17
Mayıs
2024
Cuma
ISPARTA
Nufus
419.845
Yüz Ölçümü
8.951
İlçe Sayısı
13
Vali

Isparta Genel Bilgi

Akdeniz Bölgesi’nin kuzeyinde, Göller bölgesinde yer alan Isparta İli, kuzey ve kuzeybatısında Afyon ilinin Sultandağı, Çay, Şuhut, Dinar ve Dazkırı ilçeleri, batısında ve güneybatısında Burdur ilinin Merkez, Ağlasun ve Bucak ilçeleri, güneyinde Antalya ilinin Serik ve Manavgat ilçeleri, doğu ve güneydoğusunda ise Konya ilinin Akşehir, Doğanhisar ve Beyşehir ilçeleri ile çevrilidir.

İl toprakları dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir.İl sınırları içerisinde 3000 m.ye ulaşan dağlar bulunmaktadır. Bunlar Batı Toroslar’ın Isparta uzantıları olup, İl sınırlarının kuzeybatısında Karakuş Dağları, kuzeydoğusunda ise Sultan Dağları’dır. Sultan Dağları aynı zamanda Isparta ile Konya ilinin doğal sınırını oluşturmaktadır. Isparta ilinin önemli yüksekliklerinden biri olan Barla Dağı, Senirkent ile Atabey ovaları arasındadır. Uluborlu’nun batısından, doğuya doğru yükseltisi artar, Gelincik Tepe’den sonra Eğirdir Gölü’ne doğru alçalır.

Barla Dağının batısında Uluborlu Obruğu, Peynir Obruğu, Senirkent Obruğu diye adlandırılan bazı çukurluklar yer almaktadır. İlin diğer önemli bir yükseltisi olan Davras Dağı Isparta Ovası’nın doğusunda yer alır ve batıda Isparta Ovası’na, doğuda Kovada depresyonuna doğru kademeli olarak alçalır. Kuzeybatıda Eğirdir Gölü’ne doğru Yürlük Dağı, batıda Küçük Davras, güneydoğuda Asacak Dağı gibi isimler alan Davras Dağının en yüksek noktası, 2.635 m. ile Ulparçukuru Tepesidir. Davras dağı üzerinde buzullar, sirkler ve morenler gibi glasyal ve tektono-karstik çukurluklar, dolinler, az da olsa lapyalar bulunmaktadır. Davras Dağının batısında, Dereboğazı Deresi ile ayrılan Akdağ, Isparta Ovası’nın batı ve güneybatısında yer almaktadır. Akdağ’ın en yüksek noktası 2.271 m.’dir, üzerinde Gölcük isimli küçük bir krater gölü vardır. Anamas Dağları (Dedegöl), Isparta’nın en geniş dağ kütlesidir. Eğirdir Gölü-Kovada depresyonu ile Beyşehir Gölü arasında yer alır. Kuzey-kuzeybatı, güney-güneydoğu doğrultuda uzanan Anamas Dağları, kuzeyde 300-400 m.den sonra yükselir ve 2.000 m.den sonra da dalgalı bir düzlük görünümünü alır. Dedegöl Dağının zirvesi (2.992 m.), Anamas Dağları’nın ve Batı Toroslar’ın en yüksek noktasıdır.

Ayrıca İl sınırları içerisinde, Sütçüler ilçesinin doğusunda Kuyucak, Gelendost Ovası’nın kuzeyinde, Eğirdir Gölü’nün doğusunda Kirişli Dağı, Eğirdir Gölü’nün güneydoğusunda Dulup Dağı, Beyşehir Gölü’nün kuzeyinde Sürütme ve Kızıldağ’lar bulunmaktadır.

