. olan bu ırmak, Uzunyayla ortalarında, Örenşehir Bucağı yakınlarında Şerefiye Köyü’nde doğar. İlk kaynaklarını Uzunyayla’dan aldıktan sonra kabaca kuzey-güney doğrultusunda akar. Derin vadiler içinde akarken Boran, Çermişek, Kuş, Tahtacık, Bercan, Tahtalımezar, Kuru ve Alagöz gibi çay ve dereleri de ona katılır.
İl sınırları içerisinde yer alan göllerden bazıları sazlık ve bataklıklar durumundadır. Develi Ovası’nın güneyinde yer alan Sultansazlığı çok sayıda dereyle sulanmakta olan geniş bir bataklıktır. Bir bütün halinde olmayıp, adacıklar biçiminde parçalanmış olan sazlıkta birtakım küçük gölcükler de oluşmuştur. Eğrigöl ve Sarp Gölü bunlar arasındadır.
Develi Ovası’nın ortasında, yaklaşık 94 km2 lik bir alan kaplayan suları tuzlu olan Yay Gölü’nün derinliği ancak 2 m.ye ulaşabilmektedir. Yaz aylarında göl sularının bir bölümü çekilince tuz yüzeye çıkar. Sarıoğlan İlçesi’nin güneybatı kesiminde, Palas Ovası’ndaki Tuzla gölü, sazlık ve bataklıktır. Bu gölden de tuz elde edilebilmektedir. İl merkezinin 13 km. kuzeydoğusunda ise Engir Gölü yer almakta olup, 0.4 km2 lik bir alanı kaplar. Yüzölçümü 16.917 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre; toplam nüfusu 1.060.300’dür.
Orta Anadolu ikliminin hakim olduğu Kayseri’de kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar ise sıcak ve kuraktır. Ancak iklim, yükseltiye göre yer yer farklılıklar göstermektedir. Buna bağlı olarak, çukurda kalan bölgelerde daha yumuşakken, yaylalardan dağlık kesimlere doğru gidildikçe sertleşir. Yağış miktarı ise, ilin yüksek kesimlerinde yer alan bölgelerinde daha fazladır. İli’in birçok yerinde bozkır iklimi özellikleri vardır. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Yüksek yerlerde ise yayla iklimi hüküm sürer.
İl topraklarında, dağ ve tepelik alanlarda da bozkır bitki örtüsü egemendir. İlin yüksek kesimlerinde yer yer iyi orman örtüsüne de rastlanırsa da topraklar genellikle orman ve çalılıklar ile kaplıdır. İlin güney kesiminde Toros Dağlarının yer aldığı bölümde karaçam, kızılçam, göknar, ladin ve meşe türleri bulunmaktadır. Dağlar arasındaki çöküntü havzalarında ve ovalarında önceleri bozkır örtüsünün egemen olmasına karşılık, bu kesimler daha sonra geniş ölçüde tarım alanı durumuna getirilmiştir. Dağların etek bölümleri ise genellikle bağlık ve bahçeliktir.
İlin ekonomisi, tarım, hayvancılık, halı ve el dokumacılığı, sanayii, turizm, madencilik ve ticarete dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, arpa, buğday, şeker pancarı, patates, çavdar, mısır, soğan, nohut, kuru fasulye, ay çiçeğidir. Ayrıca sebze ve meyve de üretilmektedir. Kayseri’de meyve suyu fabrikalarının kuruluşu meyveciliğin gelişmesini sağlamıştır. Zerdali, kayısı, armut, erik, elma ve ceviz yetiştirilir. Hayvancılıkta ise koyun, kıl keçisi, manda, at, sığır, tavuk, hindi ve yetiştirilip, arıcılık yapılmaktadır. Hayvancılığa bağlı et ve et ürünlerinden sucuk ve pastırması ile ünlüdür. Kayseri ve çevresinde el dokuması, döşeme yaygıları, halıları yapılmaktadır. Bunların desenleri, renkleri ve kaliteleri çeşitli olup, havları kısa atkı ve çözgüleri pamuktan, düğümleri yündendir. Son yıllarda düğümlerde yapay ipek de kullanılmaktadır.
Kayseri, elverişli ulaşım ve enerji olanakları ve zengin yeraltı kaynaklarının yanı sıra sanayisi de gelişmiş illerdendir. Cumhuriyetin ilanından sonra sanayi yönünden Kayseri’ye ağırlık verilmiştir. 1926 yılında Bünyan Halı İpliği Fabrikası, Kayseri Tayyare Fabrikası ve Tank Tamir Fabrikası, 1927 yılında açılan Ankara-Kayseri demiryolu, 1929’da yöreye elektrik sağlamaya başlayan Bünyan Hidroelektrik Santralı, 1930’da yapılan Kayseri-Sivas-Samsun karayolu, 1933 yılında yapılan ve İli Akdeniz’e bağlayan Kayseri-Ulukışla demiryolu ve 1935 yılında kurulan Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası İlde sanayiinin gelişmesine katkısı olan önemli kamu yatırımlarıdır. Orta Anadolu Krom İşletmesi, Kayseri Pamuklu Sanayii Müessesesi, Çinko, Kurşun, Metal Sanayii, Şeker Fabrikası, Yem Fabrikası belli başlı sanayi kuruluşlarıdır.
