Türk ve İslâm Eserleri Müzesi (İbrahim Paşa Sarayı) |
İstanbul Eminönü ilçesi, Sultanahmet Meydanı’nda bulunan İbrahim Paşa Sarayı’ndaki Türk ve İslâm Eserleri Müzesi ilk defa Süleymaniye Camisi yapı topluluğunun Dar-ül Ziyafesi olarak tanımlanan imaretinde kurulmuştur. Süleymaniye Camisi ile birlikte 1550–1557 yıllarında yapılan imarette, Süleymaniye medreselerinde görevli hoca ve öğrencilerin yemek gereksinimleri karşılanıyordu.
XIX. yüzyılın ortalarında Türkiye’de başlayan müzecilik çalışmaları sırasında İslâm ve Osmanlı eserlerinin bir araya getirilmesi düşünülmüştü. O yıllarda imparatorluğun vakıf yapılarında müzelik eserler bulunuyordu. Dönemin Evkaf Nazırı Hayri Efendi’nin öncülüğünde bir komisyon kurularak bu eserlerin toplanması kararlaştırılmıştır. Bu komisyona Mehmet Ziya (İhtifalci), İbnülemin Mahmut Kemal (İnal), Reşat Fuat, İsmet, Armenak ve Ahmet Hakkı Bey’lerden kurulmuştu. Bu komisyon 1911–1914 yıllarında yoğun bir çalışma yaparak cami, mescit, medrese, dergâh ve türbe gibi yapılardaki teberrükât eşyalarını incelemiş ve imparatorluğun en uzak bölgeleri ile bağlantı kurmuştu. Bu çalışma sonunda yazma eserler, madeni eserler, çini kap kacak ve halılardan oluşan Evkaf-ı İslamiye Müzesi (bugünkü Türk ve İslâm Eserleri Müzesi) kurulmuştur.
Müze 14 Nisan 1914 tarihinde açılmış, açılışta veliaht Yusuf İzeddin Efendi başta olmak üzere Hamdi Bey, Besim Ömer Paşa, Sadrazam Sait Halim Paşa, Şeyhülislam Ürgüplü Hayri Efendi ve Tarihçi Ahmet Rasim de bulunmuşlardı. Onların yanı sıra çeşitli devlet kuruluşlarının önde gelenleri, yabancı diplomatlar ve misafirler ile davetli sayısı 250’ye ulaşmıştı.
Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye’de müzeciliğe daha da önem verilmiş, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi ismini alan Evkaf-ı İslâmiye Müzesi Hars Müdürlüğü kanalı ile Maarif Vekâleti’ne bağlanmıştı. O yıllarda Topkapı Sarayı Müzesi’ne bağlı bir kuruluş olan Türk ve İslâm Eserleri Müzesi 1964 yılında yeniden düzenlenmiş ve müstakil bir müdürlük haline getirilmiştir.
Süleymaniye Külliyesi’nin imaretinde 1983 yılına kadar işlevini sürdüren Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, Sultanahmet Meydanı’ndaki İbrahim Paşa Sarayı’nın restore edilerek düzenlenmesinden sonra oraya taşınmıştır.
İbrahim Paşa Sarayı Avlusu |
İbrahim Paşa Sarayı XVI. yüzyıl Osmanlı mimarisinin önemli yapılarından biri olup, Hipodromun oturma kademeleri üzerinde bulunmaktadır. Yapım tarihi kesin olmamakla beraber, bu yapı Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1520 yılında on üç yıl sadrazamlık yapan İbrahim Paşa’ya hediye edilmiştir.
İbrahim Paşa Sarayı kaynaklardan ve minyatürlerden öğrenildiğine göre; At Meydanı’nda (Hipodrom) yapılan şenlik, düğün gibi olayların yanı sıra Osmanlı tarihindeki isyanlarda da ismi geçmiştir. İbrahim Paşa’nın 1536’da öldürülmesinin ardından ondan sonra gelen sadrazamlar tarafından kullanılmış, kışla, elçilik sarayı, defterhane, mehterhane, dikimevi, cezaevi olarak da kullanılmıştır. Bir ara avlusu içerisine evler yapılmış, bir bölümünden askerlik şubesi olarak yararlanılmıştır.
