İstanbul Eyüp ilçesi, Bostan İskelesi Sokağı’nda bulunan Mihrişah Sultan Türbesi, Mihrişah Valide Sultan’ın imaret, sebil, çeşme ve sıbyan mektebinden oluşan külliyesi içerisinde yer almaktadır. Külliyenin ve türbenin yapımına devrin baş mimarı Mimar Nurullah Efendi tarafından XVIII. yüzyılın sonlarında, 1792’de başlanmış ve ölümünden sonra da Mimar Kethüdası Arif Ağa tarafından 1796 yılında tamamlanmıştır.
Mihrişah Valide Sultan, Sultan III. Mustafa’nın (1757–1774) baş kadını olup, Sultan III. Selimin (1789–1807) de annesidir. Sultan III. Mustafa’nın 1774 yılında ölümü üzerine eski saraya gönderilmiş, ardından oğlu III. Selim’in 1789’da padişah olması üzerine yeniden Valide Sultan olarak saraya dönmüştür. Hayırsever ve dindar biri olan Valide Sultan Mevlevi Tarikatı’na mensuptu. Birçok hayır eseri yaptırmıştır. Bunların başında Halıcıoğlu’nda Mihrişah Sultan Camisi, Eyüp’teki külliyesi ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde yaptırdığı çeşmeler gelmektedir. Ayrıca dokuz adet de vakfiyesi bulunmaktadır. Eyüp Camisi’ne 500 eserden oluşan bir de kütüphane vakfetmiştir.
Külliyenin güneybatı ucunda, İkinci avlunun güney cephesinin ortasında yer alan türbe, barok mimarisi üslubunda olup, tümüyle mermerden on ikigen planlı olarak yapılmış üzeri kubbe ile örtülmüştür. Türbenin her kenarı dış bükey şeklinde dilimli yuvarlak bir formdadır. İki basamaklı mermer bir kaide üzerine oturtulan türbenin birinci ve ikinci katları bir kornişle birbirinden ayrılır ve bunlar bezeme olarak birbirinin tekrarı görünümdedir. Duvarlara gömülü sütunların çevrelediği dikdörtgen pencereler de barok üslubun özelliğini yansıtan “S” profilli kemerlerle sonuçlanır. Bu kemerlerin kilit taşlarına stilize istiridye kabuğu motifleri yerleştirilmiştir. Alt kat pencereler dökme demir şebekeli, üst kattakiler de alçı şebekelidir. Ancak bu pencerelerden üsttekiler son onarımlar sırasında özelliğini kısmen de olsa yitirmiştir.
Türbenin önünde, kubbesi kalem işleri ile bezeli üç bölümlü bir revak bulunmaktadır. Üç bölümlü revakın her üç cephesinde dörder sütun, üçer kemerle dışa açılmıştır. Bunlardan ön cephenin yanlarında basık yuvarlak, ortada ise diğerlerine göre çok daha geniş ve yüksek kemerlere yer verilmiştir. Ortada kubbe, yanlarda tonoz ile örtülü olan girişten sonra iki renkli taşlardan meydana gelmiş yuvarlak kemerli, kilit taşında stilize istiridye kabuğu motifi ile türbe girişinin görkemli bir görünümü vardır. Bunun üzerinde de Mülk suresinin 1 ve 2. ayetleri yazılıdır. Türbenin içerisi 10.20 m. çapında daire planlıdır. On ikigen planlı türbenin köşelerine birer sütun yerleştirilmiştir. Türbenin avlu geçişi ile ana yapıyı birbirine bağlayan barok üslupta, yuvarlak kemerli ve demir şebekeli pencereleri olan avlu duvarı üzerine de talik yazı ile bir kitabe konulmuştur.
Kitabe:
Eday-ı Hakk-ı şükr-i nan-ü nimet eyleyip alem
Duay-ı devlet ü ikbalidir evrad ezkarı
Bisrr-ı ism-i Halid Valide Sultan ile ya Rab
Muhalled eyle ömr ü devlet Şah-ı Cihandarı
Zihi tarih-i Vehbi feyz-i ruh-ı Çar yar ile
İmaret buldu me’va Ebû Ensari
1209 (1794).
Türbe altlı üstlü yuvarlak kemerli, her kenarda birer tane olmak üzere pencerelerle aydınlatılmıştır. Türbenin içerisi bezeme olarak zengin değildir. Ancak kubbe XVIII.-XIX. yüzyıl kalem işleri ile süslenmiştir. İçeriden alt pencereler ile giriş kapısı üzerinde Hattat Mahmud Celaleddin Efendi’nin iki satır halinde yazmış olduğu bir ayet kuşağı çepeçevre dolaşmaktadır. Türbenin köşelerine de yine aynı hattatın eseri olan Esma-ül Hüsna’dan İsm-i Celâl, İsm-i Nebi ve dört halife ile Hasan Hüseyin’in isimleri yazılmıştır. Türbe içerisindeki sultanın sandukasının etrafı sedef kakmalı bir şebeke ile çevrilmiştir.
Türbe içerisinde beş sanduka bulunmaktadır. Bunlar Mihrişah Valide Sultan, Sultan III. Mustafa’nın Adilşah Sultan’dan doğan kızı olan ve Hotin Muhafızı Esseyyid Ahmed Paşa’nın eşi Hatice Sultan (1822), Sultan III. Mustafa’nın Adilşah Sultan’dan doğan kızı ve Silahtar Mustafa Paşa’nın eşi Beyhan Sultan’a (1824), Sultan III. Selim’in dördüncü kadını Refet Kadın’a (1867) ve Sultan Abdülmecid’in (1839–1861) dördüncü kadını Rahime Sultan’a aittir. Türbenin haziresinde de devrin tanınmış kişilerine ait mezarlar bulunmaktadır.
Türbenin içerisinde bulunduğu avlunun doğu cephesinde türbedar odalarına yer verilmiştir. Bu odaların önünde de sekiz kemerli, kubbeli bir revak kısmı vardır. Bu bölümün başlangıcında ve anıtsal avlu giriş kapısı sonunda kitabesiz bir çeşme bulunmaktadır. Türbenin bir ve ikinci avluları arasındaki bağlantı küçük bir kapı ile sağlanmıştır.
Kenthaber Kültür Kurulu