Fethiye (Pammakaristos Manastırı) Müzesinden bir görünüm. |
İstanbul ili Fatih ilçesinde, Çarşamba’dan Haliç’e inen yamaçta bulunan Fethiye Cami ve Müzesi Teotokos Tis Pammakaristos Manastırı’nın kilisesidir. Bu kilisenin bulunduğu yerde günümüze gelemeyen bir kitabeden İoannes Komnenos ile karısı Anna Dukaina’nın yaptırdığı bir kilise olduğu öğrenilmektedir. Ancak bu iddia kitabe günümüze gelemediğinden ötürü kesinlik kazanamamıştır.
Günümüze gelen kilise XIII. yüzyılın sonlarında Bizans sarayının önde gelen kişilerinden Mihail Glabas Tarkaniotes tarafından yaptırılmıştır.
İstanbul’un fethinden sonra Fatih’in Ortodoksların başına patrik olarak atadığı Gennadios Skolarios Havarium Kilisesine yerleşmiş, 1455’te o sıralarda kadınlar manastırı olan Pammakaristos Manastırı’na Fatih Sultan Mehmet’in izni ile taşınmıştır. Bu manastırın kilisesi Ahmet Paşa tarafından mescide çevrilmiştir. Pammakaristos Manastır ve Kilisesi bir yüzyılı aşkın süre içerisinde patriklik merkezi olarak görev yapmış ve Fatih Sultan Mehmet de burayı ziyaret etmiştir.
Sultan III. Murat döneminde (1574–1595) Fethiye’nin çevresi Türk mahalleleri ile kaplanınca bu yapı Fethiye Camisi ismi ile 1590 yılında camiye dönüştürülmüştür. Patriklik makamı da Ayios Georgios Kilisesi’ne taşınmıştır.
Fethiye Müzes binasının bir görünümü. |
Kilise camiye dönüştürüldükten sonra apsis kısmı yıkılmış, buraya kıble yönüne uygun bir mihrap yerleştirilmiş üzeri de bir kubbe ile örtülmüştür. Yanındaki ek binada bulunan sütunlar kaldırılmış, kubbeler ve tonozlar büyük kemerler ile desteklenmiştir. Sadrazam Sinan Paşa da batı tarafına bir medrese eklemiştir. Bu medrese avluyu U biçiminde kuşatmıştır.
XX. yüzyılın başlarında medresenin üzerine Mimar Kemalettin Bey’in çizdiği projeye göre bir ilkokul yapılmıştır. Bu arada avlu duvarları kaldırılarak külliyenin bütünlüğü yok edilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Y.Mimar Süreyya Yücel tarafından 1936–1938 yıllarında Fethiye Camisi restore edilmiştir. Bu arada Amerikan Bizans Enstitüsü mozaik araştırmaları ve mozaik restorasyonu yapmış, yan bölümündeki bugün müze olarak kullanılan kısımdaki mozaikler ortaya çıkarılmıştır. Cami 1960 yılında bir onarım daha geçirmiş, uzun süre kapalı kalan cami ibadete açılmıştır.
Fethiye Camisi kesme taş ve tuğla dizilerinden oluşan bir duvar işçiliği göstermektedir. Güney cephesindeki kapının üzerinde bulunan kitabeden anlaşıldığına göre 1845 yılında onarılmış, bu dönemde barok üslupta minare eski minarenin yerine yapılmıştır. Yapı dikdörtgen planlı olup, ibadet mekânının çevresini tonoz ve kubbeli bir galeri çevirmektedir. İbadet mekânı mihrap önünde iki kalın paye, ortada ikişer, yan kenarlarda da dörder paye ile üç nefe ayrılmıştır. Bunlardan mihrap önü ile onun önündeki bölüm kubbe ile geriye kalan mekânlar da çapraz tonozlarla örtülmüştür. Mihrap nişi alışılagelenin dışında sivri bir üçgen şeklinde dışarıya çıkıntılıdır.
Yapının dış cephesi son dönem Bizans mimari üslubunu yansıtan biçimde olup, tüm cephe sağır nişler ve pencerelerle üç kuşak halinde hareketli bir görünümdedir. Buradaki sağır nişler alt katta olup, hepsi yuvarlak kemerlidir. Bunun üzerindeki pencere dizisi silmeler içerisine alınmış üçüz pencere şeklindedir. Bazı yerlerde simetriden kaçılmış, üçüz pencerenin yanına yuvarlak kemerli ayrı bir pencere yerleştirilmiştir. Pencereler arasındaki boşluklara da sağır nişler oturtulmuştur. Dış cephenin bitimi yer yer yuvarlak kemere dönüşen iki sıra halindeki diş kesimi bir silme ile sonuçlanmıştır.
Fethiye Camisi’nin sağ tarafına 1315 yılında kapalı Yunan haçı planında küçük bir ek kilise Parekklesion eklenmiştir. Bizans İmparatoru Mikhael Glabas 1315 yılında ölünce karısı Maria Dukena kocasının anısına kuzey kilisenin sağ tarafına bu ek yapıyı yaptırmıştır. Bu kilise bir narteks, galeri ve naos bölümünden meydana gelmiştir. Gerçekte mezar şapeli olan bu ek kilisede Maria ve Michael Ducas’ın mezarları bulunmaktadır.
Günümüzde Ayasofya Müzesine bağlı müze niteliğindeki narteks ve galeriden oluşan bu bölüm 2.30 m. çapında bir kubbe ile örtülüdür. Cephe görünümü son Bizans devri mimarisini yansıtmaktadır. Parekklesion’un kubbe ve duvarları XIV. yüzyıla tarihlenen mozaikler ile süslüdür. Apsiste Hz. İsa, Hz. Meryem ve Yuhannes’ten oluşan Deisis kompozisyonu, kubbede de ortada İsa, iç dilimlerde Tevrat peygamberleri, tonozlar, azizler ve bir de vaftiz sahnesi görülmektedir.
Fethiye Camisi’nin bu bölümü 1990’lı yıllarda onarım nedeni ile kapatılmış ve 2006 yılında yeniden ziyarete açılmıştır.
Kenthaber Kültür Kurulu