Erciyes Üniversitesi Atatürk İlkeleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Serdar Sakin, değeri anlaşılamamış Türk kahramanlarından biri olduğunu belirttiği Mehmet Şükrü Paşa hakkında bilgi verdi.
Mehmet Şükrü Paşa'yı, Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında yetiştirdiği iyi bir komutan iyi bir dilci ve iyi bir matematikçi olarak niteleyen Sakin, "Mehmet Şükrü Paşa, 1857 yılında Erzurum'da doğmuştur. Balkan Savaşları çıktığı sürede yani Karadağ ilk defa Osmanlı Devleti'ne savaş ilan ettiği sırada Osmanlı Devleti Genelkurmay Başkanlığı Mehmet Şükrü Paşa'yı Edirne Müstahkem Mevki Komutanlığı'na atamıştır. İşte bu mevkiden sonrası Mehmet Şükrü Paşa'nın kahramanlığını ortaya çıkarmıştır. Zira çok fazla
cephaneye sahip olan Bulgar ve Sırp ordularının, Edirne'yi kuşatması üzerine kendisine verilen yazılı metinde, Edirne'yi 40 gün koruması istenmiştir. Fakat o, ifade edilen 40 gün değil tam 155 gün, yani 5 ay 5 gün Edirne'yi savunmuştur. Peki bu savunma normal bir savunma mıdır? Hayır, değildir çünkü Mehmet Şükrü Paşa açlığa, susuzluğa, tüm askerlerini bu yoklulara rağmen kenetlemiş ve 155 gün savunmayı başarmıştır. Onlar süpürge tohumundan yapılmış ekmekler yiyerek, at eti yiyerek, kurbağa eti yiyerek
hayatlarını sürdürdüler ve buna dayanabildiler. Bu savunma sırasında Mehmet Şükrü Paşa'nın söylemiş olduğu çok önemli bir söz var. Savunmanın en şiddetli anında askerlerini karşısına alır ve şunları ifade eder: 'Düşman mevziyi geçtikten sonra şehit olursam, kendimi şehit kabul etmiyorum. İtler ve kuşlar etlerimi çeke çeke yesinler, parçalasınlar, lime lime etsinler. Düşman hatlarımı geçmeden şehit olursam bizden sonra gelecek nesiller değerimizi anlayacaklar ve üzerimize bir abide dikecekler.' İşte burada
ifade edilen abide, maalesef Osmanlı Devleti'nin son yıllarındaki itilafçılık, ittihatçılık ideolojilerinin meydana getirdiği bir kargaşa ortamında Mehmet Şükrü Paşa halka tanıtılmamış, bu eksiklikten dolayı 1998'e kadar Mehmet Şükrü Paşa adına hiçbir anıt veya bir abide dikilememiştir" dedi.
"HALKIN ONU GÖRMESİ ENGELLENDİ"
"Mehmet Şükrü Paşa, Edirne'yi 155 gün savunduktan sonra 26 Mart 1913'de hiçbir imkanı kalmadığı için teslim olmuştur" diyen Sakin, "İyi bir komutan olduğu şu olaylardan anlaşılabilir. Ertesi gün Bulgar Kralı Ferdinand, Edirne'ye büyük bir askeri törenle girmiş, öğleden sonra yine büyük bir askeri tören düzenleyerek bu kahraman Türk askerine kılıcını tekrar geri vermiştir. Bulgar kralının yaptığı bu hareket, Mehmet Şükrü Paşa'nın önemini ortaya koymaktadır. Fransızların da yaptığı bu savunma sebebiyle ona
bir şeref kılıcı ve bunun yanında binlerce imzanın bulunduğu altın bir kitap hediye etmesi, verilen önemin göstergesidir. Hediye edilen bu kitabın ön sözünde şu ifadeler yer almaktadır: 'Her taraftan tehdit altında kalan devletinizin en çaresiz bulunduğu anda sizin buna baş kaldırmanız dünyayı hayretler içerisinde bırakmıştır. Sayıca 10 mislinizi bulan düşmana karşı dünya tarihinin kaydettiği muhteşem mukavemetlerden birini gösterdiniz.' Fransızlar dahi Mehmet Şükrü Paşa'ya hakkını vermiştir. Ancak dönemin
Osmanlı yöneticileri paşaya bu gerektiği hakkı verememiştir. Peki ne yapmışlardır? Mehmet Şükrü Paşa yaklaşık 6 aylık bir Sofya sürgünü, yani Bulgaristan esaretinde kaldıktan sonra ülkeye dönmüştür. Ülkeye döndüğünde sınırda perdeleri inik bir vagonla İstanbul'a kadar getirilmiştir. Yani halkın ve çevredekilerin Mehmet Şükrü Paşa'yı görmesi engellenmiştir" şeklinde konuştu.
"PAŞAYA GEREKLİ İHTİMAM GÖSTERİLMEDİ"
Sakin, "Sirkeci Garı'nda alınan Mehmet Şükrü Paşa, yine perdeleri inik kapalı bir faytonla Şişli'deki evine, 'Halk seni linç edecek' diye getirilmiştir. Yani paşanın yaptığı bu savunmaya dönemin üst düzey yöneticileri gerekli ihtimamı göstermemişlerdir. 'Halk seni linç edecek' sözleri ise uydurma bir sözdür. Mehmet Şükrü Paşa Sofya'daki esareti sırasında siyatik hastalığına yakalanmıştır. Bu siyatik hastalığının tedavisi için Bursa kaplıcalarına gitmiş kaplıcaların dönüşünde zatürreye yakalanarak 5
Haziran 1916'da İstanbul'da vefat etmiştir. Haziran ayı da bu nedenle böylesi önemli bir komutanın ölüm yıl dönemi özelliğindedir" diyerek sözlerini sonlandırdı.