Kars Valiliği, Belediye Başkanlığı, Ticaret ve Sanayi Odası (KTSO) Başkanlığı'nın katkı ve destekleriyle merkezi Ankara'da bulunan Kars-Ardahan-Iğdırlılar Birliği (KAI-BİR) Dayanışma Platformu tarafından düzenlenen ve 2 gün sürecek olan Kars Şurası'nda, tarım, hayvancılık ve sınır ticareti masaya yatırıldı.
Devlet Su İşleri ) Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen Kars Şurası'na, Vali Mehmet Ufuk Erden, 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Ercan Okan, Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, AK Parti Kars Milletvekili Selahattin Beyribey, Kars Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ali Güvensoy, KAI-BİR Dayanışma Platformu Genel Başkanı Sebahattin Şengül, Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Rektör yardımcısı Prof. Dr. Cevdet Bozkuş, daire amirleri ve vatandaşlar katıldı. Açılış konuşmasını yapan KAI-BİR Dayanışma Platformu Genel Başkanı Sebahattin Şengül, 2 gün sürecek olan Kars Şurası'na İstanbul, Ankara, Erzurum ve Kars'tan bilim adamlarının konuşmacı olarak katıldığını ve sunulacak olan 29 bildirinin Kars ekonomisine ve istihdama katlı sağlayacağını umduğunu söyledi.
KTSO Başkanı Ali Güvensoy ise konuşmasında, bu bölgelere yatırım yapılmamasının gizli sebeplerinden birisinin de önlerine konulan bürokratik engeller olduğunu belirtti. Son çıkan 5084 sayılı Teşvik Yasası'nın doğuya ve özellikle de Kars'a uygun olmadığını savunan Güvensoy, "Kars; Düzce, Osmaniye, Uşak gibi veya buna benzer illere eşdeğer olmamalı. Yatırımcıyı buraya getirebilmek için özendirici farklılıklar olmalıdır. İlimizde her 3 kişiden 1'i göçmüştür. Esnafımızın durumu hiç iyi değil. Siftahsız kepenk kapatıyorlar. Gençlerimiz internet kafelerinde iş yok, istihdam yok. Sınır kapılarımız kapalı" dedi.
Sınır kapısının kapalı olması konusunun salonda bulunan AK Parti Kars Milletvekili Selahattin Beyribey'e seslenerek konuşan Güvensoy, "Erivan'dan kalkan uçaklar bazı illere inip kalkıyor. Sadece ambargo niçin Kars'a bunu anlamış değiliz. En azından Aktaş Sınır Kapısı ve Kars-Tiflis Demiryolu'nun bir an önce faaliyete geçirilmesi gerekmektedir" diye konuştu.
Güvensoy ayrıca, tüm bu sıkıntıların göz önüne alınarak bu illerde yaşayanlardan vergi alınmaması ve alınıyorsa da vergi süreçleri ve oranlarının azaltılmasının şart olduğunu vurguladı.
Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu da Kars'ın en büyük sorununun pazar sorunu olduğunu dile getirerek, devletin artık fabrika açma döneminin bittiğini, tek yapacağı şeyin ise pazar sorununu çözmek olduğunu kaydetti. Türkiye'nin geleceğinin Kafkaslarda olduğunu da savunan Alibeyoğlu, "Bizler artık burayı Türkiye'nin merkezi nasıl yapabiliriz bunun yollarını arayalım. Çünkü Avrupa'ya Türkiye bir şey gönderemiyor. Ama Türkiye'de büyük bir Kafkasya ve Orta Asya pazarı var. 150 milyon kişiye hitap eden 250 milyar dolarlık bir pazar var. Bu pazarı bizler nasıl ele geçirebiliriz?" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR ÜLKE"
Erzurum Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Karabulut ise İran'ın bölgedeki önemine vurgu yaparak, tarım, hayvancılık ve bozulmamış doğal yapısı açından Türkiye için çok önemli bir pazar olduğunu söyledi. Amerika'nın bile çok yoğun gözünün olduğu bir pazar konumunda bulunan İran'ın, Türkiye'ye sınır ve komşu önemli bir ülke olduğunu ifade eden Karabulut, Kars, Ardahan ve Iğdır bölgesindeki 6 sınır kapısından ikisinin dışında diğerlerinin açık olduğunu ve en fazla sınır kapısı olan bölge olduğunu vurguladı. Karabulut, 1991 yılı sonrasında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasıyla ayrılan cumhuriyetlerle yapılan ticaret kapasitesine bakıldığında bölgenin ne kadar geri kaldığının net bir şekilde görüldüğüne dikkat çekti. Karabulut daha sonra şunları söyledi:
