1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

İstanbul’un Akciğerleri Hançerleniyor

Karayollarına genel müdür olmuş bir zat, bir TV kanalında konuşuyor: ‘’Müjdeler olsun (!). Boğaziçi’ne üçüncü köprüyü yapıyoruz. Üçüncü köprü, ikinci köprünün kuzeyinde yapılacak. Tarabya – Beykoz arası mı, yoksa daha kuzey mi şimdilik söylemeyelim. Köprüde 3 gidiş, 3 geliş şerit olacak. Üstelik demiryolu da geçecek. Transit yük taşımacılığını bu köprü yüklenecek; FSM Köprüsü bu yükten kurtulacak. İki yakada yapılacak köprü bağlantı yolları 300 kilometreyi bulacak. Merak etmeyin; doğayı tahrip etmeyeceğiz; yolları kâh tünel, kâh viyadüklerden geçireceğiz.’’ Söylenenler motomot bunlar değil ama ben özetlemiş oldum.

Yeterli bilimsel ve kentsel araştırmalar yapmadan, ülke, bölge, kent planlamasını gerçekleştirmeden, çalışmaları kamuoyu ile tartışmadan köprü gibi önemli bir inşaata girişmek, ancak bizler gibi demokrasi rolünü oynayan, ama kültür ve kafaca geri kalmış ülkelerde rastlanabilecek davranışlardır. İstanbul’un akciğerleri konumunda olan, bir yakada Belgrad, diğer yakada Şile ormanları, diğer yeşil alanlar, su havzaları ucundan kenarından kemirilecek, otoyol kenarında yeni yerleşim alanları oluşacakmış; kimin umurunda?

Bu köprü kente zarar verecektir

Yukarıda da özetlediğimiz gibi kentin akciğerlerini oluşturan, kentin soluklanmasını gerçekleştiren yeşil kuşağı hançerlemeye hakkımız yoktur. Bu kenti gelecek kuşaklara yaşanabilir bir kent olarak bırakmamız boynumuzun borcudur. İkincisi, yeşil alan tahribatı, yapılacak köprü ve güzergâhından ibaret kalmayacak, yeni köprü çevresinde yeni yerleşim bölgeleri oluşacaktır. Her yapılan yeni köprü, İstanbul’un kuzey yönüne yayılmasına neden olmuştur. Bu yayılma, lüks ikamet ve ticaret alanları yanında çarpık yerleşimleri, gecekonduları da beraberinde getirmiş, trafik ve alt yapı sorunları yaratmıştır. Bu öyle bir kısır döngüdür ki, aynı oluşum üçüncü köprü ile devam edecektir. Bu rantın önünde hiçbir imar yasağı, hiçbir kolluk kuvveti duramayacaktır. Kıtalar ve kentler arası düşünülen yeni köprü, zaman içinde kent içi arterlerin bir parçası durumuna gelecektir.

Bu köprü gereksizdir

Ticari kamyon ve TIR’larla yapılan, karşıdan karşıya transit yük taşımacılığı, 2,5 milyon ton / gün kadardır. Bu taşıma, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üzerinden yapılır. Bu araçlar ve kentler arası yolcu otobüsleri, miktar olarak köprüden geçen tüm araçların yüzde 5’i mertebesindedir. FSM Köprüsü trafiğinin % 5 oranında eksilmesi, köprüye hiçbir ferahlık getirmeyecektir. Transit yük araçlarına tahsis edileceği söylenen yeni köprünün acaba doğru bir fizibilitesi yapılmış mıdır, hiç zannetmiyorum. Kaldı ki, Marmaray transit demiryolu hattının tamamlanması ile yük taşımacılığının önemli bir kısmı da yeni demiryolu hattına kayacaktır. Köprüden geçeceği planlanan demiryolu neyin nesidir? Marmaray projesine paralel ikinci demiryolu nereden nereye gidecektir? Bunların da açıklaması yok.

Bu köprü kent plan ve kararlarında yer almamıştır.

Uluslar arası ilke kararlarında ve kentin planlanmasında bu köprünün gereksizliği saptanmış, plan ve kararlarda yer almamıştır. Yeni düzenlenen çevre düzeni planlarında, 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu kararlarında yer almadığı gibi; Paris, Bern, Rio ve Avrupa kentsel oluşum şartlarına da aykırıdır.

Buna karşın Hükümet, köprü ve çevre yolları güzergâhını İstanbul ve komşu belediyelere ait planlara işleterek projeye meşruiyet kazandırma çabasına girmiştir. Yandaş belediye meclislerinden müspet kararlar çıkarsa hiç şaşırmayın.

Bu köprünün yapılmasındaki ısrarın nedeni nedir acaba?

Yukarıda söylediklerimiz, konu ile ilgilenen hemen herkesin aşağı yukarı bildiği hususlardır. Köprüyü gerçekleştirecek icra kuvvetinin de bunları bilmemesi düşünülemez. Öyle ise, yeni köprünün yapılmasındaki ısrarın nedeni nedir acaba? Yoksa politik bir heves olmasın? Öyle ya. Birinci Boğaziçi Köprüsü’nü Sayın Süleyman Demirel gerçekleştirdi. İkinci Fatih Sultan Mehmet köprüsünü Turgut Özal merhum gerçekleştirdi. Liderler, yaptıkları birçok işin yanında, gerçekleştirdikleri bayındırlık eserleri ile anılır, kente damgalarını vururlar. Köprülerin ismi ne olursa olsun, köprüyü kullanan İstanbullunun bilinçaltında bu liderlerin isimleri yer etmiştir. O halde? Bu günün lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da sevdiği ve benimsediği İstanbul kentine, adını anımsatacak bir damga vurmak istemesinden daha doğal bir şey olamaz. Gerçi Sayın Başbakan, 1995 yılında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken ‘’Üçüncü köprü bir cinayettir’’ sözünü etmiştir ama o zamandan bu zamana geçen 15 yılda her iki köprünün de altından çok Boğaz akıntıları geçmiş, çok sular akmıştır.