Isparta Ovası ilin kuzeyinde bulunan Atabey (Kuleönü-Bozanönü) Ovası’nın birleşmesinden meydana gelmiştir. Isparta Ovası, ortalama 1.000 m. yükseklikte kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanmaktadır. Bu ovadan Çaltepe, Toptaş Tepe, İncirli Tepe gibi alçak tepelerle ayrılan Atabey (Kuleönü-Bozanönü) Ovası, batı, kuzeybatı-doğu, güneydoğu doğrultusunda yer almaktadır. İlin doğusunda, Söğüt Dağları, batısında Kayı Dağı, kuzeyinde Barla Dağı’nın güneybatı uzantıları, güneyde de Burdur Gölü ile çevrili olan Keçiborlu Ovası yer almaktadır. Tektonik bir ova olan Senirkent Ovası ise, Barla ve Kapı Dağları’nın kuzeyi ile Karakuş Dağları’nın güneyinde yer almakta olup, Uluborlu ve Senirkent ilçelerinin topraklarını da içerisine almaktadır. Eğirdir Gölü’nün kuzeyinde yer alan Kumdanlı Ovası, alüvyonlardan meydana gelmiş bir ovadır. Eğirdir Gölü’nün doğusundaki Gelendost Ovası, kuzeybatıda Kirişli Dağı, güneyde Anamas Dağları ile sınırlıdır. Beyşehir Gölü’nün kuzeyinde yer alan Şarkikaraağaç Ovası ovasının kuzey ve kuzeybatısında Sultan Dağları, batısında Anamas Dağları, güneyinde ise Kızıldağ ve Karadağ bulunur. Eğirdir Gölü’nün güneyinde, Kovada depresyonu yer almaktadır. Bu depresyon, tektonik kökenli bir polye veya bir koridor özelliği gösterdiğinden Boğazova ismini almıştır.

Yazılı KanyonIsparta ilinde, alüvyal ovalar ile yüksek dağlar arasında akarsular tarafından yarılmış az eğimli, dalgalı düzlüklerin bulunduğu platolar yer almaktadır. Bunlar Kumdanlı Ovası ile Gelendost Ovası’nın kuzey ve kuzeydoğusu ile Sultan Dağları arasında kalan kesimdir. Bu ovalar ile dağlar arasında az eğimli ve dalgalı yüzeylerden oluşan düzlük, Sultan Dağları’ndan kaynaklanan Köydere, Oku Çayı, Sücüllü Deresi, Karayer Dere, Harmanaltı Dere, Gökçek Dere, Buzacı Dere, Büğdüz Dere, Özdere ve bu derelerin kolları ile bölünmüştür. İlin bir diğer platosu da, Eğirdir-Kovada depresyonunun doğusunda, kuzeyde Yılanlı Dere vadisinin güneyinden başlamak üzere Sütçülerin güney ve doğusuna, Kuyucak

Dağlarının batı yamaçlarına kadar uzanan alandadır. Bu alan, Kemer Dere, Gökpınar Dere gibi bazı vadiler tarafından bölünmüştür. Bu platonun kuzeyinde, Eğirdir Gölü’nün güneydoğusu ile Anamas Dağları arasında Sarıidris Dere’nin böldüğü bir başka plato daha yer almaktadır.

Isparta ili, Akdeniz iklimi ile Orta Anadolu’da yaşanan karasal iklim arasında geçiş bölgesinde yer almaktadır. Bu nedenle Isparta’da her iki iklimin özellikleri görülmektedir. Deniz seviyesinden 1.050 m. yükseklikteki ilin yüzölçümü 8.933 km2 olup, toplam nüfusu 513.681’dir.

Göller Bölgesi’nin Türkiye’nin ikinci derece deprem sahası içinde yer alan Isparta’de çeşitli zamanlarda depremler meydana gelmiştir. Bu depremlerin en önemlileri, 1875’te Dinar, 1899’da Isparta ve 1914’teki Burdur-Isparta en şiddetli depremlerdir. Ekim 1914 Alaşehir, Denizli, Burdur, Isparta, Eğirdir, Seydişehir ve Akşehir’i kapsayan ve geniş bir alanı etkileyen 7.1 şiddetinde bir deprem meydana gelmiştir. Deprem, en kuvvetli bir şekilde Burdur-Eğirdir gölleri arasında hissedilmiş, özellikle Burdur ve Isparta ile bu iki şehir arasında kalan köylerde büyük zarara yol açmıştır. Bu deprem, Isparta sancağında büyük yıkımlara sebep olmuştur. Isparta’da 3.700 binanın tamamen yıkıldığı, ayakta kalanların ise oturulacak durumda olmadığı tespit edilmiştir. Bu arada şehir merkezinde çıkan yangında, Pamuk Hanı, Kundakçıoğlu Hanı, 15 dükkan ve iki ev yanıp kül olmuştur. Deprem ayrıca, Keçiborlu Nahiyesi ile Kılıç, Senir, Çukur, Ali, Lağus (İlavus) Deregümü köylerine de büyük zararlar vermiştir.