İbrahim Paşa Sarayı ilk yapılışında dört büyük iç avlu çevresinde yapılmış bir saray idi. Osmanlı sivil mimarisindeki ahşap yapıların aksine bu yapı kesme taştan yapılmıştır. Bugün müze olarak kullanılan bölümü dışında kalan yerlerine Adliye Sarayı ve Tapu Dairesi yapılmıştır. Günümüzde müze olarak kullanılan bölüm Osmanlı minyatürlerinde ve Batılı sanatçıların gravür ve tablolarında görülen ikinci avlu, merasim salonu ve onu çevreleyen kısımlardır.
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi yazı ve yazma eserler; halı, kilim ve düz yaygılar; madeni eserler, çini ve keramik eserler, ağaç işleri, taş oymalar ve kitabeler ve etnoğrafik eserlerden meydana gelmiştir.
Yazma Eserler Bölümü
Padişah Fermanı |
Osmanlı yazı sanatının en güzel örneklerini bir araya getiren bu bölümdeki eserler tarihi gelişim içerisinde kronolojik olarak değerlendirilmiştir. İslâmiyet’in ilk yıllarından günümüze kadar kullanılan yazı örnekleri burada bulunmaktadır.
Hicretin ilk yıllarına tarihlendirilen ceylan derisi üzerine kufi yazı ile yazılmış kuranlar, Hz. Osman’a ait olduğu söylenen kuranlar, İbn-i Bevvab’ın, Yakut El-Mustasami’nin, Abdullah Seyrefi’nin yazıları, Abbasilerin tarihi belgeleri, Endülüs Memlüklularının, İlhanlıların, Muzafferilerin, Timurluların, Safevilerin, Selçukluların, Anadolu Beylikleri’nin ve Osmanlıların yazı örnekleri ile ciltleri burada bulunmaktadır. Minyatürlü ve minyatürsüz yazmaların yanı sıra XIX. yüzyılda yangından kurtarılan Beni Ümeyye Camisi’nden İstanbul’a getirilen Şam evrakı da bu bölümün koleksiyonlarını tamamlamaktadır.
Bu bölümde ayrıca XV.-XVI. yüzyıla ait minyatürlü Firdevzi Şeyhnamesi başta olmak üzere 600 İran yazması bulunmaktadır.
Türk yazı sanatının nesih, sülüs, rık’a, talik, mubari örneklerinin tezhip sanatı ile gelişimi yine burada sergilenmiştir. Osmanlı yazı sanatının ünlü hatalarından Şeyh Hamdullah, Ahmet Karahisari, Hafız Osman, Yesarizâde Mehmet İzzet, Mustafa Rakım, Hakkı Bey, Şefik Bey, Alaaddin Bey, Mehmet Ekrem Bey, Faik Efendi ve Halim Efendi’nin yazıları da yine burada görülmektedir. Bunların yanı sıra çeşitli devirlere tarihlendirilen ciltler, padişah tuğraları, fermanlar, beratlar, temliknameler, vakfiyeler, minyatürlü eserler, maktalar, mühürler, makaslar, divitler ve kalem traşlardan oluşan yazı takımları, dini ve özel yapıları süsleyen çeşitli levhalar yine bu bölümün önde gelen eserleri arasındadır.
Bu bölümde hat sanatının çeşitli tekniklerine yer verildiği gibi başta ceylan ve oğlak derilerinden yapılmış çeşitli kâğıt örnekleri, tezhipte kullanılan boyalar da değişik şekillerde bulunmaktadır.
Halı ve Kilim Bölümü
Uşak Kuşlu Halı |
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde dünyanın en zengin halı, kilim ve düz yaygıları ayrı koleksiyonlar halinde bulunmaktadır.
Selçuklu sanatının XIII. yüzyılda meydana getirdiği, kendine özgü özellikleri olan, üstün renk anlayışını yansıtan sekiz halının yanı sıra Osmanlıların yıldızlı, madalyonlu, kuşlu, ejderli, taraklı, hayat ağaçlı Uşak halıları, XV. yüzyıl ejder motifli halılar bu bölümde bulunmaktadır. Ayrıca Bergama, Lâdik, Mucur, Kula, Gördes, Milas, Konya, Afgan, Kafkas ve İran halı ve kilimleri de onları tamamlamaktadır. Bunların yanı sıra XV.-XVII. yüzyıl arasında Anadolu’da dokunan, Holbein isimli bir ressamın eserlerinde görülen Holbein Halıları’ndan örnekler, Hereke fabrikalarında dokunan Osmanlı saray halıları da yine bu bölümde bulunmaktadır.