Mevcut köprülerin yoğun trafiğine nasıl çare bulunabilir?

Şüphesiz ki, yeni köprüler yaparak, bireysel araç trafiğini teşvik ederek değil. Çare, köprüleri kullanmadan iki yaka arasında işleyecek raylı toplu taşıma, metro sistemlerindedir. Bu proje nasıl gerçekleşir? Bir doğru hat üzerinde gidip gelen taşıma araçları hiçbir zaman ulaşım sorununu çözmez. Köprü üzerinden geçirilen ‘Metrobüs’ de geçici bir çözümdür. Maslak – Şişhane metrosu ve daha sonraki Yenikapı uzantısı ve de Halkalı – Gebze Marmaray metroları da trafik derdine deva olamayacaklardır. Çünkü, metrolarda her biri kendi başına bir uçtan diğer uca giden hatlar değil, ‘metro ağları’ trafik sorununu çözer. Bütün dünya metroları, ağ şeması üzerine kurulmuştur.

Bizim İstanbul için yapabileceğimiz en acil ve öncelikli çözüm, Boğaz’ın altından metro hattı geçirerek, Levent metro istasyonu ile Üsküdar Marmaray istasyonunu birbirine bağlamak olmalıdır. Bu bağlantı, şüphesiz ki Boğaziçi Köprüsü trafiğinde rahatlama yaratacaktır. Çünkü Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan anket, sayım ve istatistik çalışmaları göstermiştir ki, Boğaziçi Köprüsünü kullanan araçların yüzde 89’u kuzeyden, Beyoğlu yakasından, yüzde 11’i güneyden, İstanbul yakasından karşıya geçen ve dönen araçlardır. Boğaz’ın altından geçecek Levent – Üsküdar metro bağlantısı, ağ şemasının nüvesi olacaktır. Bu şema, zaman içinde geliştirilerek metro ağı oluşturulacaktır. Tabii ki trafik master planlarında belirlenecek gereksinimlere göre. Delme tünelli Boğaz alt geçişinin, güzergâh kotlarına göre, teknik açıdan olanaklı ve de fizibl olduğu, Prof. Dr. Semih Tezcan’ın proje çalışmaları ile doğrulanmış bulunmaktadır.

Köprüyü kullanan araç sahiplerinin ancak % 11’inin İstanbul tarihi yarımada ve batı yerleşimlerinden, % 89’unun Beyoğlu yakası ve kuzey yerleşimlerinden geldikleri dikkate alınırsa, ilk etapta Levent – Üsküdar güzergâhına öncelik verilmesi gerekir. Köprüyü kullanan araç sahiplerinin çok büyük kısmı Maslak - Levent çevresinde iş yeri olan ve karşı yakada ikamet eden kişilerdir. Bu nedenle, Levent’i denizin altından karşı yakaya bağlayacak metro, iş gidiş gelişlerindeki yoğun köprü trafiğinin önemli bir kısmını karşılayacaktır. Bu metro ile pik saatlerde yolda kaybedilen 2 saate yakın süre, 6 - 10 dakikaya inecektir. Diğer % 11 oranındaki araç sahiplerinden önemli bir kısmı da Marmaray metrosunu tercih edecektir. Maslak – Yenikapı metrosunu ve aktarma ile Yenikapı - Üsküdar Marmaray metrosunu kullanarak karşıya geçiş süresi 2 saatten aşağı olmayacaktır. Bu durumda kuzeyde oturan veya çalışan hiç kimse bu metro hatlarını tercih etmeyecek, kendi araçları ile köprüleri kullanmaya devam edeceklerdir.

Kimseyi sağ eli ile sol kulağını tutmaya mecbur edemezsiniz.


yerguvenc@gmail.com
 

Yayın Tarihi : 17 Temmuz 2009 Cuma 11:30:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Ayshenur Top IP: 78.172.103.xxx Tarih : 17.07.2009 14:43:40

"Esas kazandıracak yerler sahil şeritleridir."

Bu gidişle 3. Boğaz Köprüsü'nün adı  "Rant Köprüsü" konulacak  heralde:)Anadolu Yakası'nda arazi rantı sağlanmaz çünkü bölge tamamen orman alanında,yol o ormanların altından tünel olarak  geçeceği için yatırım daha çok sahil kesmine yönelir.Beykoz'dan Anadolu Feneri'ne kadar olan sahildeki askeri bölgeler de özelleştirilir.zaten eski deri kundura fabrikasının yerine dev bir otel yapılacak dolayısıyla Yalıköy,A.Kavak şeridinde "sahil patlaması" yaşanır.

Rumeli yakasında ise sadece arazi işi ön plana çıkar.Şu sıralar Çatalca'da gökdelen inşaatlarının başlaması gibi.. bundan seneler önce işe yarar arazileri çoktan aldıkları için .yatırımcılar da  fazla imarlı arazi hayal etmesin.