22
Aralık
2024
Pazar
ANKARA

Anayasa Mahkemesinden Notlar


Anayasa Mahkemesi son yılların çok önemli davalarından birini gördü. Geleceğe ve günümüze ilişkin, çok ve önemli etkileri olacak bu davanın sürecini bilmek gerekir.

DAVANIN KONUSU

Yargıtay Başsavcısının açtığı davanın konusu “Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna geldiğinin tespiti ile eylemlerinin ağırlığı da gözetilerek, temelli kapatılmasına, davalı partinin Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan’dan başlamak üzere isimleri sayılanların 71 kişinin beş yıl süreyle bir başka siyasi partinin kurucusu, yöneticisi, deneticisi ve üyesi olamayacaklarına” karar verilmesidir.

DAVANIN SONUCU

Toplam 2,5 gün süren görüşmeler neticesinde, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, davanın sonucunu şu şekilde açıklamıştır. “AKP kapatılmamıştır. Partiye yapılan hazine yardımının yarısının kesilmesine karar verilmiştir. AKP’nin kapatılması yolunda 6 üye (Paksüt, Erten, Özler, Apalak, Ayla, Pektaş) oy vermiştir. Hazine yardımının kesilmesi yolunda 4 üye (Adalı, Akyalçın, Özgündür, Kaleli) oy kullanmıştır. Ben, davanın reddedilmesi yönünde oy kullandım.”

AÇIKLAMANIN ELEŞTİRİSİ

Başkan’ın çok gergin bir ifade ile yaptığı bu açıklama, davanın sonucuna bir açıklık getirmediği gibi birçok eleştirileri de birlikte getirmiştir. Kılıç, bu açıklama öncesinde; anayasa değişikliği yapılması, partilerin kapatılması yolundaki hükümlerin zorlaştırılması önerisinde bulunmuştur. Bir parti kapatma davasında, mahkeme başkanının bu kabil önerilerde bulunması yadırganmıştır.

Ayrıca, partinin kapatılmadığına özel vurgu yapan Anayasa Mahkemesi Başkanının; oylamanın nasıl yapıldığı, sürecin nasıl işlediği yolunda bilgi vermemesi de, dava hakkındaki bilgilere ve sonucuna netlik kazandırmamış, aksine birçok tartışmalara zemin hazırlamıştır.

KARARIN ELEŞTİRİSİ

Davanın asıl konusu “Anayasanın temel ilkelerine ve laikliğe aykırı eylemlerde odak haline gelmek” olduğuna göre, öncelikle bu konunun karara bağlanması ve açıklanması gerekirken, Başkanın açıklamasında bu konuda bilgi verilmemiştir. Ancak anlaşıldığı kadarı ile bu konuda 10 üye partiyi suçlu bulmuş, bir üye yani Başkan ise davanın reddini istemiştir. Eğer durum böyle ise, bu konuda dava bitmiş ve kabul edilmiş demektir. Suç işlendiği kabul edildikten sonra, verilen cezanın kapatma veya para cezası olması önemli değildir.

KARARIN GEÇERLİĞİ

Gene anlaşıldığı kadarı ile; dava konuları tek tek oylanmayarak önemli bir hata yapılmıştır. Yeterli çoğunluk olan 7 oy bulunmadığı için, kullanılan 6 oya rağmen kapatma istemi reddedilmiş ancak kullanılan 4 oy ile hazine yardımının kesildiği söylenmiştir. Herhalde, parti kapatılması yolunda oy kullanan üyelerin, hazine yardımının kesilmesi yolunda da oy kullandıkları varsayılmıştır. Parti kapatılması ve hazine yardımının kesilmesi birbirinden farklı konulardır. Parti kapatılması sonunda, kapatılan partiye esasen hazine yardımının yapılamayacak olması, bu üyelerin aynı zamanda hazine yardımının kesilmesi yolunda oy kullandıkları anlamına gelmez. Onlar oylarını parti kapatma yolunda kullanmışlardır. Kullanılan oylar yorum suretiyle bir başka şekilde kullanılmış gibi kabul edilerek, usuli bakımdan büyük bir hata yapılmıştır. Bu şekilde verilen kararın, bir bütün olarak, hukuki geçerliği olup olmadığı tartışmalıdır. Bu noktaya ilk ve tek dikkat çeken kişi olduğumuzda bilinmektedir.

CENNETİN KAPISI

Dava öncesinde çok ilginç bir durum da, davanın raportörü Osman Can ile bir gazetenin yaptığı röportajda yaşanmıştır. Gazetenin röportajda yer alan sorusu : “Öldüğünüzde cennete giderseniz, Tanrı’nın kapıda size ne söylemesini istersiniz ?”

Raportör Can’ın cevabı : “Beni tanımadın, ancak beni tanıdığını iddia edenlere göre daha dürüst olduğundan cennete hoş geldin.” şeklindedir.

Tanrı tanımazlık kuşkusunu doğuracak bir ifade sahibinin hazırladığı rapor ile; dine ağırlık veren ve laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmakla suçlanan bir partinin kapatılmaktan kurtulması ise, talihin ayrı bir cilvesidir. Eğer rapor ve sonuç farklı şekilde olda idi, bu ifadenin ve yargının çok eleştirilecek olması da bir geçektir. Koç Holding Yönetim Kurulu Şeref Başkanı Rahmi Koç’un kendisi ile yapılan bir röportajda “İşyerime sakallı ve bıyıklı olanı almam” demesi üzerine, “Bunlar ayrımcılığın ta kendisidir. Bugün dünyanın neresinde böyle ilkel anlayış görülmüştür” diyerek ağır ve sert tepki gösteren Başbakan’ın, cennet kapısında geçen bu diyalogu duymazdan gelmesi de çok ilgi çekici olmuştur. Sayın raportörün, henüz açıklanmayan dava konusu hakkındaki resmi bilgi ve belgeleri, kitap olarak yayınlayacağı havadisleri de işin bir başka yönü. Ama kuşku yok ki, kitap “cennet kapısında best-seller” olmaya adaydır.

SONUÇ

Yukarıdan beri ve özet olarak açıklandığı üzere, davanın başlangıcından sonucunun açıklanmasına kadar geçen süreçte iyi bir sınav verilmemiştir. Yapılan hatalar düzeltilmediği, yinelendiği, dava ve karardan yeterli dersler alınmadığı sürece, hataların boyutunun giderek artacağı, toplumda bunalım ve sarsıntı yaratacağı göz ardı edilmemelidir. Üzülerek görülmektedir ki, ufukta bunun aksine ilişkin bir belirti de yoktur.


Av.A.Erdem AKYÜZ
Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı

erdemak@gmail.com

Yayın Tarihi : 2 Ağustos 2008 Cumartesi 10:44:02


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?