Kayseri’de kış ve doğa sporlarının rolü ekonomide önemlidir. Erciyes Dağı Kayak tesisleri ile Tekirbeli’ndeki tesisler kış sporları merkezidir. Ayrıca çeşitli kuşların yaşama, konaklama ve üreme alanı olan Sultansazlığı da önemli turizm merkezidir. Bayramhacı Köyü yakınındaki Bayramhacı Kaplıcası, Yeşilhisar İlçesi güneyindeki Dutluk İçmesi de turizm açısından önemli yerleridir.
Kayseri yer altı kaynakları bakımından da zengin olup, il topraklarında tuğla ve kiremit hammaddesi, krom, alimünyum, bakır, kurşun, çinko, prit, demir, kaolin, ponza taşı, jips, diatomit, sanayi kili ve linyit yatakları bulunmaktadır.
Kapadokya Bölgesi’nde önemli bir yerleşim alanı olan Kayseri (Kaisareia), M.Ö. 4000 ile M.S. 2000 olmak üzere 6000 yıllık bir tarihe sahiptir. M.Ö. 2000 yıllarında Anadolu’ya gelen Hititler, Kayseri’ye 22 km. uzaklıkta bulunan Kayseri Ovasının en büyük şehri ve Anadolu’nun en büyük höyüklerinden biri olan Kültepe (Kaniş) şehrini kurmuşlardır. Kültepe’nin hemen yanında yer alan Karum’da (Pazarşehir) yapılan kazılarda bu döneme ait çivi yazısı ile çeşitli yazılı tabletler bulunmuş ve bu tabletlerden Asurlu tüccarlarla Hititli yerliler arasındaki ticari ilişkilere ait bilgiler elde edilmiştir.
Kültepe, M.Ö. 4000 yılından Roma devri sonuna kadar devamlı bir yerleşim yeri idi. Ayrıca Kayseri’nin 68 km. kuzeydoğusunda, dağlık bir bölgede Helenistik ve Roma dönemlerinde uzun süre önemli bir kale olarak kullanılan Kululu adlı bir yerleşim yeri daha kurulmuştur. Kültepe ve Kululu, Tabal Krallığının da önemli şehirlerindendir. M.Ö.XI. ve VII.yüzyıllarda ise bu krallığın merkezi, Erciyes’in eteğinde yer alan Kaisareia (Mazaka)’dır. Bu bölge, M.Ö. VI. ve V.yüzyıllarda Med ve Perslerin egemenliği altında kalmıştır.
Kapadokya Kırallığı, MÖ. 332 tarihinde Gaziura (Turhal) da I. Ariarathes tarafından kurulmuştur. Kral IV.Ariarathes zamanında Mazaka başkent yapılmış ve bu tarihten itibaren şehirde sikke darp edilmeye başlanmıştır.
M.S. 17 yılında Romanın bir eyaleti olan bu bölgenin yönetimi için Roma’dan vali gönderilmiştir. Bugünkü Kayseri de, ismini Kaisareia’dan almıştır. 395 yılında Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu içerisinde kalan Kaisareia, politik alanda olmasa bile ticaret alanındaki önemini günümüze kadar koruyabilmiştir. Kaisareia, nüfusu 400 bin olan ve saray, kitaplık, misafirhaneler, cüzzam hastanesi, kilise gibi yapıların bulunduğu büyük bir şehir konumundadır.
691 ve 721 yıllarında Kaisareia, kısa sürelerle Arapların akınına uğramış ve Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Anadolu Selçuklularının egemenliğine girmiştir. Bundan sonra şehir süratle gelişmiş, cami, medrese, han, hamam ve çeşmeler yapılmıştır. Bir süre Danişmentlilerin merkezi olan Kayseri, Sultan I.Alaaddin Keykubat zamanında Anadolu Selçuklularının Konya ve Sivas’la birlikte üç önemli başkentinden biri olmuştur. Selçukluların Kösedağ Meydan Savaşı’nda (1243) Moğollara yenilmesinden sonra Anadolu’nun büyük bir bölümünde olduğu gibi Kayseri’yi de Moğol Valileri yönetmiştir.