Sığırlık KalesiIsparta’nın ekonomisi tarım, hayvancılık, halıcılık, gül ve gülyağı üretimi, sanayie ve turizme dayalıdır. Yetiştirilen başlıca ürünler arasında, buğday, arpa, şeker pancarı, patates, nohut, soğan, fiğ, üzüm, elma, erik, kiraz, şeftalidir. Gül ve gülyağı, esans üretimi ön plandadır.
Hayvancılıkta büyük ve küçükbaş hayvanlar olmak üzere, yaygın olarak yerli koyun türleri, kıl keçisi ve sığır besiciliği yapılır. Ayrıca kümes hayvancılığı ve arıcılık da halkın geçim kaynaklarındandır. Göller bölgesinin merkezi durumundaki Isparta’da su ürünleri üretimi ve avcılığı da ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Bunların başında tatlı su istakozu (Kerevit), tatlı su levreği (Sudak) ve sazan gelmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında daha çok ev tezgahlarında dokunan halı ve kilimcilik, sonradan gelişerek makine üretimine yönelmiştir. Günümüzde evlerde üretilen halıların yanı sıra halıcılık müessesesi fabrikalaşmıştır. Türkiye’deki gülyağı üretiminin %80’i Isparta’dan sağlanmakta ve ihraç edilmektedir. Sanayii olarak Keçiborlu Kükürt İşletmeleri, çimento, tuğla, kiremit, yem, un, meyve suyu, kereste ve mobilya üreten fabrikalar bulunmaktadır. Ayrıca halı dokuyan, ipek üreten, boyayan, gıda ürünleri, metal eşya üreten sanayi iş yerleri bulunmaktadır.

Yer altı kaynakları yönünden oldukça sınırlıdır. Uluborlu’da kireçtaşı, Keçiborlu’da kükürt, Yalvaç’ta linyit, Keçiborlu, Merkez ve Sütçüler’de maden suyu kaynakları bulunmaktadır. İlde zengin olan ormanlar koruma altına alınmıştır. Eğirdir ve Kovada gölleri arasındaki Yukarıgökdere Kasnak Meşesi Ormanı, Sütçüler’deki Sütçüler Sığla Ormanı doğa koruma alanı olarak ilan edilmiştir. Isparta Gölcüğünde, Eğirdir’deki turistik tesisler ve il sınırı içerisindeki antik yerleşim alanları da turizm yönünden il ekonomisinde etkilidir.

Antiocheia Antik kent kalıntılarıAntik Çağda Göller Bölgesi “Pisidia” olarak isimlendirilen Isparta yöresinde, ilk yerleşme Üst Paleolitik (MÖ 35.000-10.000) ve Mezolitik (MÖ 10.000-8.000) çağda başlamıştır. Isparta’da 1944 yılında Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu tarafından yapılan kazılarda, İlk Paleolitik Çağa ait , Senirce ve Bozanönü yakınındaki doğal mağara olan Kapalıin’de ilk yerleşim merkezleri bulunmuştur. Ardından, Baladız ve İğdecik Köyü arasında tren yolu açılırken ortaya çıkan kum tepeciğinde Mezolitik bir yerleşim merkezi daha ortaya çıkmıştır. Bu arkeolojik çalışmalar, Isparta içindeki en erken yerleşim merkezlerinin burada olduğunu Neolitik Çağda (MÖ 8.000-5.500) bölgenin yerleşime açık olduğunu göstermiştir. Ayrıca Örenköy Höyük (Örenköy), Yeniköy Höyük ve Teknepınar Höyükleri (Sücüllü) birlikte yeni yapılacak araştırmaların bu yerleşim merkezlerine yenilerinin ekleneceğini de gösterecektir. Kalkolitik Çağda da (MÖ 5500-3000) bölgede yerleşim sürmüş ve 12 höyükte yapılan kazılarda Kalkolitik Çağ buluntuları ile karşılaşılmıştır. Bunların üzerine Tunç Çağ’ında da (MÖ 3000-1200) bu yerleşim devam etmiş, Tunç Çağı’na ait 56 höyük daha bulunmuştur.

