Sidyma,Fethiye-Kaş karayolu üzerindeki Eşen sapağına 17 km. uzaklıktaki Dodurga köyü yakınındadır. Sidyma sözcüğünün anlamı anlaşılamamıştır. Ayrıca kentin kuruluşu ile ilgili bilgiler de kesinleşememiştir.
Yörede yeterince yüzey araştırması ve Arkeolojik kazının yapılmayışı da bazı noktaları karanlıkta bırakmıştır. Günümüze ulaşan kalıntılar Roma dönemine aittir. Ancak buradaki yazıtlar ve ele geçen sikkeler kentin tarihini M.Ö. I.yüzyıldan daha eskiye indirmektedir.M.Ö.168/67 deki büyük Lykia birliğindeki 23 kentin içinde ismi geçmektedir. Daha sonra kurulmuş olan 36 kentin dahil olduğu Koinon’a da katılmıştır. Sidyma Roma çağında büyük bir gelişim göstermiş ve bu durum Bizans döneminde de sürmüştür.
Sidyma’nın ismi tarihte Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un (450-457) İmparator olmadan önce Perslerle yapılan savaşta Lykia’da hastalanmasıyla duyulmuştur. Romalılar ,Marcus Aurelius’u Sidyma’daki bir ailenin yanına bırakmışlardır. Evlerinde kaldığı kişiler bir gün ona “Eğer İmparator olursan bize nasıl bir iyilik yapardın?” diye sormuşlar. Marcus Aurelius’da “ Bu imkansız ama olursa sizi şehrinizin en önde gelen kişisi yaparım” diye yanıtlamıştı. İmparator II.Theodosius’un ölümü üzerine tahta geçince de sözünde durmuş, onları yüksek bir makama getirdiği gibi Sidyma’ya da önem vermiştir.
Sidyma akropolü Eşen Köyü’nün kuzeyinde olup iki bölümlü bir tepededir. Tepenin güney-doğusunda 365 m. uzunluğunda ve yerin konumuna göre 3 m.ye yükselen duvarlarla akropol çevrilmiştir. Doğuda polygonal biçimde bir kapı ile gözetleme kulesi dikkati çekmektedir. Bunun biraz ilerisinde de geç dönemde yapılmış bir tiyatro bulunmaktadır. Büyük bir bölümü toprak altında olan tiyatronun oturma sıralarından altısı görülmektedir. Akropolün kuzey eteğindeki kalıntıların ne olduğu anlaşılamamakla beraber büyük olasılıkla Lykia tipi mezar anıtlarıdır.
Köyün ortasında olan bugün çok iyi durumda olan ve sütunları ayakta duran Stoa İmparator Claudius zamanında (M.S.41-54) yapılmıştır. Onun hemen yanı başındaki 9 m. uzunluğunda Artemis Mabedi de yine aynı döneme tarihlenmektedir. Köyün girişinde,yalnızca kemerleri ayakta kalmış hamam ve kilise kalıntıları da dikkati çekmektedir. Köyün kuzeyindeki bir evin içerisinde de Roma çağı mozaiklerle karşılaşılmıştır.
Sidyma’nın nekropol alanı hem çok geniş ,hem de çok dağınıktır. Buradaki mezar anıtları M.S.I-III.yüzyıllara tarihlendirilmiştir. Ayrıca iki tepe arasındaki çok sayıda mezarlar Ksanthos ile Pınara’dakilerle yakın benzerlikleri vardır. Bunların yanı-sıra Pınara’da benzerleri görülen, güvercin yuvası şeklindeki kaya mezarlarının yanı sıra ev veya lahit şekillerindeki mezarlar da kentin sembolü konumundadır.