21
Kasım
2024
Perşembe
FATİH - İSTANBUL
Belediye Sayfaları
Nufus
12.573.836
Yüz Ölçümü
5.220
İlçe Sayısı
41
Vali
Nufus
422.941
Yüz Ölçümü
13
Belediye Sayısı
1
Köy Sayısı
0
Kaymakam

Pantokrator Kilisesi (Zeyrek Kilise Camii)

Zeyrek'de İbadethane sokağındadır. Orta Bizans döneminde yapılmış olan Pantokrator manastırının kilisesidir.

II. İoannes Komneneos (1118-1143) ilk eşi ve Macar Krali Laszlo’nun kızı olan Eirene tarafından inşaata başlanmış fakat onun 1124'deki ölümü üzerine İmparator İoannes tarafından 1136'da bitirilmiştir. Mimarının Nikeforos olduğu sütun başlıklarındaki monoğramlardan anlaşılmaktadır. Eirene yaptırttığı bu manastıra bir kütüphane ve hastahane işlevi gören odalar da ilave etmiştir. Günümüze gelen manastırın yönetmeliğinden 50 yataklı bir sağlık yurdu olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan 10 yatak yaralılara,10 tanesi göz hastalarına,10 tanesi iç hastalıklarına geri kalanı da kadın hastalıklarına ayrılmıştı. Ayrıca manastırın yanında bir de yaşlı ve bakıma muhtaç olanlar için 60 yataklı bir bina yaptırmıştır. Giderlerin karşılanması için Trakya ve Makedonya'daki arazilerinin gelirlerini de bir vakıf kurarak buraya aktarmıştı. Bu hastahane ve ihtiyarlar yurdu 1455'e kadar işlevlerini sürdürmüşlerdir.

Birbirine bitişik üç yapıdan meydana gelen bu kompleks'in kuzey tarafında Eirene'nin inşaatına başlamadan evvel mevcut olan Şefkatli Meryem'e (Theotokos Elaiusa) sunulmuş küçük bir kilise vardı. Bunun yanında Kuzey kilisesiyle bitişen Başmelek Mikael'e ithaf edilmiş bir mezar şapeli bulunuyordu. Muhtemelen Eirene ölünce buraya gömülmüş olmalıdır. İİ. İoannes, I.Manuel Komnenos (1143-1180) ve karısı Alman Berthe von Sulzbach (Ölm.1158) buraya gömülmüşlerdir. Daha sonraki tarihlerde ise burası adeta bir İmparatorların mezar şapeli olmuş ve II. Manuel Komnenos (Ölm.21 Temmuz 1425),kardeşi Andronikos (Ölm.4 Mart 1426). VIII. İoannes'in üçüncü eşi Trabzon Prensesi Maria (ölm.17 Aralık 1439), VII. Ioannes'in eşi Evgenia (ölm. Ocak 1440), Silivri'de vebadan ölen II. Manuel Palaiologos (ölm.1425) da buraya gömülmüşlerdir.

1204 deki Latin istilasında bu manastıra Katolik rahipler tarafından el konulmuş ve Ayasofya'daki Hodigitria Meryem'i ikonası buraya getirilmiştir. Bu istila sırasında manastır ve kilise yağmalanmış ve buradaki birçok kıymetli eşya Venedik'de San Marco kilisesine götürülmüştür. Lâtinlerin İstanbul'u terketmeleri üzerine VIII. Mikhael Palaiologos 15 Ağustos 1261'de törenle şehre girerken bu ikonayı kiliseden aldırtarak zafer alayının başında taşıtmıştır.