Aya Yorgi KilisesiHitit tabletlerinde buradan Pitaşşa olarak söz edilmiştir. MÖ.1800-1200 yıllarında Hititlerin buraya geldiği bilinirse de hiçbir zaman Psidia toprakları Hitit egemenliği altına girmemiştir. Hititlerin yıkılmasından sonra Frigler bu yörede hakimiyet kuramamış, ancak Yarışlı Gölü ve Düver arasında Frig seramikleri bulunmuştur. Buradaki göl içerisindeki küçük adada Frig yerleşimi olduğu sanılırsa da bu konu aydınlatılamamıştır.

MÖ. 547 yılında Sardesi alarak Lidya Devletini ortadan kaldıran Persler, MÖ 334 yılına kadar Anadolu’ya egemen olmuştur. Pisidia bölgesi de bu dönemde Pers egemenliğine girmiştir. MÖ. 334 yılında Anadolu’ya giren Büyük İskender’in egemenliğine geçen bölge MÖ. 323 yılından İskender’in ölümüne kadar bu durumunu sürdürmüştür. Büyük İskender’in ölümünden sonra, Seleukos ve Lysimakhos arasında MÖ 281 yılında yapılan Kurupedion Savaşını Seleukos’ların kazanmasından sonra Anadolu onların eline geçmiştir. Bu dönemde Pisidya bölgesinde Seleukoslar tarafından Seleukeia Sidera (Atabey-Bayat), Apollonia (Uluborlu), Antiokheia (Yalvaç) kentleri kurulmuştur.

Seleukos Kralı Büyük Antiokhos’un Manisa yöresinde Roma ordusuna yenilmesiyle Apameia Görüşmeleri (MÖ. 190-188) sonunda , Seleukoslar Anadolu’da Toroslar’a kadar olan tüm topraklarını kaybetmiş ve Pisidia bölgesi Romalılar tarafından Bergama ve Rodoslular arasında paylaştırılmıştır. Pisidia bölgesi bundan sonra Pergamon Krallığı’nın egemenliğine geçmiş, III.Attalos’un MÖ. 133 yılından ölümüne kadar Pergamon Krallığına bağlı kalmıştır. III.Attalos’un vasiyeti üzerine Pisidia bölgesinin de içinde bulunduğu topraklar Roma’ya bırakılmıştır. Bu olay aynı zamanda Anadolu’daki Roma egemenliğinin başlangıcı olmuştur.

Roma döneminde, İmparator Augustos Anadolu’da bir takım koloni kentleri kurmuştur. Isparta yöresinde Antiokheia (Yalvaç), Kremna (Çamlık), Komoma (Ürkütlü), Olbasa (Belenli), Parlais (Barla) kentleri bulunmaktadır.

MÖ. 102 yılında Romalılar yöreyi Kilikia Eyaleti içerisine almış, daha sonra da Asia Eyaletine bağlamışlardır. Bununla beraber Romalılar burada hakimiyetlerini tam olarak kuramamışlar, MÖ.39’da Antonius tarafından, Galat Kralı Amyntas bölgeye kral olarak atanmıştır. Amyntas’ın ölümünden sonra Roma İmparatoru Augustus (MÖ 27-MS 14) tarafından yöre Galatia’nın bir eyaleti haline getirilmiştir. Roma İmparatorluğu’nun M.Ö.395 ‘te ikiye ayrılmasından sonra Bizans İmparatorluğu’na bağlanan Isparta, VIII. ve IX. yüzyılda yapılan idari ayrıma göre bir eyalet olmuş ve bir dini merkez haline getirilmiştir.

Selçuklu hükümdarı II. Kılıç Arslan zamanında (1156-1192) yoğunlaşan Bizans-Selçuklu savaşları sırasında, Anadolu Selçukluları’nın Bizans ordusunu Miryakefalon’da (1176) yenmiştir. Bu savaş sonrasında Selçuklular Uluborlu’yu ele geçirmiş, Isparta yöresi de bütünüyle, III. Kılıç Arslan zamanında (1204) ele geçirilmiştir. II. Keyhüsrev döneminde (1237-1246) başlayan Moğol akınları, Anadolu Selçuklu Devleti’ni ortadan kaldırınca Batı Anadolu’da egemenlik beyliklerin eline geçmiştir.

