22
Aralık
2024
Pazar
EKONOMİ

Ekonomiyi bekleyen tehlikeler

Yeni yılın ilk günlerinde Türkiye ekonomisinde sağlanan istikrarın devamı kafalarda soru olmaya devam ederken, 2005 yılı ekonomisine, ekononomistlerden tam not geldi.

Geçtiğimiz yılı ekonomik istikrar ve sürdürebilir büyüme adına kazançlı yıl bulan ekonomistler, bu istikrar ve sürdürebilir büyümenin devam etmesi için yabancı sermeyenin ülkemize sıcak para yerine fizik yatırım şeklinde girmesi ve işsizlik sorununa çözüm bulunmasının gerekliliğinden yana. 2006 yılındaki ekonomik kaygıları da dile getiren ekonomistler, Türkiye ekonomisini içinde bulunduğumuz yılda Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları, AB'den gelecek tarama raporları, Irak'ta Kürt Devleti kurma çalışmaları, ABD'nin büyük ortadoğu projesi ve Kıbrıs meselesi gibi 5 tehlikenin beklediğini kaydetti.

Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Erdem,  2005 yılı ekonomisinin değerlendirmesini yaparken, 2006 yılında Türkiye ekonomisi bekleyen tehlikeler hakkında da bilgiler verdi.

Genel hatları ile 2005 yılı ekonomisinin Türkiye için bir kazanç yılı olduğuna işaret eden Prof. Dr. Ekrem Erdem, bu yılda fiyat istikrarının sağlandığını, enflasyonun düştüğünü, daha da önemlisi 2005 yılının, sürdürebilir büyümenin üst üste yaşandığı 4. yıl olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ekrem Erdem, "Türkiye'de ilk kez üst üste 4 yıl sürdürebilir büyüme yaşandı. Bu ekonomimiz açısından önemli bir gelişme. Ayrıca enflasyon rakamları 2005 yılında 40 yıl önceki rakamlara döndü. Faizler yüzde 50'lerden yüzde 14'lere geriledi. Faizlerin düşmesi ile birlikte tüketim mallarına olan talep arttı. Piyasa canlandı. Hem tüketici ve hem üretici açısından patlamanın yaşandığı yıl oldu. Konut, taşıt ve ihtiyaç kredilerine olan talep arttı. Mal alım satımı arttı. Faizlerin düşmesi ile devletin borçları hafifledi" dedi.

Ekonomideki bütün bu olumlu tablolara rağmen ülkedeki cari açığın fazla olduğunu, reel faizlerin ise uluslararası standartların üzerinde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ekrem Erdem, "Dışarı satılan mal ve hizmetler ile dışarından alınan mal ve hizmetler arasındaki farkın meydana getirdiği ekonomideki cari açık geçtiğimiz yıl arttı. Bu açık GSMH'nin yüzde 6'sı dolayında. AB ülkelerinde bu rakamın yüzde 5'lerin altında olduğu gözönünde bulundurulduğunda, cari açık ekonomimiz için olumsuz tablolar arasında. Bu konunun Hükümet tarafından ciddiye alınması, cari açığın yüzde 5'in altına yüzde 4-3'ler seviyesini indirilmesi gerekir. Bu konuda Türk parasının dövizden daha değerli olması da önemli etkenler arasında. Dövizin piyasada belirli düzeyde seyretmesine rağmen ihracatta yaşanan patlama ise sevindirici olurken, bunda Hükümetin ihracatçıya sağladığı kolaylıklar ve teşvikler önemli etken. Fakat buna fazla güvenilmemeli, döviz sorununa piyasayı tedirgin etmeden çözüm bulunması gerekir" diye konuştu.

Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem, ülkedeki ekonomik istikrar ve kalkınmanın sürdürebilmesi açısından yabancı sermayenin önemli olduğunu, fakat bu sermeyenin sıcak para yerine fiziki yatırım şeklinde olmasının gerektiğine dikkat çekerken, "Ülkeye yabancı sermaye girişiminde sıcak para iyi gün dostu. Kötü günde bu paradan yararlanamazsınız. Şuanda borsamızın yüzde 65'ine yabancılar hakim. Biz gelişmiş ülke olmadığımızdan, kendi sermaye birikimimiz zayıf olduğundan dolayı bu durum bizim için sıkıntı olabilir. New York, Tokya gibi uluslararası birçok borsada bile, bizdeki kadar yabancı yatırımcının hakimliği yok. Bunun yarı yarıya olması, bizce en mantıklı olanıdır. Çünkü bir siyasi, ekonomik krizde borsadaki yabancıların sıcak parası kaçar ve borsada çöküş yaşanır. Bundan dolayı ülkemize gelen yabancı yatırımların, sıcak para yerine fiziki yatırım şeklinde olması gerekli. Özelleştirmeyle birlikte hazır kurulu tesislerin yabancılara satılması da, yabancı sermayenin bu şekilde gelmesi için yetersiz" şeklinde konuştu.

Açıklamasında, 2006 yılında Türkiye ekonomisini bekleyen tehlikeler konusuna da değinen Prof. Dr. Ekrem Erdem, bu tehlikelerden en büyüğünün siyasi çalkantı olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Ekrem Erdem, ekonomiyi bekleyen tehlikeleri şöyle özetledi: "2006 yılında Türkiye ekonomisini bekleyen tehlikelerden biri Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları. Bu konuda muhalefet ve iktidar arasındaki arasındaki anlaşmazlık ve tartışma, ekonomik istikrarı olumsuz etkileyecektir. İkinci tehlike de AB'ye tam üyelik müzakereleri çerçevesinde, AB'nin ülkemizdeki sektörlerde yaptığı tarama sürecinden gelecek raporlar. AB'nin Türkiye için sektör raporları açıklandıkça, bazı raporlar suratımıza şamar gibi yapışabilir. Üçüncü tehlike de Irak'taki gelişmeler konusu. Irak'ta Kürt Devleti oluşum faaliyetleri ülkemiz açısından siyasi ve ekonomik açından tehlike arz etmekte. Bu bir yara ve yara derinleşiyor. AB ve ABD'nin, Kürt Devleti konusunda yaklaşımları gözönüne alındığında, Hükümetin bu konuda çok akılcı politika izlemesi gerekli. Bunun da bir kolu olan terörü de bitirmek için o yöredeki yoksulluğu ve cahilliğin kurutulması gerekir. Cehalet ve yoksulluğu kurutmadan terörü bitirmeniz mümkün olmaz. Diğer bir tehlikede de ABD'nin büyük ortadoğu projesi. ABD'nin İran ve Suriye'ye yönelik tehditkar tutumları var. ABD'nin, İran yada Suriye'ye saldırması durumunda, Türkiye ekonomisi ciddi bir şekilde baltalanır. Bunun faturası Irak savaşından daha kötü olur. Ayrıca Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler kökündün sarsılır. Son konu ise Kıbrıs. Kıbrıs hem AB'ye tam üyelik, hemde ekonomik istikrarın devamı yolunda en ciddi tehlikelerden. Kıbrıs çözümü zor olan bir mesele. Türkiye'nin AB ile ilişkilerini sarsacak, tehdit edecek durumda. Kıbrıs konusu muhalefet için de önemli koz. Muhalefet r'ler seviyesini indirilmesi gerekirözellikle bu konuda, iktidarın üzerine giderek her geçen gün hata yapmaya zorlayacak".

.
Yayın Tarihi : 4 Ocak 2006 Çarşamba 14:29:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?