Sarayburnu’ndan Yedikule’ye kadar uzanan sahil şeridinin tam ortasında bugün Langa olarak isimlendirilen yerde idi.
Bizans’ın en önemli limanlarından biri olan Elefterios limanı , Porta Vlanga (daha sonra bu kapı Yenikapı adını almıştır) kapısının doğusundadır. Marmara kıyısında, Lykos (Bayrampaşa deresi)’un ağzında kurulmuş olan Bizansın bu ikinci büyük limanının hem adı hem de tarihi tartışmalıdır. I. Theodosius dönemine ait olduğu ileri sürülmektedir. Janin adını, arkasındaki Eleutherius mahallesinden dolayı bu isimle anıldığını ileri sürmektedir. Eleutherius Konstantinus (324-337) döneminde yaşamış önemli bir kişi idi ve bu civarda da bir sarayının bulunduğu eski kaynaklarda yazılıdır. Bu kaynaklar limanın Konstantinus devrinde yaptırıldığını ileri sürerler. Bu yüzden Konstantinus limanı adı ile de anılmaktadır.
Eletherius’un omuzunda bir sepet elinde ise bir buğday tırmığı ile zemini mermer döşeli limanın bir köşesinde heykeli bulunmakta imiş. Eletherius’un bu şekilde tasvir edilişi onun hem limanın yapımında büyük para yardımında bulunduğunu ve hem de buranın bir buğday ve zahire taşıyan gemilerin yanaştığı ticari bir liman olduğunu simgelemektedir. Oldukça geniş olan bu limanın önünde uzun bir dalgakıranı olduğu bilinmektedir. Bu dalgakıran Davutpaşa iskelesinden başlayıp doğu ve kuzey-doğu’ya doğru kıvrılarak uzanıyordu. Limanın girişi ise denizin ortasına yapılmış bir burç ile korunmaktaydı.
Diğer Bizans limanlarında olduğu gibi bu liman da iç içe revaklarla çevrili iki bölüm halinde olduğu eski haritalarda görülmektedir. Yenikapı sahilinden denize dökülen Lygos deresi taşıdığı alüvyonlarla zaman-zaman bu limanın ağzını doldurduğundan devamlı olarak bakımı ve temizliği yapılmış olmasına rağmen iç liman olarak adlandırılan bu ilk liman terkedilmiş ve önüne dış liman olarak adlandırılan ikinci bir liman yapılmıştır. Bu dış liman da alüvyonlarla dolunca XI inci yy. kullanımdan çıkarılmışsa da, terk limanın ticaret yönünden öneminden dolayı İmparator II. Mihail (820-829) tekrar bu alüvyonları temizletmiş ve liman girişindeki çifte kulelerden birine tamir kitabesini yazdırmıştır. İstanbul’a zahire taşıyan gemiler yüklerini bu limanda boşalttıkları için iç limanın deniz yönündeki surları önüne rastlayan yere çeşitli ambarlar yapılarak getirilen zahire bilhassa buğday burada depolanıyordu.
Grekçe’deki Ticaret limanı anlamındaki “avlanga” kelimesi zamanla “vlanga” ya dönüşmüş Osmanlı devrinde de “Langa” olmuştur. Zamanla dolan bu limanın çevresi bostanlarla dolmuş ve Osmanlı devrinde de yetiştirdiği ürünlerin güzelliğinden dolayı çok meşhur olarak buraya “Langa Bostanları” denilmiştir.
Kenthaber Kültür Kurulu