XIII. yüzyıl başlarında Selçuklular’ın Isparta, Eğridir ve Yalvaç yörelerine yerleştirdiği Teke aşiretine bağlı Türkmenler, Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra yörede Hamidoğulları Beyliği’ni kurmuşlardır (1301). Beyliğin kurucusu Feleküddin Dündar Bey beyliğe büyükbabasının adını vermiş ve önce Uluborlu’yu, daha sonra da Eğirdir’i beyliğin merkezi yapmıştır. Hamidoğulları Beyliği, kuruluşundan bir süre sonra güneye doğru yayılarak, Gölhisar, Korkuteli ve Antalya’ya doğru genişlemiştir. Antalya ve çevresi Dündar Bey’in kardeşi Yunus Bey’in yönetimine girince Hamidoğulları Beyliği, Eğridir ve Antalya olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Isparta bu kollardan Eğridir’e bağlanmıştır.

İlhanlılar’ın Anadolu Valisi Temürtaş, Hamidoğulları Beyliği üzerine de yürümüş (1324) Antalya’ya kaçan Dündar Bey’i öldürtmüştür. Temürtaş, Dündar Bey’in elindeki yerleri kendi yönetimi altına almış ve Antalya’yı da Dündar Bey’in kardeşi Yunus Bey’in oğlu Mahmud’a vermiştir. Temürtaş’ın İlhanlı Hükümdarı Ebu Said Bahadır Han’a karşı ayaklanarak Memlükler’e sığınmasından sonra, Dündar Bey’in oğlu Hızır Bey Anadolu’ya gelerek beyliğin yönetimini üstlenmiştir (1327).

İncili Çavuş TürbesiHamidoğulları ile Karamanoğulları bu yörede sürekli çatışmışlardır. Hamidoğullarından sonra 1374’te yöreye Osmanlılar hakim olmuş, Yıldırım Beyazıt Karamanoğullarının üzerine yürümüş, kısa bir süre sonra da Isparta yöresi 1391’de Osmanlı yönetimine girmiştir.

XVI. yüzyıl başlarından itibaren Şahkulu İsyanı Isparta’yı da etkilemiştir. Şahkulu Burdur, Isparta, Gölhisar ve Sandıklı yöresine saldırmış ve buraları yağmalamıştır. İsyanın 1511’de bastırılmasından sonra isyancılar Mora’ya sürülmüştür.

İzmir’in işgali üzerine her bölgede Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuş ve bu cemiyetler gönüllü milli kuvvetlerin hazırlıklarına başlamıştı. Isparta bölgesinde ilk asker toplama faaliyeti 20 Haziran 1919 günü yapılan miting sonunda hazırlanan ve 21 Haziran günü bütün beldelere gönderilen bildiri ile başlamıştır. Isparta Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin gayretleriyle Mahmut Efe ve meşhur eşkıya Dereli hafız ve adamları milli kuvvetlere katıldılar. Ayrıca Eğirdir teşkilatı da bu konuda çalışmalar yaparak dağlarda eşkıyalık yapan 47 kişinin gönüllü kuvvetlere katılması sağlanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışına kadar Isparta’dan çok sayıda gönüllü kuvvet toplandı ve cepheye gönderilmiştir. Ispartalı gönüllülerden oluşan ilk birlik Isparta Mücahidleri adını aldı. 24 Haziran 1919 tarihinde toplanmaya başlayan gönüllüler, daha sonra cepheye gitmeye hazır duruma getirilmiştir. Isparta’dan katılan milisler 39. Piyade Alayı olarak Milli Mücadele’ye katılmışlardır.

Osmanlı vilayet salnamelerinde Isparta yöresi Hamideli olarak tanımlanmaktadır. Kent XIX.yüzyıl sonlarında Konya vilayetine bağlı Hamidâbad sancağının merkezi idi. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1920’de Hamidâbad il merkezi yapılmış ve ismi Isparta olarak değiştirilmiştir. XIV. yüzyıl Arap kaynaklarında ilin bugün bulunduğu yöre Saparta olarak anılmakta, Isparta adının bu sözcükten geldiği sanılmaktadır.