"70 milyonluk pazar olan İran'ı özellikle vurgulamak istiyorum. İran'ın ihracatı içerisinde Türkiye'nin payı yüzde 1.1, ithalatı içindeki payı ise 2.1'dir. Bu demektir ki Türkiye elindeki bu potansiyeli kesinlikle aktif bir şekilde kullanamamakta, ilişkilerini geliştirememekte. Azerbaycan ve Gürcistan'da aynı. Ermenistan ile 40 milyon dolarla 200 milyon dolar arasında gerçekleşebilen bir ticaret potansiyelimizin olduğu bilim adamlarınca vurgulanıyor. İthalat ve ihracat rakamlarına bu bölgeye nazaran batığınızda çok ilginç bir durum ortaya çıkıyor. Türkiye'nin kullanması gereken önemli bir potansiyel ve avantajdır. Bölgedeki birinci öncelikli problem bürokrasi problemidir. Ermenistan sınır kapısının açılması konusunda çekinceler vardır. Azerbaycan bölge ülkeleri içerisinde en güvenilir ülke midir? Bu sonuç çıkmadı. İran en güvenilir bölge olarak çıktı. Bunun sebebi de İran ile Türkiye'nin çok uzun yıllardır sorunsuz komşu ilişkilerinin olması ve İran'ın çok büyük bir pazar olmasıdır. Ermenistan sınır kapısının açılması konusunda Azerbaycan önemli bir belirleyici özellik taşıyor. Ermenistan'a ticaret yapanlar üzerinde yaptığımız araştırmada yüzde 65.5'i Ermenistan sınır kapısının açılmasını istiyor, yüzde 34.5'i ise kapının açılmasından yana değil. 2000 yılında da aynı araştırmayı yaptım. O araştırmada da yine aynı soruyu sordum. O dönemde kapısının açılmasını isteyenlerin oranı yüzde 100'dü oysa gün geçtikçe kapının açılmasını isteyenlerin oranı düşmekte. Buna neden ise Ermenistan'ın yanlış politikalarıdır. Bunlarda toprak talebi ve soykırım iddiasıdır. Kısacası Ermenistan politikasında Mustafa Kemal Atatürk'e atıfta bulunmak istiyorum. 1921 yılında Azerbaycan Büyükelçiliği'nin açılışı esnasında söylediği şu söz çok anlamlıdır, 'Azerbaycan Asya'daki kardeş hükümet ve millet için bir temas ve ilerleme noktasıdır.' İşte bu söz her zaman Ermenistan politikasında mutlak surette güncel tutulmalı ve her daim gözönüne alınmalıdır."
"GÜRCİSTAN'DA BAKANLARIN MAAŞINI AMERİKA ÖDÜYOR"
Türkiye'nin İpek Yolu Projesi konulu konuşmasında, projenin bir çok engellere takıldığını dile getiren Avukat Nusret Senem, Gürcistan 1990'lı yıllardan sonra Amerika'nın kontrolü altına alındığına dikkat çekti. Senem, "Biliyorsunuz Gürcistan'a yakın geçmişte darbeyle bir Amerikancı yönetim geldi. Hatta o kadar bir Amerikancı bir yönetim ki, bakanların maaşlarını Amerika ödüyor. Ben bunun belgesini size gösterebilirim. Bütün istihbarat ve emniyet teşkilatını Amerikalılar örgütlüyor. Ve bu projenin gerçekleşmesi konusundaki engellerden önemli olanın birisi budur. Diğeri de Azerbaycan'daki siyasi çalkantıdır. Biliyorsunuz yakın geçmişte seçimler oldu ve o seçimlerle Amerika'nın bölgeye dayattığı Büyük Orta Doğu Projesi'nde güven almak isteyen, buna gönüllü olduklarını ilan eden bir etnik, seçimlerden sonra darbe teşebbüsünde bile bulundu. Bu projeye ikinci bir engel ise Ermeniler'dir. Soykırım iddiaları, sınırı tanımama gibi düşünceleri öne çıkıyor. Bir de bu projede yolun Ermenistan'dan geçmesi durumunda güvenlik sorunu öne çıkıyor. Ermenistan'a 3 kilometre mesafeden hat geçireceksiniz. Peki güvenliği nasıl sağlayacağız? Oranın özellikle de kış şartlarında hiçbir güvenliği yok. Orada asker bile bulunduramazsınız. Doğu hattı tamamen sorunlu ama batı hattı sorunsuzdur. 1946 yılından sonra farklı sorunlar yaşadık bu bölgede. Karşı taraftan buraya bir sığır geçse Acaba Ruslar bize veba mı gönderdi derdik. Sinek geçse ajan muamelesi görürdük. Bu bölge aslında o tarihten bu tarafa kapandı. Doğukapı kapandıktan sonra o kapalılık durumu sürüyor. Ulaşım aslında bu bölge açısından bir hayat damarıdır. Eğer SSCB'nin yıkılmasından sonraki durumu olumlu değerlendirebileceksek 400 milyonluk pazarı değerlendirebileceksek önümüzde muazzam bir ufuk var. Bu da siyasi iradenin buna yoğun bir ilgi göstermesiyle olabilir. Hele bu 4 aylık süreyi iyi değerlendirmemiz lazım. Eğer bakanlığımız gölün doğu hattından geçen alternatifi zorunlu olarak ihaleye koyacak bir çaba içerisine girerse bu da son derece yanlış olacaktır" şeklinde konuştu.