İstanbul ili Üsküdar ilçesi Gülfem Hatun Mahallesi, Mektep Sokak, Aziz Mahmut Hüdai Camisi’nin avlusunda bulunan bu türbenin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Ancak türbenin bulunduğu yerdeki kütüphane ve türbedar odasının 1915 tarihinde yapılmış olması, yapı üslubu da XIX. yüzyılın sonu ile XX. yüzyılın başlarında yapıldığına işaret etmektedir.
Hüseyin Ayvansarayi’nin Hadikat’ül Cevami’de belirttiğine göre türbenin olduğu yerde şadırvan ve çevresinde de dergâha ait hücreler olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre türbenin buradaki bir dergâhın haziresinin olduğu yere yapıldığı açıklık kazanmıştır. Bunun da nedeni türbe duvarlarına dayalı olan birtakım mezar taşlarıdır.
Türbe kesme taştan ampir üslubunda, dikdörtgen planlı bir yapı olup, üzeri tonoz çatı ile örtülüdür. Arazi konumundan ötürü birkaç basamakla çıkılan türbenin girişinin sol tarafında, bahçede yedi mezarın bulunduğu küçük bir hazire vardır. Cephe görünümü itibarı ile ampir üslubunu tümü ile yansıtan yuvarlak kemerli ince uzun pencereler ve duvarlara gömülü plasterler ile görkemli bir şekildedir. Ön cephenin ortasında giriş kapısı ve iki yanında da birer pencere yer almaktadır. Türbenin diğer yan cephelerinde de aynı şekilde iki pencere bulunmaktadır.
Giriş cephesinde, Kapının iki yanında ve köşelerde İon başlıklı duvara gömülü sütunlara yer verilmiştir. Giriş kapısından küçük bir antreye girilmektedir. Sol tarafta türbe, sağ tarafta da daha önce kütüphane olarak kullanılmış türbedar odası vardır. Türbe içerisinde Lütfi Bey ile eşi ve çocuğunun ahşap sandukaları bulunmaktadır. Türbenin içerisi kalem işleri ile bezenmiştir.
Kenthaber Kültür Kurulu