Isparta’da günümüze gelebilen tarihi eserler arasında;

Isparta Kalesi, Eğirdir Kalesi, Sığırlık Kaleleri, Ördekçi Kalesi, Anabura Kalesi, Roma dönemine ait Zindan Köprüsü, Afşar Köyü’nde Selçuklu dönemine ait Gelendost Afşar Köprüsü, Çandır Köyü Köprübaşı Mevkiinde Selçuklu dönemine ait Sütçüler Çandır Köprüsü, Barla Roma Köprüsü, Barla osmanlı Köprüleri, Psidia Antiokheia antik kenti kalıntıları, Seleukeia Sidera antik kenti su yolları, Cirimboli Köprüsü ve su kemeri, Aya Baniya (Aya Panaya) Kilisesi, Aya Yorgi Kilisesi, Emre Mahallesi Kilisesi, Aya Stefanos Kilisesi, Aya Georgios Kilisesi, Kutlubey (Ulu) Cami, Hızırbey Cami (1325), Hacı Abdi (İplik Pazarı) Camisi (1562-1569), Firdevs Paşa (Mimar Sinan) Camisi (1561), Abdi Paşa Camisi (Kavaklı Cami-Peygamber Cami) (1782-1783), Küçük Gökçeli Kırık Minare Camisi (XIII.yüzyıl), Atabey Sinan Camisi (Kurşunlu Cami) (1591), Feyzullah Paşa Camisi, Eğirdir Hızır Bey Camisi , Barla Çeşnigir Sinan Paşa Camisi (1376), Yılanlıoğlu Camisi (1809), Sütçüler Sefer Ağa Camisi (1296), Şarkikaraağaç Ulu Cami (Cami-i Kebir) (1282), Uluborlu Alaaddin Camisi (Ulu Cami) (1281), Yalvaç Devlet han Camisi, Yalvaç Yeni Cami, Yalvaç Leblebiciler Camisi, Atabey Gazi Ertokuş Medresesi (1224), Eğirdir Dündar Bey Medresesi (Taş Medrese) (1301), Şarkikaraağaç’taki Durmuş Efendi Medresesi, Hacı Emin Efendi Medresesi (Minareli), Süleyman Efendi Medresesi, Beşkonaklızadeler Medresesi, Koca Rüştü Efendi Medresesi, Müftü Ragıp Efendi Medresesi, Hartuşlu İbrahim Efendi Medresesi, Hacı Sait Efendi Medresesi, Uluborlu’da Gardılı Lala Medresesi (Taş Medrese), Eğirdir Han, Gelendost Kudret) Hanı, Erkek Hamamı, Bey hamamı, Karaağaç Hamamı, Eski Hamam, Yeni Hamam (XIX.yüzyıl), Yılankıran (Çukur) Çeşmesi (1519), Karbuz Çeşmesi, Piriefendi Sultan Türbesi (Piri Mehmet Halife) (1554), Halife Sultan Türbesi, Şeyh Alaaddin Efendi (Aldan Efendi) Türbesi, Hace-i Sultani (Abdülkadir Geylani) Türbesi, Gökveli Sultan (Şeyh Recep) Türbesi, Hızırabdal Sultan Türbesi (1521), Teberdar Mhmet Dde Türbesi,Yavruzade (Kılıcı) Hacı Hüseyin Efendi Türbesi, Tavganalı Şeyh Hacı Mehmet Nuri Efendi Türbesi (1872), Yedi Şehitler, Veli Baba Sultan Türbesi, İncili Çavuş Türbesi, Mübarizeddin Ertokuş Türbesi, Şeyhülislam Elberdai Türbesi, Baba Sultan Türbesi, Şeyh Müslihiddin Türbesi, Yunus Emre Türbesi, Firdevs Bey Bedesteni bulunmaktadır.

Ayrıca Isparta’da Türk sivil mimarisinin örneklerinden evler vardır.

Bozanönü İstasyonunun doğusundaki Bozanönü Mağarası, Hoyran Gölü'nün doğusundaki Hoyran mağarası, Beyşehir Gölü'nün batısındaki Pınarözü Mağarası, Yenice'nin yakınında Aksu kıyısındaki Zindan Mağarası, Köprüçay Kanyonu ve Yazılı Kanyon ilin doğal eserleri arasındadır. Ayrıca Çamyol, Kocapınar, Sidre mesireleri  ve 2 adet milli park, 2 adet tabiat parkı, 2 adet tabiatı koruma alanı, 1 adet orman içi dinlenme yeri, 3 adet yaban hayatı koruma sahası ve 18 adet tabiat anıtı bulunmaktadır.


Kenthaber Kültür Kurulu

Yayın Tarihi : 1 Şubat 2008 Cuma 16:22:52
Güncelleme :31 Mayıs 2009 Pazar 17:40:03

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?