İstanbul’da Osmanlı döneminde yapılan ilk fener olup, Boğaz girişinde meydana gelen önemli bir deniz kazasından sonra yapılmıştır.
1755’de Mısır’a ticari eşya götüren Hacı Kaptan idaresindeki bir kalyon, gece önünü göremediğinden Kumkapı’da karaya oturmuştur. Sultan III. Osman bu olayı haber alınca Sadrazamı Said Paşa’yı olayı araştırması, gemi ve gemicilerin kurtarılması için görevlendirmiştir. Bu sırada kurtarılan gemicilerden birinin “Eğer buradaki surda bir fener yapılıp, her gece kandiller yanarsa böylece uzağa giden gemiler ışığı görüp yollarını bulur, kazaya da uğramazlar” demesi üzerine Sultan III. Osman bu durumu değerlendirmiş ve kendisinin verdiği talimat üzerine Kaptan-ı Derya Süleyman Paşa’ya Marmara surlarının Otluk Kapısı Mevkiindeki burcun üzerinde bir fener yapılması emrini vermiştir.
İlk yapıldığında ahşap olan bu fenerin bakımı ve işletmesini Bostancı Ocağı karşılıyordu. Kandillerinde yakılacak yağ ise Topkapı Sarayı’ndan gönderiliyordu. Bu fener bu bölgede çıkan yangınlarda birkaç defa yanmış,1857’de Sultan Abdülmecit tarafından taştan yeniden yaptırılmıştır. Geçirdiği çeşitli onarımlarla günümüze kadar gelen bu fener kulesi, 40 m. kadar yüksekliktedir. Kare tabanlı bir kaide üzerinde silindirik bir gövde yükselir. Bunun üzerinde küçük konsollarla desteklenmiş, adeta bir minare şerefesini andıran balkonlu kısımdan sonda çepeçevre camlı ışık veren bir bölüm bulunmaktadır. Kare kaidenin üzerini çepeçevre bir balkon dolaşmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu