I.Constantinus (324-227) imparatorluğun çeşitli yerlerinden ve diğer ülkelerdeki bazı anıtları sökerek İstanbul’a getirmiştir. Bunlardan biri olan Burmalı sütun (Yılanlı sütun) Hippodromun spinası üzerinde günümüze ulaşmıştır.
Yunanistan’daki küçük krallıklar, memleketlerini istila eden Perslere karşı birleşerek Salamis (M.Ö. 480) ve Platea‘da (M:Ö: 479) kazandıkları zaferlerden sonra ellerine geçirdikleri savaş ganimetleri eriterek bir zafer anıtı yapmış ve bunu Delphi’deki Apollon mabedi önüne dikmişlerdir. Bu anıtta birbirine sarılmış üç büyük yılan başları üzerinde altından bir kazanı taşıyordu. Birbirlerine sarılmış, 8 metre yüksekliğinde, 29 boğumlu, içi boş anıtta yılanların başları 36-32 kıvrımdan sonra birbirlerinden ayrılarak üç ayrı yöne bakıyorlardı.Gövdeleri üzerine de savaşa katılan Yunan krallıklarının isimleri yazılı olup bugün bunlar yılanların kıvrımları üzerinde okunabilmektedir. Platea savaşı kahramanı Sparta Kralı Pausanias önce buraya kendisinden söz ettiren bir kitabe yazdırmışsa da karşılaştığı tepki üzerine bunu sildirerek yerine krallıkların ismini yazdırmak zorunda kalmıştır.
İmparator I. Constantinos tarafından bu anıt İstanbul’a taşınırken üzerindeki üç ayaklı tütsü kazanı kaybolmuştur. Günümüze yalnızca 5.30 m’lik kısmı ulaşan anıt, 6.50 m. çapında 3 m. derinliğinde, yanları duvarla örülmüş bir çukurun içerisindedir.
Evliya Çelebi, bu anıtın İstanbul’u yılan, çıyan ve akreplerden koruma gibi bir özelliği olduğunu yazmıştır. Söylentiye göre bir yeniçeri bu yılanlardan birisinin başını koparmış ve o günden sonra da İstanbul’da bu tür hayvanlar çoğalmıştır. Kanuni Sultan Süleyman’ın nakkaşbaşısı Osman’ın Hünername (1550-1590) isimli eserindeki minyatürlerde XVI. yüzyılda yılan başlarının ok hedefi olduğu da görülmektedir.
Ayasofya’nın onarımını yapan G. Fossati, toprak hafriyatı sırasında bu yılanlardan birisine ait üst çene parçası bulunmuş olup günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ndedir.
Kenthaber Kültür Kurulu