İstanbul ili Fatih ilçesi Kocamustafapaşa’da, Kocamustafapaşa Cami’sinin avlusunda bulunan, desteklerle korunmaya çalışılan zincirli servinin İstanbul folklorunda önemli bir öyküsü vardır. Buna göre; Bu zincir borcunu kabul etmeyenler ağacın altına getirilecek olunursa, zincir hareketlenerek borçlunun üzerine değermiş. Bu nedenle de alacaklı birçok kişi Osmanlı tarihinde Kadı’nın yerine şahitler önünde, yakaladığı borçlusunu servinin önüne götürür ve onun vereceği hükmü beklermiş. Ancak servinin üzerindeki zincirin nasıl ve ne şekilde hüküm vereceği de bilinmez. Zincirli Servi ile ilgili bir başka inanışa göre de bu zincir kıyametin kopmasını önlüyormuş. Zincir yerinden kopup düşecek olursa o zaman kıyamet koparmış.
Yüzyıllar serviyi öylesine yıpratmış ki nihayet zinciri taşıyamamış, yerinden koparak yere düşmesin diye zincir İstanbul Belediye Müzesi’ne kaldırılmış.
Bu ağacın yanında tunç şebekeli, üzeri kitabeli, mevsimine göre açan çiçeklerle bezeli bir mezar bulunmaktadır. Bu mezarla ilgili de bazı inanışlar vardır. İslam tarihlerine göre Hz. Hüseyin’in şehit edilmesinden sonra ailesi esir edilmiş, önce Şam’a getirilmiş, sonra da Yezid onları Medine’ye göndermişti. Zincirli Servi’nin yanındaki bu mezar Hz. Hüseyin’in Fatma ve Sakine isimlerindeki iki kızına aittir. Bu kızların Arap Yarımadası’ndan İstanbul’a ne şekilde geldikleri de bilinmiyor. Tarihi belgelerle ispatlanamayan bu geliş iki şekilde olmuştur. Bunlardan birine göre Yezid, Hz. Hüseyin’in kızlarını Bizans İmparatoru IV. Konstantin’e cariye olarak göndermiştir. Diğer rivayete göre de Yezid, kızları Mısır’a deniz yolu ile gönderirken gemi korsanların hücumuna uğramış, içerisindekiler esir edilerek İspanya’ya götürülmüştür. İspanya Kralı da esirler arasından seçtiklerini IV. Konstantin’e hediye olarak göndermiş ve bunların arasında da Hz. Hüseyin’in kızları İstanbul’a gelmiştir. Bir başka rivayete göre de bu iki kızı Haçlılar Beyrut’tan İstanbul’a getirmiştir.
IV. Konstantin bu kızların Hz. Hüseyin’in kızları olduğunu öğrenince onları diğer esirlerden ayırmış ve bugünkü Kocamustafapaşa Camisi’nin bulunduğu yerdeki Hagios Andreas Manastırı’nda misafir etmiştir. İmparator kızları kendi oğulları ile evlendirmek istemişse de kızlar, kendilerine yapılan evlenme teklifine ancak kırk gün sonra cevap vereceklerini söylemişlerdir. Verilen süre bittiği zaman cevabı almaya gidenler iki kardeşin birbirlerine sarılmış, üzerlerine nur inmiş cesetleri ile karşılaşmışlardır. Bunun üzerine Tahire-i Muhteremeler diye isimlendirilen bu iki kardeş bugünkü Kocamustafapaşa Camisi’nin avlusunda Zincirli Servi’nin yanına gömülmüşlerdir. Sonraki devirlerde mezarın yeri kaybolmuştur.
İstanbul’un fethinden sonra Sümbül Sinan Efendi bu rivayetleri göz önüne alarak buraya bir mezar yapmış, yanına da bir Bektaşi tekkesi kurmuştur. Ayrıca ölümünden önce de “Beni Tahire-i Muhteremelerin ayakucuna gömünüz” diye vasiyet etmiştir.
Sultan II. Mahmut kendisine nakledilen rivayetlere ve gördüğü rüyalara dayanarak Zincirli Servi’nin altına tunç şebekeli bir açık türbe yaptırmış, üzerine de devrin ünlü hattatı Yesarizade Mustafa İzzet Efendi’nin talik yazılı bir kitabesini koydurmuştur.
Kenthaber Kültür Kurulu