22
Aralık
2024
Pazar
ANKARA

Bursa Nutku Ergenekonluk


İstanbul'da yürütülen bir soruşturma kapsamında yapılan operasyonda ‘Mustafa Kemal Atatürk'ün Bursa nutku 1933’ başlıklı belge ele geçirilmiştir. Söz konusu belge incelenerek böyle bir nutuk belgesinin olup olmadığının araştırılması, neticenin ivedi olarak Başsavcılığımıza gönderilmesi...”

Yukarıdaki ifadeler, Ergenekon davası kapsamında yürütülen bir kovuşturmada yazılan Savcılık yazısından alınmıştır. Bir takım suç örgütlerinde yer aldığı şüphesi ile, bir veya birkaç zanlının ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda, Atatürk’ün Bursa Nutku başlıklı yazı bulunmuş ve yazı içinde yer alan ifadelerin halkı isyana teşvik ettiği ve suç teşkil ettiği şüphesi ile kime ait olduğunun araştırılması istenmiştir.

Maazallah” ya üzerinde ‘Atatürk’ün Bursa Nutku’ yazılmasa ve bu yazı da terör örgütü elemanlarının suç unsurlarından biri olarak kabul edilip, yazan hakkında dava açılması istense idi ne olacaktı ?

Savcılık yazısında kullanılan ifadeler de çok ilgi çekici. Her yerde yayınlanan bu Nutkun sanki esrarengiz bir biçimde “ele geçirildiği” söyleniyor ve 75 sene önce Atatürk tarafından söylendiği tarih kitaplarında yer alan bir belgenin “mevcut olup olmadığının, kimin tarafından söylendiğinin” araştırılması isteniyor.

Şaşılası ve acı mizah yönü olan olaylarda “tam Aziz Nesin’lik bir olay” denir ya, işte bu da tam Aziz Nesin’lik bir olay.

Nutkun söyleniş hikayesi ise şöyle. Şubat 1933'te Bursa Ulucami'de toplanan 100 kadar irtica yanlısı, camilerde Türkçe ezan okunmasına karşı bir ayaklanma girişiminde bulunurlar. Ayaklanma kısa sürede bastırılır. Atatürk Bursa'ya gider. Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte akşam yemeği yenildiği sırada bir kişi Atatürk’e ayaklanmayla ilgili olarak : "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıta ve adliyeye olan güveninden ötürü..." demek üzere iken, Atatürk hemen konuşmakta olan kişinin sözünü keser ve “ele geçirilen” söylevini yapar :

"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir’ diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; ‘Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.’ Diyecektir. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, ‘Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.’ İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!”

Bursa Nutku’ndaki sert ve yalın ifade, siyasi iktidar ve güç odaklarını korkuttuğu için, uzun süre ‘örtülü’ bir yayın yasağı uygulanmıştır. Hatta yayınlayan ve söyleyenler hakkında davalar açılmıştır. Sonuçta Meclis Tutanakları, Mahkeme incelemesi ve kararları, Türk Tarih Kurumu ve Anadolu Ajansı kaynaklarına göre, Nutkun Atatürk’e ait olduğu kesinlik kazanmıştır. Bu gün bile, Atatürk’ün bütün nutukları geniş bir şekilde bilinir ve basılmış olmasına karşın, Bursa Nutku pek bilinmemekte ve özellikle ders kitaplarında yer almamaktadır.

İtiraz edenler, Nutuk’da yer alan sert ifadelerin, Atatürk’den kaynaklanamayacağını iddia etmektedirler. Oysa Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabe’si, Bursa Nutku’ndan daha hafif değildir. Hatta daha sert ve yalın söylemleri içermektedir. “Ancak Gençliğe Hitabesi, kendi sesi ve yazısı ile kayıtlara geçtiği için, henüz ona karşı açıktan ve net bir şekilde karşı çıkılamamaktadır.” Atatürk Gençliğe Seslenişinde, Bursa Nutkundaki söylemlerine benzer şekilde :

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, iç ve dış, düşmanların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle birleştirmiş olabilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur! “ demiştir.

Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve Bursa Nutku birbirinin devamı ve tamamlayıcısıdır. Bunlar isyana teşvik değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milleti ile bölünmez birliğini, bütünlüğünü; ülkenin demokratik, laik unsurlarını, Atatürk ilke ve devrimlerini “tescil eden” tarihin en büyük devrimcisinin sözleridir. Geçmişe, günümüze ve geleceğe ışık tutmakta ve yol göstermektedir. 


Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı 


erdemak@gmail.com

Yayın Tarihi : 20 Ağustos 2008 Çarşamba 16:02:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?