Neşe, sevinç, mutluluk ve geleceğe ümitle bakabilmenin kapısı olan bayram günlerinde ağızları tatlandırmak için “bayram şekeri” ikram edilir. Bizim şekerliğimizde de birkaç değişik bayram şekeri var. Birinden birini seveceğinizi ümit ederek sizlere sunuyoruz.
KAYSERİ SURLARINDA BİZANS BAYRAĞI
Tarihi bir tanıtım veya dizi film çekimi için Kayseri Kalesi’nin surlarına haçlı Bizans bayrağının çekildiğini gören halk tepki göstermiş ve bayrağın kaldırılmasını istemiş. Bunu diline dolayan bir takım yazar çizer takımı; tepki gösteren halkı ayıpladılar. Bu ayıpcı aydınlar (!) Yunanistan’a gitsinler ve tarihi bir film çekimi için Atina’da ki bir meydana Türk Bayrağını çeksinler de görsünler bakalım “başlarına veya artlarına” nelerin geleceğini.
DELİNEN BOT
Türk karasularında devriye gezen Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, batmak üzere olan bir bot buldular. İçinde çok sayıda kadın, erkek ve çocuk göçmenin bulunduğu botun, yunan sahil güvenlik ekipleri tarafından yakalandıktan sonra, Türk karasularına getirilerek, lastik bot delinerek bırakıldığı ortaya çıktı. Eğer bunun aksi bir durum olsa idi, yunanlılar dünyayı ayağa kaldırırlardı. Oysa bu durum, Türkiye yararına olacak şekilde çok güzel bir uluslararası dava haline getirilebilir. Göçmenlerin dava açması sağlanabilir. Bizim “sirtaki meraklısı” Dışişleri Bakanlığı mensupları uyuya dursunlar.
ALMAN FENERİ
Almanya’da asrın yolsuzluğunu yapan “Deniz Feneri e.V” şirketinin sorumluları, bir ay süren dava sonucu mahkum oldu. Şirketin ve yöneticilerinin para ve malları üzerine haciz kondu. Devletin yaptığı para yardımları, hacizler yapılarak geri alınıyormuş. Bağış yapanların paralarını geri alabilmeleri için sıra çetveli yapılmış. Almanya’daki Deniz Feneri şirketinin Türkiye’deki “kankası” hakkında hala bir işlem yapılmadı. Yimpaş, Kombassan alacaklıları için neler yapıldı belli değil. Devletin, alacaklıların veya bağış yapanların, ihtiyati tedbir içeren davaları açmak yerine, günde üç vakit “birer bardak soğuk su” içmeyi tercih ettikleri görülüyor.
CUMHURBAŞKANI’M
Bir ara açılışlarda, kapanışlarda izlemeye aldılar, kim “Sayın Cumhurbaşkanı” diyor, kim “Cumhurbaşkanı’m” diyor. Güya sonunda “mım” diyenler daha bir saygılı olanlar veya Cumhurbaşkanı’nı daha bir benimseyenlermiş. Bir de, devlet yöneticilerinden, bakanlardan sözederken “Benim Bakan’ım, Vali’m” diyenler var. Oysa bu “mım” eki, üste karşı kullanıldığı zaman “ezilme ve yağlama”, asta karşı kullanıldığı zaman ise “ezme ve maledilme” eki anlamına gelmektedir. Anlaşıldı mı “Sayın Okuyucu’m”.
MERCEDES BENZ
Alman “Mercedes Benz” firmasından 8 araç kiralanmış. Zırhlı, S 600 L tipindeki bu araçların her birinin “aylık kirası” 10.000 euro yani yaklaşık olarak 18 milyar lira. Bu araçlardan biri YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’a, diğeri Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a ve bir diğeri de Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’e verildi. Diğer yüksek Mahkeme eski ve yeni Başkanlarının, Başsavcılarının, Yargıtay Başsavcısının korunmaya ihtiyaçları yok mu. Aynı vasıflı araçlar Türkiye’de çok daha ucuza yapılıyor. Değerli ve saygın bir Hukukcu olan Yargıtay Başkanı’nın, bu nedenle bu aracı reddetmesi halinde, yargının ne kadar yüksek bir saygınlık kazanacağını bir düşününüz.
PUTİN
Deniz Feneri ile ilgili yayınlarda, Başbakan’a cevap veren Aydın Doğan , Başbakan’dan Ceyhan’da rafineri kurmak için izin istediğini, Başbabakan’ın ise kendisine “O işi bizim Çalık’a söz verdik. Bu iş bağlandı. Devrede Putin, Sarkozi, Berluskoni var” dediğini söyledi. Olay uluslararası bir boyut kazandı. Ama işin aslını astarını öğrenemedik. Yakında o ülkelerde de “Kremlin Feneri” , “Eyfel Kulesi” , “Brüksel Lahanası” soruşturmaları açılırsa şaşmamak gerek.
SAVUNURKEN SALDIRMA
Savunma; bir kişinin, kendisine yüklenen eylemi yapıp yapmadığını kanıtlamasıdır. Ama bu tanım eskidi, artık geçerli olan model “savunurken saldırma”. Örneğin, Ankara’nın suyu kirli diyene “Sen onu bırak, İzmir’in suyu daha kirli” diyeceksin. Yolsuzlukla suçlanırsan, “Sana üç gün süre, senin amca oğlun ne yapmıştı, onu anlat” diyeceksin. Her türlü kanıta rağmen “Hadi kanıtla, kanıtlarsan senelerce tuvalete gitmeyeceğim” bile diyebilirsin. Daha olmadı, “Türk edebiyatından seçme örnekler” sergileyerek “şerefsiz, ahlaksız, haysiyetsiz, alçak” der geçersin.
RAMAZAN BİTİNCE BAYRAM
Ramazan bittikten sonra, Bayramın ilk günü komşular bir araya gelmişler, oturup konuşuyorlarmış. İçlerinden biri “Ramazan o kadar güzel ki, keşke senede iki kere olsa” demiş. Diğerleri de ona katılmışlar. Her fıkrada olduğu gibi Bektaşi atılmış “O kadar çok seviyorsunuz da bittiği zaman neden bayram yapıyorsunuz”.
İşte, bizim mütevazi şekerliğimizden birkaç bayram şekeri. Birinden birini seveceğinizi umar, Bayramınızı kutlarız.
Av.A. Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı
erdemak@gmail.com