Evkaf-ı İslâmiye Müzesi’nin kuruluşu sırasında cami, dergâh ve türbe gibi yapılardan derlenen halılara 1970’li yıllardan sonra satın alma yolu ile yenileri eklenmiştir. Yakın tarihlerde ise çeşitli Anadolu kilimlerinin yanı sıra düz yaygılar da onlara eklenmiştir.
Madeni Eserler Bölümü
Cizre Ulu Cami Kapı Tokmağı |
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde maden işçiliği yönünden oldukça zengin bir koleksiyon bulunmaktadır. Buradaki madeni eserlerin çeşitliliği, sanat nitelikleri müzeye çok daha zengin bir görünüm kazandırmıştır.
XIII. yüzyıllara tarihlendirilen Selçuklu maden işlerinden başlayarak günümüze kadar ulaşan süreç içerisinde yapılmış madeni eserler burada sergilenmektedir. Bu madeni eserlerin üzerindeki yazılardan İslâm sanatındaki emir ve sultanlar hakkında da bilgi edinilmektedir.
Büyük Selçukluların önemli maden yapım merkezlerinden Horasan ve Herat; Osmanlıların Sivas, Konya Erzurum, Diyarbakır, Tokat, Bursa ve Edirne’de yapılmış madeni eserleri değişik formları ile dikkati çekmektedir. Ayrıca Osmanlı sanatında uygulanan çeşitli maden tekniklerinde yapılmış tunç, gümüş, bakır ve tombak şamdanlar, tepsiler, ibrikler, leğenler, kazanlar, davullar, dirhemler, kapı tokmakları, usturlaplar, kandiller, gülaptanlar, buhurdanlar, değerli taşlarla süslü murassa madeni eserler ve kemerler bu bölüme zengin bir görünüm kazandırmıştır. Bunların yanı sıra Cizre Ulu Camisi’nden buraya getirilen ejder figürlü kapı tokmağı, burç ve gezegen sembolleri ile bezeli XIV. yüzyıl şamdanları, XII. Yüzyıl Selçuklu davulu, XIII.-XIV. yüzyıl Selçuklu kurşun kartalı, XIII. yüzyıl tunç havan, XV. yüzyıl Selçuklu Sultanı Kayıtbay’a ait badiye, XVI. yüzyıl Osmanlı gümüş ajur tekniğinde yapılmış gümüş fener, XVIII. yüzyıl tunç Osmanlı yangın musluğu, XVI.-XVIII. yüzyıl Osmanlı alemleri bu bölümün önemli eserleri arasındadır.
Ahşap Eserler Bölümü
Sedef Kakmalı Rahle |
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nin ahşap eserler bölümünde İslâm ülkeleri, Selçuklu beylikler ve Osmanlı döneminde yapılmış ağaç işçiliğinin en güzel örnekleri bir araya toplanmıştır. İslâm, Selçuklu ve Osmanlı ağaç işlerinin tarihsel gelişimi, bezemeleri ve yapım tekniklerini gösteren bu koleksiyonun en erken örnekleri IX. Yüzyılda Abbasi döneminden başlayarak günümüze kadar gelmektedir.
XIII. yüzyıl Anadolu Selçuklu ağaç eserleri Karaman imaretinin pencere kanatları, XIV. yüzyıl Konya Sadreddin Konavi Türbesi’nin pencere kanadı, Sultan Keykavus’un XIII. yüzyıla tarihlendirilen rahlesi, Seyyid Mahmud Hayrani’ye ait XIII. yüzyıl Selçuklu sandukası bölümün başlıca eserleri arasındadır. Bunların yanı sıra Osmanlı sanatının ortaya koyduğu kündekâri, geçme, oyma, taklit kündekâri tekniğinde yapılmış çeşitli kapı, rahle, Kuran mahfazası ve çekmeceleri, kahve soğutucuları, XVIII. yüzyıl Edirne işi çekmece, Edirnekâri üslupta yapılmış çekmeceler ayrı bir yer tutmaktadır. Osmanlı sanatının ortaya koyduğu sedef, bağa, fildişi ve kemik kakmalı rahle ve Kuran mahfazaları da üzerinde durulacak eserler arasındadır.