Kayseri, Eretna Devletinin hakimiyetine girmiş (1341-1381), onları Kadı Burhaneddin Ahmet dönemi izlemiştir. Osmanlılar 1398 yılında burayı ele geçirmiş ancak Yıldırım Beyazıt’ın Ankara Savaşı’nda (1402) yenilmesinden sonra Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları yöreye hakim olmuştur. Yavuz Sultan Selim’in 1515’te, İran seferi dönüşünde Kayseri, Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Osmanlı Döneminde önce Karaman, ardından Ankara Eyaletine bağlı bir sancak olmuştur. 1839 tarihinde Bozok Eyaletinde, 1867 tarihinde de bağımsız sancak merkezi olarak Osmanlı idari taksimatında yerini aldı.
I.Dünya Savaşı'ndan sonra Develi yöresi bir süre Fransız işgali altında kalmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlıların Haymana'ya kadar ilerlemesi üzerine TBMM 24 Temmuz 1921'de hükümet merkezinin Kayseri'ye taşınmasına ve Ankara halkının da buraya göç etmesine karar vermişti. Bunun için Kayseri lise binası TBMM toplantıları için hazır duruma getirilmiştir. Ankaralıların bir bölümü Kırşehir üzerinden buraya göç ettirilmiştir. Ancak, Sakarya Savaşı'nın (1921) kazanalıması üzerine bu karardan vazgeçilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1924’te il konumuna getirilmiştir.
Kayseri’den, Kültepe (Kaniş) Örenyeri, I.Iustinianus’un yaptırdığı, Selçukluların, Karamanoğullarının ve Osmanlıların onardığı Kayseri Kalesi antik çağlardan günümüze gelen eserler arasındadır. Selçuklu Döneminden; Kayseri Ulu Camisi (1281), Karatay Kervansarayı (1227), Hasbek Kümbeti (1184-1185), Han Camisi (XIII.yüzyıl), Han Kümbeti (1235), Seracettin Medresesi (1238), Battal Camisi (XII.yüzyıl), Eski Bedesten (XIII.yüzyıl), Hunat Hatun Camisi (1237), Hunat Hatun Kümbeti (1237), Hunat Hatun Medresesi (1237), Hunat Hatun Hamamı (1240), Karatay Hanı (1240), Sahabiye Medresesi (1267-1268), Hacı Kılıç Camisi (1249-1250), Hacı Kılıç Medresesi; Eretna Döneminden; Emir Sahap Türbesi (1327), Kadı Mescidi (1338), Köşk Medrese (1339), Zengioğlu Emirzade Mehmet Türbesi (1345), Emir Erdoğmuş Türbesi (1348), Emir Ali Türbesi (1350), Şah Kutlu Hatun Türbesi (1350), Haydar Bey Köşkü, Ali Cafer Türbesi, Sırçalı Kümbet (1350), Sezgeldi Türbesi (Dede Kümbeti) (1364), Yeşilhisar Ulu Camisi (1346),;
Osmanlı Döneminden; Kara Mustafa Paşa Kervansarayı (1660), İsa Kümbet Camisi (1554-1555), Kubaroğlu Mescidi (1560-1561), Kurşunlu Camisi (1585), Büyük Bürüngüz Daniş Ali Bey Camisi (XVI.yüzyıl), Yanıkoğlu Camisi (1748), Cıncıklı Cami (1664), Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Külliyesi (1670), Molu Köyü Camisi, Gürpınar Köyü Camisi, Şeyh Tacettin Türbesi (1513), Şeyh Seyfullah Türbesi (1545), Esma Hatun Türbesi, Gavremoğlu Çeşmesi (1508), Göllü Çeşme (1551), Oduncu Çeşmesi (1582), Bedesten (1437), Kapalı Çarşı (1853) , Pirinççiler çarşısı (1552), Hacı Efendi Çarşısı (1884), Kazancılar çarşısı (1935), Şahruh Köprüsü (1538), Saat Kulesi (1919), Kadı Hamamı (1542), Güpgüpoğlu Konağı (1419-1497), Gavremoğlu Konağı (1774), Raşit Efendi Kütüphanesi (1796), Vezirhanı (1727); ayrıca Endürlük Kilisesi, Yanartaş Rum Kilisesi, Tomarza Kilisesi bulunmakta olup, Kayseri evleri Türk sivil mimarisinin önemli yapılarındandır.
Ayrıca, Hasanarpa İçmecesi, Yeşilhisar İçmecesi, Bayramhacı kaplıcası, Tekgöz Kaplıcası, Sarımsaklı Barajı, Sultansazlığı, Derebağı Şelalesi, Kapuzbaşı Şelaleleri, Pınarınbaşı, Gesi Bağları, Erkilet Bağları ve Erciyes Dağı ilin doğal güzellikleri arasındadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.kayseri.gov.tr adresinden ve Erdem Yücel arşivinden alınmıştır.