Bu manastır bir takım sürgünlere de sahne olmuştur.II. Andronikos karısı Eirene'nin ölümünden sonra  kral olan Stefan Decanski ve iki oğlunu 7 sene bu manastıra kapatmıştır. Ortodoks ve Katolik kiliselerinin birleştirilmesine karşı çıkan Patrik Gennadios Sholarios'u da son İmparator XI. Konstantin buraya sürgün etmişti. Fetihten sonra Fatih onu manastırdan çıkartmış ve tekrar patrik yapmıştır. Fetihten hemen sonra kilise camiye çevrilmiş manastır odaları da , Fatih Medresesi yapılıncaya kadar medrese olarak kullanılmıştır. Bu medresenin müderrislerinden olan Molla Zeyrek'den dolayı "Zeyrek Camii" adı ile tanınmıştır. Fatih külliyesi tamamlandıktan sonra zaten harap olan manastır hüc releri kaldırılmıştır.

1756 Cibali yangını ve 1766 İstanbul depreminden etkilenen binanın hemen onarıldığı içerideki Barok unsurlardan anlaşılmaktadır. Vali ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar zamanında (1938-1949) Unkapanı ile Aksarayı birbirine bağlayan Atatürk Bulvarı açılırken binanın kuzeyinde nişlerle süslü büyük sarnıcın cephesi ortaya çıkarılır ve bu sarnıcın de temizlik ve restorasyonu yapılır. 1953 yılında güney kilise bir onarım görür bu sırada muhtemelen Eirene'ye ait lahit Ayasofya Müzesine getirilir. 1966-67 yıllarında da çalışmaların yapıldığı binada 1997-98 deki İTÜ.nin yönettiği çalışmalar sırasında kuzeydeki kilisenin çatı kaplamaları yenilenmek üzere kaldırıldığında apsisi örten yarım kubbe ile doğu duvarı arasında bir grup amfora ortaya çıkar.

Son dönem Bizans mimarisinde kubbe ve yarım kubbelerde akustiği temin etmek için amfora kullanımına sıkça rastlanır. Güneydeki ilk yapılan kilisenin plânı kapalı yunan haçı şeklindedir. Ana mekânın üstünü yüksek kasnaklı ve etrafında yuvarlak kemerli pencerelerin açıldığı bir kubbe örtmektedir. Orta mekânı dörde bölen dört sütun XVIII. Yüzyılda buraya gelen seyyahların yazdığına göre kırmızı renkte porfirden imiş. Bugün bu sütunların yerini barok profilli taş örme payeler almıştır. Bu payelerden kubbeye geçiş dört taraftan dört tonoz ile desteklenmektedir. Aynı barok üslup mihrapta ve narteksin üst katındaki galeride de görülmektedir. Ortadaki ana apsis içeriden yarım yuvarlak olup dışarıya oldukça taşkın olup yarım yuvarlak sağır kemer ve nişlerle hareketlendirilmiştir. Apsis'in iki tarafındaki iki küçük odanın birer küçük apsisleri vardır. İç narteksden orta mekana giriş üç kapı ile sağlanıyordu. İç narteksin ortasında kubbe yanlarda ise tonozlar üst örtüyü meydana getirirler. Apsis kısmında duvarlar renkli mermler levhalarla kaplanmıştır. Dış narteks görünümündeki kısım son cemaat yeri olarak Osmanlı döneminde ilave edilmiştir.

Binanın içinin mozaik ile kaplı olması gerekmektedir. Bugün bu mozaikler henüz çıkarılmamıştır. 1966'daki restorasyon sırasında örülü bir pencerenin içindeki dolgu boşaltığında pencere kemerinin içinde altın zeminli dekoratif şekilli mozaik çıkarılmıştır. Ortadaki mezar şapeli olarak yapılan kısım 25 ve 15.5 m. ölçülerindedir. Bu bölümün üç kapısı vardır. Biri şapelin ana kapısı diğerleri ise iki yandaki kilise mekanlarına geçişi sağlayan kapılardır. Meryem'e ithaf edilmiş kuzeydeki kilise de kapalı yunan haçı plânlıdır. Mimari özellikleri güneydeki kilisenin daha küçük bir kopyasıdır. Bu kilisenin narteksi 1966-67 restorasyonu sırasında harabe halinde iken başarılı bir çalışma ile yenilenmiştir.
 

Kenthaber Kültür Kurulu

Yayın Tarihi : 6 Haziran 2009 Cumartesi 23:18:05

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?