Keramik ve Cam Eserler Bölümü
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde İslâm öncesi, İslâm dönemi, Selçuklular, Beylikler ve Osmanlı dönemi çini ve keramikleri zengin bir koleksiyon halinde sergilenmiştir. XI. Yüzyıl Büyük Selçukluların önemli kültür merkezlerinden Nişabur, Rey, Keşan, Sultanabad gibi keramik yapım merkezlerinin yanı sıra Konya, İznik ve Kütahya’da yapılmış olan çini eserler bu bölüme zenginlik kazandırmıştır.
XIII. yüzyıl Samarra’da, XIII.-XIV. yüzyılda Rakka’da yapılmış perdahlı Keşan keramikleri, XIII. yüzyılda Anadolu’da mozaik ve minai, sıratlı ve sır üstü tekniğinde yapılmış çiniler, alçı örnekleri, ştuklar, freskler yine bu bölümün belli başlı eserleri arasındadır.
XIX.-XX. yüzyılda Çanakkale’de yapılmış Çanakkale seramikleri de değişik form ve teknikleri ile ayrı bir bölümü oluşturmuştur.
İslâm-Osmanlı kültüründe önemli bir yeri kapsayan cam işçiliğinin belli başlı örnekleri yine burada bulunmaktadır. Az sayıda olmalarına rağmen müzedeki cam eserler kronolojik olarak sıralanmış, onları Osmanlı cam işleri, Memluklu eserleri ile Venedik kandilleri tamamlamıştır.
Taş Eserler Bölümü
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nin taş eserler bölümünde İslâm ve Osmanlı döneminin özelliklerini yansıtan taş eserler, Mezopotamya, Suriye, Mısır ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinden toplanmıştır. İslâmiyet’in ilk yıllarına kadar inen bu eserler yazı ve tarihi bilgiler yönünden son derece önemlidir.
Kufi, sülüs, celi sülüs yazılı olan bu eserlerin hepsinde mükemmel bir taş işçiliği görülmektedir. Bu taş eserlerin büyük bir kısmı, özellikle kitabeler günümüze çeşitli nedenlerle ulaşamayan cami, mescit, medrese, dergâh, sebil ve çeşme gibi yapılara aittirler. Mezar taşları ise her biri kendine özgü ayrı birer tarihi belge niteliğinde olup, Türk mitolojisinde isimleri geçen ejder, sfenks, grifon gibi figürlüdür. Bu eserler arasında Halep Valisi Özdemir’in 1493 tarihli lahit mezarı, Mustafa Rakım’ın levhası, kufi yazılı Halife El Mehdi’nin yaptırdığı camiye ait VIII.-IX. Yüzyıl küfi yazılı kitabe, XII. Yüzyıl Selçuklu grifonlu kitabesi de bulunmaktadır.
Etnografya Bölümü
Deri sanatı örneklerinden bir eğer |
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nin İbrahim Paşa Sarayı’na taşınmasından sonra yer darlığından Süleymaniye’de sergilenemeyen ve satın alma yolu ile müzeye kazandırılan etnografik eserler ayrı bir bölümde sergilenmiştir.
Bu bölümde Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden toplanmış halı-kilim tezgâhları, dokumalar, yün boyama teknikleri, halı dokuma ve işleme sanatı örnekleri, yöresel zenginlikleri içinde kostümler, ev eşyaları, el sanatları, el sanatı aygıtları, göçer çadırları kendilerine özgü mekânlar içinde sergilenmektedir.
Türk İslam Eserleri Müzesi 1984 yılında Avrupa Konseyi Yılın Müzesi Yarışması Jüri Özel Ödülü'nü, 1985 yılında da Avrupa Konseyi-UNESCO tarafından çocuklara kültür mirasını sevdirme konusundaki çalışmalarından ötürü verilen ödülü almıştır.
Süleymaniye'deki müzenin kuruluşunda Can Kerametli'nin; İbrahim Paşa Sarayı'ndaki müzenin yeniden düzenlenmesinde ve bugünkü durumuna gelmesinde Dr.Nazan Ölçer'in büyük payı olmuştur.
Sultanahmet Meydanı, Eminönü
Tel : (0212) 518 18 05
Faks : (0212) 518 18 07
Kenthaber Kültür kurulu